English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Obviously you didn't

Obviously you didn't translate Turkish

259 parallel translation
But you obviously didn't want my company.
Demek ki benim arkadaşlığımı istemiyordun.
obviously your husband didn't tell you.
Belli ki, kocanlz size s6ylememi §.
Obviously. Didn't you get my message?
Belle Mesajımı almadın mı?
But since you obviously didn't cut yourself shaving, it could only have been lipstick.
Traş olurken kendini kesmediğine göre sadece ruj olabilir.
You obviously didn't think twice.
Açıkçası iki kere düşünmedin.
If you're talking to me now, then obviously you didn't die, did you?
Benle şu anda konuşabildiğine göre, ölmediğin apaçık ortada, değil mi?
So obviously you didn't know her before then.
Öyleyse onu önceden tanımıyordunuz.
Well. Obviously she didn't do you any harm.
Eh, açıkcası herhangi bir zarar vermemiş.
That obviously justified you finishing him off, didn't it?
Bu onu öldürmenizi açıkça haklı çıkarıyor, değil mi?
Obviously, I didn't mean you were really dead.
Açıkçası ölü olduğunuzu kastetmiyorum.
I'm s... I didn't... mean to pry, and, uh, you obviously don't want to tell me, so we'll just...
Ben özel hayatına karışmak istemezdim..., ve açıkçası, sen bana anlatmak istemiyorsun.
Something that I didn't think was such a big deal, but you obviously do. - Did.
Ki bunun çok önemli olmadığını düşünüyordum, Ama sen benimle aynı fikirde değilsin.
- Obviously you boys didn't hear me.
- Çocuklar belli ki beni duymadınız.
Obviously, you didn't get a whiff of that sock.
O çorabın kokusunu almadığın belli oluyor.
You obviously didn't look very heartily.
Açıkcası çok kalpten aramamışsınız.
Obviously, he didn't see you in Bride of the Mutant.
Seni Yaratığın Gelini'nde seyretmediği belli.
- Obviously you didn't get the memo.
- Açıkça hafızana alma.
Obviously, Commissar Wapner didn't believe a thing you had to say.
Görünen o ki, Komiser Wapner söylediklerinizi bir kelimesine inanmadı.
I mean, I know you say you didn't, but obviously you did.
Yani yapmadım diyorsun ama belli ki yapmışsın.
Obviously, you didn't see the way I was whoring after that TV camera.
Belli ki kendimi o kamera önüne atışımı görmedin.
Obviously, you didn't see how I was tap dancing up there like an organ grinder's monkey.
Belli ki laternacının maymunu gibi dans ettiğimi görmedin.
Well, obviously you didn't see the crazed, cunning glint in her eyes.
Gözlerindeki deli kurnaz bakışları görmedin mi?
Frank, you obviously just didn't come down here to say, `HHi. "
Frank, belli ki buraya "Selam" demek için gelmedin sadece.
I'm... I didn't mean to pry, and you obviously don't want to tell me, so we'll just...
Ben özel hayatına karışmak istemezdim ve açıkçası, sen bana anlatmak istemiyorsun.
He obviously didn't have any on the rest of you!
Anlaşılan ruhuna hiç merhamet yerleştirmemiş!
- You obviously didn't know him very well.
- Anlaşıldığı üzere onu pek iyi tanımıyordun.
You obviously didn't win your tiancee over on the dance tloor either, did you?
Nişanlını dans ederken etkilemediğin çok açık, değil mi?
- Obviously, you didn't work it out.
- Keske düzeltmeseydin dostum, ne yapayım.
Obviously, you didn't count on that, witch.
Belli ki, bunu düşünememiştin, cadı.
And obviously, you didn't count on her sister witches.
Belli ki sen de onun cadı kardeşlerini düşünememiştin, cadı!
- Well then you obviously didn't know Abby too well!
- Belli ki Abbyy'yi pek iyi tanımıyormuşsun.
D'Argo, obviously you didn't hear me.
D'Argo, anlaşılan beni duymadın.
You destroyed her. Obviously that didn't stop her passing on the secret.
Belli ki ölmek onun bu sırdan vazgeçmesi için yetmemiş.
- Obviously, you didn't like him.
- Anlaşılan ondan pek hoşlanmamışsın.
You obviously listened and learnt well didn't you?
Cabuk ogreniyorsun degil mi?
I obviously didn't realize how much Trevor Likes you.
Trevor'ın sizden ne kadar hoşlandığını fark etmemişim.
Obviously, they knew I had someone, but obviously I didn't say you're married.
Hayatımda biri olduğunu açıkça biliyorlardı ama açıkça onlara evli olduğunu söylemedim.
Ally, f ace it. Thirty is obviously a big deal for you, but if we didn't celebrate it
Ally, bununla yüzleş.Otuz yaş açıkça görülüyorki senin için çok önemli bir şey. ama eğer bunu kutlamazsak,
So obviously, you didn't think that it meant something more.
Yani daha başka şeyler ifade ettiğini düşünmediğin belli.
You obviously didn't hear.
Besbelli duymadın.
It was in the reading, which you obviously didn't do.
Okuman gerekenler arasındaydı ve belli ki okumamışsın.
He kept looking at me as if, you know he totally thought he knew me, which he so obviously didn't.
Bana öyle bir bakışı vardı ki, ne bileyim... sanki beni çok iyi tanıyormuş gibi, ama tanımadığı ortadaydı.
Which leaves indentations on the blank page and then you connect the dots, get rid of the evidence... but, obviously they didn't.
Altındaki boş sayfaya kopyası çıkmış olur. Sonra noktaları birleştirir, kanıtı yok edersin. Ama onlar yok etmemiş.
You obviously didn't see Chucky III.
Demek ki "Chucky III" ü izlememişsin.
You obviously didn't see Chuckie III.
Demek ki "Chucky III" ü izlememişsin.
What annoys me is you obviously didn't do it in your own time...
Beni asıl kızdıran, bunu boş zamanında yapmamış olman...
Obviously, you didn't hear me when I said, "Clear out your own shit."
Açıkçası, sana eşyalarını temizle dediğimde beni duymamışsın.
Well, there's one thing she obviously didn't tell you.
Sana açıkça söylemediği bir şey var.
- Obviously, you didn't serve in Army. Hurry.
- Ordu görmediğin ne belli.
I got what you meant, but you obviously didn't get what I meant.
Ben ne dediğini anladım, ama sen benim ne dediğimi anlamadın.
You obviously didn't know her.
Onu tanımadığın belli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]