Occasionally translate Turkish
1,887 parallel translation
Have you ever wondered why perfectly healthy individuals suddenly and occasionally keel over and die, Mr. Palmer?
Çok sağlıklı görünen insanların, neden birdenbire sebepsiz yere düşüp öldüğünü hiç merak ettiniz mi Bay Palmer?
Just be nice for a husband and wife to occasionally...
Arada bir kocayla karısının- -
Drank occasionally.
İçki içtiği de söylenemez.
Now, I need a whole lot of an explanation from you, because, although you do make me laugh occasionally, impersonating an officer is... Impersonating an officer? Please.
Şimdi, Senden adam gibibir açıklama bekliyorum, çünkü, beni her ne kadar bazen güldürsende, bir yetkiliyi taklit etmek... yetkiliyi taklit etmek mi?
Well, occasionally.
Arada sırada.
We're armed, we're mobile, and occasionally we get some pretty good intel.
Silahlı, hareket halindeyiz ve arada bir iyi istihbarat buluyoruz.
They do occasionally trade with others in the galaxy, but for the most part, they keep to themselves.
Ara sıra galaksidekilerle ticaret yaparlar,.. ... ama çoğunlukla kendilerine saklarlar.
Dresden's judgment may occasionally be flawed, but his record collection is impressive.
Dresden'ın kararları arasıra hatalı olsa da plak koleksiyonu etkileyici.
They do that occasionally.
Bunu ara sıra yaparlar.
Well, we could at least be somewhere, occasionally.
Ama yine de bazı yerlerde olabiliriz. Ara sırada olsa.
A certain percentage have a deep, dark secret, like an illegitimate child or a secret debt or something, but occasionally you see something like this.
Bazılarının gayrimeşru çocuğu veya gizli borcu gibi karanlık bir sırrı vardır. Ama ara sıra da, böyle şeyler görürsün. İşe yarar bilgiler.
Occasionally, these girls show up.
Nadiren de bu kızlar ortaya çıkıyor.
He asked me to occasionally toss him a good surgery.
Arada sırada kendisine iyi ameliyatları göndermemi istedi.
Well, I have one occasionally.
- Ara sıra olur işte.
Occasionally a bit hard on your daughter's boyfriend, but... you know.
Bazen kızının erkek arkadaşına biraz sert olacaksın, ama...
I occasionally hear comments, but I take no notice.
Ara sıra eleştiriler duyuyorum, ama dikkate almıyorum. Ne yapabilirim ki?
Nothing, just the need to establish the truth occasionally.
Hiçbir şey, sadece bazen gerçeği anlamaya ihtiyaç duyuyorum o kadar.
Occasionally our views differ when it comes to worldly matters, the school and the store.
Ara sıra konu dünyevi meselelere, okula ambara ve okula gelince görüşlerimiz farklılık gösteriyor.
No wonder if occasionally I say " I can't get to a meeting.
Nadiren " Toplantıya gelemiyorum, toplantıya gidemedim.
All the time or just occasionally?
- Her zaman mı yoksa nadiren mi? Zaten önemi yok, değil mi?
Occasionally.
Ara sıra.
That's not "occasionally".
Bu "ara sıra" olmuyor.
We generate wars, we plan genocides, but occasionally someone's got to take the matter into their own hands and wipe out a bunch of other lives.
Savaşlar çıkarıyoruz, soykırımlar planlıyoruz... ama arada sırada birileri sorumluluk almak ve bazılarımızın hayatına son vermek zorunda.
I would not say that, we occasionally.
- Onla takılmayı seviyorum
In my world, timing is everything, and occasionally we get lucky.
Benim dünyamda, zamanlama her şeydir. ve bazen şansımız yaver gider.
When I occasionally having sex, I'd feel a lot happier.
Ama geceleri geç saatlerde yanımda birileri olsa kendimi daha mutlu hissederdim.
- Occasionally.
- Zaman.
Very occasionally, it will bump into the nucleus of an atom.
Çok nadiren, bir atomun çekirdeğine çarpmalı.
But, occasionally, they find what they're looking for.
Ama arada bir aradıkları şeyi bulurlar.
I'm Seth Shostak for the seti institute... where we always listen... but, occasionally, we broadcast.
Ben SETI enstitüsünden Seth Shostak burada hep dinliyoruz ama bazen de yayın yapıyoruz.
Occasionally, one of thoseleaps in logic might come to you in a dream.
Genelde bu mantık ötesi bulgular rüyalarınızda oluyor.
How long do we sit and remember and occasionally break for snacks?
Anıları tazelemeyi ve ara sıra atıştırmayı ne kadar yapacağız?
Occasionally, they'll make mistakes.
Bazen, hata yapacaklardır.
He used to have a room at the Hay-Adams, but occasionally, he'd stay over at our house.
Hay-Adams'ta bir oda tutardi, ama ara sira da bizim eve ugrardi.
During the two months he was in town, we made love almost every day, mostly in the mornings when my dad went to work, but occasionally, if he didn't have to be in court until the afternoon,
sehirde bulundugu iki ay boyunca neredeyse her gün sevistik. Çogunlukla da sabahlari babam ise gittikten sonra. Fakat ara sira eger ögleden sonra mahkemeye gitmesi gerekmiyorsa okulu kirardim.
Occasionally.
Ara sira.
Occasionally.
Arada sırada.
As someone who has occasionally dealt with half-truths, Jan Brady is not telling us everything.
Her zaman yarı gerçekleri kullanan biri olarak Jan Brady'nin her şeyi anlatmadığını biliyorum.
Neither does Raja, even Claire occasionally comes.
Raja'da öyle, hatta Claire bile ara sıra gelirdi.
What, me and my bro here aren't worthy of leering into a little camera lens or blue-steeling it up occasionally?
Ben ve kardeşim küçük bir kamera lensinin içine sırıtamaz mıyız? ya da zaman zaman mavi-stil yapamaz mıyız?
- Is Robbie still to the city today? - Occasionally.
Robbie hala şehire gidiyor mu?
Occasionally they may still have some valuables on them, valuables they obviously have no use for.
Genellikle onların üzerinde hâlâ değerli şeyler olabiliyor,.. ... onların ihtiyacı olmayan şeyler.
You say, occasionally, no more betting, e inundare the place?
Hiç "tüm tavırlar konu dışı üzerinize tufan göndereceğim" demiş mi?
The Phalangists watched on, constantly shouting at them and occasionally firing into the air.
Çıkanları seyreden Falanjistler sık sık onlara bağırıyor... arada sırada da havaya ateş ediyorlardı.
But occasionally, a vigilante hero has to rise and take that law into his own hands to protect the country that he loves.
Ama bazı zamanlarda yasadışı bir kahraman çıkıp çok sevdiği ülkesini korumak adına bu yasaları kendi kontrolüne almalıdır.
I forget my actual face, and I think in my head I project some kind of confident, handsome face, and then occasionally I'll see myself and go, " Oh, my God.
Gerçekten yüzümü unutuyorum ve kafamda bir nevi güvenli bir yakışıklı yüz oluşturuyorum ama sonra ara sıra gidip aynaya bakıyorum ve " Aman tanrım!
She worked as a waitress and occasionally an actress.
Garson olarak çalışıyor ve ara sıra aktrislik yapıyordu. Acımasızca boğazlanarak öldürüldü.
Well, some police departments occasionally call me up to come back and do psych evaluations.
Pekala, bazı polis departmanları bazen Geri dönmem ve evrimler akıl etmem için Beni çağırıyor.
I dress up occasionally.
Arasıra giyiyorum.
Clark, you should try picking up a phone occasionally.
Bazen telefon etmeyi denemelisin, daha çabuk olur senin için.
I see him occasionally.
Arada bir görüyorum.