Obedient translate Turkish
480 parallel translation
can't you be a bit more obedient?
Her neyse, biraz daha sakin olamaz mısın?
To His Majesty the Emperor from the Supreme Military Court submitting a most obedient report on the case, 3rd section of His Imperial Majesty's Own Chancellery no. 241
İmparator Hazretlerinden Askeri Yargıtaya dava ile ilgili bir rapor Majestelerini idari işleri 3. bölüm no. 241
His Majesty, after reading the most obedient report of the Supreme Military Court, graciously orders :
Majesteleri, Yüksek Askeri Mahkemenin kararını tekrar okuduktan sonra, nezaketle emir verdi :
Be kind to those who are in your service... and obedient to your husband and superiors... and strive at all times to be worthy of your glorious destiny.
Hizmetindeki insanlara karşı kibar kocan ve büyüklerine karşı itaatkar ol ve şerefli yazgına değecek ölçüde çaba sarfet.
I was told you were an obedient, respectful child.
Bana senin itaatkar ve saygılı bir çocuk olduğun söylenmişti.
I had you brought here to be an obedient wife... and to supply my country with a much-needed heir to the throne.
Seni buraya itaatkar bir eş olup ülkemin fazlasıyla gereksinimini duyduğu o tahtın varisini sağlayasın diye getirttim.
Are you going to behave like an obedient wife... or must I continue to treat you like a stubborn child?
İtaatkar bir eş gibi davranmaya başlayacak mısın yoksa sana şımarık bir çocukmuşsun gibi davranmaya devam etmek mi zorundayım?
We want this people to be obedient... and you must practice obedience in yourselves.
Bu halkın itaatkar olmasını istiyoruz... ve sizler kendi içlerinizde bu itaatkarlığın uygulamasını yapmalısınız.
Only then, if we in the Party with our most obedient dedication... become the highest embodiment of National Socialist thought and being... then the Party will materialize... into an eternal and indestructible pillar of the German people and Reich.
İşte o zaman, Partide en itaatkar olan bizler... Nasyonal Sosyalist düşüncenin en yüksek simgeleri olacağız... sonra Parti, Alman halkının ve Reich'ın... ebedi ve yenilmez sütununu yaratacaktır.
Well, I was very obedient.
Oldukça söz dinler biriydim.
But not quite so obedient.
Ama onun kadar itaatkâr değilsin.
I expect my little friends to be obedient.
Küçük dostlarımdan itaat beklerim.
I shan't take pleasure in events which I don't shape, but I shall be beautiful and gay, I shall be obedient and I shall write regularly of my gaiety.
Şekillenmesine katkım olamayan olaylardan haz almam... ama göz kamaştırıp neşeli olacağım. İtaatkâr davranıp düzenli olarak mektup yazacağım.
And I'm also obedient
Ayrıca yumuşak başlıyım.
Why can't you be obedient like Elizabeth?
Elizabeth gibi söz dinlesene!
He's as obedient as a child.
Bir çocuk kadar itaatkârdır.
I shall be obedient
İtaatkâr olacağım.
Why, I'm... trustworthy, loyal, helpful, friendly, courteous, kind, obedient, cheerful, thrifty, brave, clean, and reverent, and we could start a fire without rubbing two sticks together.
Ben güvenilir, sadık, yardımsever dost canlısı, nazik, itaatli, iradeli, cesur, temiz ve saygılıyım. İki çubuğu birbirine sürtmeden ateş başlatabiliriz.
Napoleon stepped up confidently to take charge of animal farm, and fat, pig Squiler became his obedient follower and assistant.
Napolyon kendinden emin bir biçimde çiftliğin yönetimini ele aldı... ve şişko domuz Squiler'da, onun sadık yardımcısı ve asistanı oldu.
There's talk of you quitting this school, going where there's obedient boys and girls.
Ayrılıp daha uyumlu öğrencilerin olduğu bir okula gidecekmişsiniz.
- Yes, but this car... is not very obedient.
Ama bu araba çok güvenilir sayılmaz.
- James Tyrrell, and your most obedient subject.
- James Tyrrell, naçiz kulunuz.
We are the obedient of God.
Tanrı'nın itaatkar kullarıyız.
In accordance with the statute on autopsies in official institutions the said Emanuel Vogler will be duly examined obedient to a decision by Medical Councillor Vergerus and myself.
Resmi kuruluşlardaki otopsi sonuçlarına dayanarak ben ve Tıbbi Meclis üyesi Vergérus kararları doğrultusunda....... adı geçen Emanuel Vogler, gereği gibi incelenecek.
To be obedient and leave me alone.
ve bana itaat edin ve beni yalnız bırakın.
Never quarrels, never complains, never answers back always meek and obedient
Hiç kavga etmez, hiç şikayet etmez, hiç karşılık ermez hep uysal ve itaatkar.
He wishes Judea made into a more obedient and disciplined province.
İtaatkar ve disiplinli bir Yahudiye istiyor.
But I cannot see you, a strong-willed girl, obedient to those bells.
Fakat senin gibi güçlü iradeli bir kızın, bu çanlara itaat etmesini anlamıyorum.
The perfect nun is one who, for the love of God... is obedient in all things unto death.
Kusursuz rahibe ölene kadar... Tanrı aşkına her şeye itaat edendir.
Well, if you're still alive after dying then you're obedient. I got up.
Öldükten sonra hâlâ yaşıyorsanız itaatkâr oluyorsunuz.
"He was such an intelligent and obedient child."
"Akıllı ve uysal bir çocuktu."
Tell the Spartans we are staying here obedient to their word.
Spartalılar'a söyle burada onlardan haber bekliyoruz.
"O stranger, tell the Spartans that we lie here obedient to their word."
"Yabancı, Spartalılar'a söyle burada onların emirlerini bekliyoruz."
... and casinos and bars like a blind, obedient lap dog.
Neden, suçlu musun? Hayır bayan, ben değil.
I would like you to show her how quiet and obedient you can be.
Ona ne kadar sessiz ve söz dinler olduğunuzu göstermenizi istiyorum.
He was an angel, respectful, obedient, and now he's lost his head.
Altın gibi kalbi vardı.
Give my life meaning, and I'll be your obedient slave.
Hayatıma anlam kat ve senin uysal kölen olayım.
Listen, everyone, men only like quiet... gentle, obedient girls.
Dinleyin beni, bütün erkekler sadece sessizliği sever uysal, itaatkâr kızları...
He's kind, loyal, faithful, obedient.
- İyi kalpli, sadık, vefakar, itaatkar.
nothing remains but beauty. And you, you wore it like an obedient smile.
sadece güzellik kalıyor, ve sen onu uslu bir tebbessüm gibi taşıdın.
He's a strong, muscular man, but not very obedient...
O güçlü, kuvvetli bir adam, ama pek itaatkâr biri değil...
Ang? lique Sanc? de Monteloup, do you agree, to be always and in every way obedient to
Anjelik Monteloup markizi, itaat edeceğine şerefin üzerine söz veriyormusun?
And you're obedient, too.
Ve aynı zamanda uysalsın da.
- I am the Khan's obedient servant.
Han'ın sadık hizmetkârıyım.
Obedient, quiet.
İtaatkar, sessiz sakin.
They say if I'm obedient, they'll eventually forgive me.
Eğer itaatkar biri olursam er ya da geç beni affedeceklerini söylediler.
I am commanded by the King to be brief... and since I am the King's obedient subject... brief I will be.
Kral bana lafı uzatmamamı emretti. Ben de Kralın sadık uyruğu olduğum için... lafımı uzatmayacağım.
When they're dry and cool, they're safe and obedient.
Kuru ve serin oldukları zaman, güvenli ve itaatkârdırlar.
An obedient wifey who loves her husband in a house that functions well!
Kocasını seven itaatkar bir kadın gibi sen de bu evde olmalısın.
I see, you became obedient.
Dediğimizi yapacaksın.
Since it was but a dream and nothing has happened to her, she will be obedient again.
Öyle ama bu rüyadan beri ona bir şeyler oldu. O yine itaatkar olacaktır.