Oban translate Turkish
26 parallel translation
- You arrive at Oban at 11 : 30.
- Argyllshire'daki Oban'a saat 11 : 30'da varmış olacaksınız.
You ought to see our Oban gathering in peacetime.
Barış zamanı gerçekleşen Oban buluşmasını görmen lazım.
- You came through Oban? - Yes.
- Oban üzerinden mi geldin?
I'd swim to Oban for £ 10.
10 sterlin için Oban'a kadar yüzerdim.
It began on the night of the Oban festival... here in the small fishing village of Shimoda.
Her şey burada Shimoda'nın küçük balıkçı köyünde Oban festivali gecesinde başladı.
His name sounded in each tent, with any campfire.
İsmi her kamp ateşinde, her obanın çadırında yankılanıyordu.
Help the exciting icelandic saga 18-b macnorten buildings, oban.
Heyecanlı İzlanda Destanına Yardım. 18B MacNorton Buildings, Oban.
Aultmore, Cardhu, Clynelish, Glenesk, Glen Elgin, Glenleven, Glenury Royal Lagavulin, Linkwood, Lochnagar, Oban, Strathconan and Talisker.
Aultmore, Cardhu, Clynelish, Glenesk, Glen Elgin, Glenleven, Glenury Royal Lagavulin, Linkwood, Lochnagar, Oban, Strathconan ve Talisker.
There's always the Oban tinker.
Tamirci Oban da var.
I have a really wicked bottle of 18-year-old Oban in my office.
Ofisimde 18 yıllık çok fena bir Oban şişesi var.
Well instead of a coach to Inverness, you might consider taking the line back to Tyndrum and changing for Oban.
O zaman Inverness arabası yerine Tyndrum'a dönen yolu seçip, Oban'a aktarma yapmayı düşünebilirsiniz.
Malcolm John Webster, you are charged that on or before September 6th, 2005, whilst treasurer of Oban and Lorn Angling Club, you embezzled funds amounting to # 4,000.
Malcolm John Webster, hakkındaki suçlamalar : 6 Eylül 2005'ten önce Oban Lorn Oltacılık Kulübü veznedarıyken 4,000 sterlin zimmete geçirme.
Also, that you did on August 14th, 2005, at Oban and Lorn District General Hospital steal a laptop computer.
14 Ağustos 2005'te Oban Lorn Devlet Hastanesinden bir dizüstü bilgisayar çalma.
And finally, that earlier today, February 16th, 2007, at the Ballyrock cottage, Drimvargie Road, Oban, you had in your possession a shotgun without a licence, contrary to The Firearms Act 1968, Section 2.
Son olarak da bu sabah 16 Şubat 2007'de Drimvargie Yolu Oban'daki Ballyrock mevkiindeki size ait dağ evinde, 1968 Ateşli Silahlar Kanunu ikinci maddesine hilafen ruhsatsız ateşli silah bulundurmak.
RADIO : Nina, this is Oban Harbourmaster, come in.
Nina, burası Oban Liman İşletmesi Şefliği, cevap verin.
Nina, this is Oban Harbourmaster, come in.
Nina, burası Oban Liman İşletmesi Şefliği, cevap verin.
Oban, this is Nina.
Oban, burası Nina.
There's been a lot of noise generated by the sister of his second wife.
Oban Emniyet Müdürlüğü İkinci karısının ablası olayı bayağı bir dillendirmiş.
And he's living on our doorstep, right here in Oban.
Şu an da kapımızın eşiğinde, burada Oban'da.
Your brigade has been chosen to look after those horses.
Obanız bu atlara bakmak için seçildi.
Your brigade is to blame!
Bu olanlardan obanız sorumlu!
The authorities regret the heavy losses your brigade suffered.
Yetkililer obanızın verdiği ağır kayıplardan dolayı pişmanlık duyuyor.
Anyway, I'm driving up to Oban now to talk to the family to show them a picture of Stephen Renney.
Neyse, şimdi Oban'a aileyle konuşmaya gidiyorum. Onlara Stephen Renney'nin resmini göstereceğim.
Well, I wouldn't compare Oban to nail polish remover, but what do I know?
Ben Oban'ı, asetonla kıyaslamam ama bu benim fikrim.
Two Oban.
İki malt viski.
Murdina, Alana, Oban, Ardbey,
Murdina, Alana, Oban, Ardbey,