Occupy translate Turkish
785 parallel translation
The Blessed occupy pivotal positions in our society.
Kutsallar, toplumumuzda önemli pozisyonlardalar.
Clear people out of the houses you occupy.
Adamları sana yollarım. - Kullandığınız evlerdeki insanları çıkarın.
This was place you occupy when Madame Lilli on stage?
Madam Lilli sahnedeyken buradaydınız.
Not only does it occupy my mind, but it's character-building too.
Zihnimi meşgul etmekle kalmıyor, ayrıca karakter gelişimime de faydası oluyor.
You wish to occupy yourself otherwise, is that it?
Başka bir iş kurmak mı istiyorsun?
He'll occupy the Royal Suite.
Kraliyet Süiti'nde o kalacak.
I don't think you realize the full importance of the position you are to occupy.
Sahip olacağınız mevkinin önemini tam olarak anladığınızı sanmıyorum.
You will occupy your father's room.
Babanın odasında kalacaksın.
You'll occupy your old room until I dismiss the nurse.
Hemşireyi gönderene kadar eski odanda kalacaksın.
She will occupy your father's room and will perform your duties.
O da babanın odasına geçecek ve senin görevlerini yapacak.
Right now, I need something to occupy my mind.
Şimdi beni meşgul edecek bir şeylere ihtiyacım var.
A general said, "We don't want to keep an eye on you just to occupy your country."
Bir general de ; "Ülkenizi işgal altında tutmak için bir ordu bulundurmak istemiyoruz." dedi.
Occupy all the roads.
Tüm yolları ele geçirin.
In the name of helping us, they'll send troops over, occupy the big island and keep it.
Bize yardım etme adına, askeri birlikler gönderecekler, büyük adayı işgal edecek ve bırakmayacaklardır.
" It is agreed that the Nazis will occupy the capital
" Nazilerin başkenti işgali...
You'll find some other query to occupy our time.
Zamanımızı geçirmek için bir başka meşgale bulursun.
I guess he just wants to find something to occupy himself.
Sanırım kendine bir meşgale bulmak istiyor.
The Germans occupy the Palazzo della Signoria, and Florence is in a state of emergency.
Almanlar, Palazzo della Signoria'yı işgal etti ve Floransa olağanüstü hal bölgesi.
- l realize that. I suggest you occupy one.
- Farkındayım. Başka bir tane almalısın.
Well, the Davids of this world merely occupy space, which is why he was the perfect victim for the perfect murder.
Ayrıca, bu dünyada David gibilere yer yok. İşte bu yüzden o kusursuz bir cinayet için kusursuz bir kurban.
In Belgium and Holland and in every country we occupy French books will be allowed except technical publications
Belçika ve Hollanda'da işgal ettiğimiz her şehirde teknik yayınlar haricinde Fransızca kitaplar serbest olacak.
I had intended that my son should occupy the position.
Bu mevkiye oğlumu getirmeyi planlıyordum.
- Occupy this island in the USA's name.
- ABD adına bu adayı işgal edeceğim.
You haven't enough to occupy yourself.
Yeterince, kendini meşgul etmiyorsun.
There was much to occupy me, so I left my apprentice to deal with Ned Land.
Benim ilgileneceğim çok şey vardı, bu yüzden Ned Land'le ilgilenmesi için yardımcımı görevlendirdim.
And I swear that, as long as I live, Attila won't occupy Italy.
Ve şuna yemin ediyorum ki, yaşadığım müddetçe Atilla, Roma'yı işgal edemeyecek.
Even having heard nothing, our troops must move in and occupy the area.
Hiçbir şey duymamış olmamıza rağmen askerlerimiz ilerlemeli ve bölgeyi ele geçirmeli.
You see, it is the countess who will occupy the coach.
Kontes arabada olacak.
Until then, he might usefully occupy his time learning to conduct himself like a soldier.
O ana dek asker gibi davranmayı öğrensin o zaman.
Yai will be with you so you can occupy the Nips if they make trouble for Joyce.
Yai de seninle gelecek ki, Japonlar Joyce'a sorun çıkarırlarsa ikiniz onları oyalayabilin.
She could not bear to see an enemy occupy the castle.
Düşmanın kaleyi ele geçirmesine dayanamadı.
It will occupy this space in just a moment.
Bu mekanı birazdan işgal edecek.
We occupy the same cage, that's all!
Aynı kafesi paylaşıyoruz, o kadar!
We occupy the next room and the walls aren't soundproof.
Biz yan odada kalıyoruz ve duvarlar ses geçiriyor.
It will occupy her while I'm away.
Yokluğumda onu meşgul eder.
The Germans will occupy north of France and the whole coastline.
Almanlar Kuzey Fransa'yı ve tüm kıyı şeridini işgal edeceklermiş.
The ladies will occupy the Chief's quarters and my cabin.
Bay Stovall, bayanlar benim ve şefin kabinini kullanacaklar.
Step back. You occupy berth no. 16?
Geri çekil. 16 numaralı yatakta mı yolculuk ediyorsun?
I have more important things than to occupy myself with a rabbit hunt.
Bir tavşan avından çok daha önemli işlerim var benim.
I HAVE ENOUGH TO OCCUPY MY M IND AND MY TIME.
Kafamı meşgul edecek, vakit geçirecek çokça şey var.
We fight to defend ourselves, or to capture positions that we can occupy and hold.
Kendimizi savunmak için savaştık. Elde tutulacak yerleri almak için.
You occupy the baths, move to the roof... and dynamite the prison wall here.
Hamamı işgal edeceğiz. Ve çatıya çıkıp dinamitle hapishane duvarını uçuracağız.
You will forever occupy a place of honour in the history of the Third Reich. "
"Üçüncü Reich'ın tarihinde... daima onurlu bir yer işgal edeceksiniz."
What about the size of the big house you occupy?
... kaldığınız büyük evin ölçülerini söyler misiniz?
So you've decided to occupy?
Oturmaya karar verdiniz, öyle mi?
Magnozzi Silvio, for having taken part in riots, for having attempted to occupy a radio station, is sentenced to 1 year and 3 months in prison.
Magnozzi Silvio, ayaklanmalara iştirakten, ve bir radyo istasyonunu işgal etmekten, 1 yıl 3 ay hapse mahkum edildi.
We had to occupy the RAI.
RAI'yi işgal etmemiz gerekiyordu.
In the meantime, you can send a small force of Athenians to occupy the pass.
Bu arada geçidi tutmaları için ufak bir Atinalı kuvveti gönderebilirsin.
Warships occupy our harbors, foreign armies fill our forts, foreign merchants administer our banks, foreign gods disturb the spirits of our ancestors.
Savaş gemileri limanlarımızda, Yabancı ordular cepheleri işgal etti, Yabancı tüccarlar bankalarımızı yönetiyor,
Gowns occupy so much space.
Gece kıyafetleri çok yer tutuyor.
- l shall occupy your time- -
- Zaten yeteri kadar aldın!