English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Occurrence

Occurrence translate Turkish

338 parallel translation
I hope you weren't distressed by last night's sad occurrence.
Umarım, dünkü hadise sizi çok fazla üzmedi.
Just an unpleasant occurrence.
Sadece tatsız bir hadise.
- This regrettable occurrence may plunge our countries into war.
- Bu talihsiz olay savaşa yol açabilir.
A common enough occurrence in the mountains.
Dağlarda genelde olabilecek bir durum.
Observe the occurrence of the pattern Watson?
Şablonun nasıI oluştuğunu görüyor musun, Watson? Görüyorum.
As a reporter, you know very well that this is a common occurrence at police stations.
Bir muhabir olarak, çok iyi biliyorsunuz ki, bu polis karakollarında hep olan bir şey.
The pilfering of food is a very serious occurrence on board a ship.
Yiyecek hırsızlığı gemilerdeki en ağır suçlardan biridir.
Not an unheard-of occurrence.
Duyulmamış bir şey değil.
As for the delay, I can explain that I was so upset by the occurrence that I went straight home and rested.
Gecikme için de, olayın sinirlerimi çok bozduğunu, eve gidip dinlendiğimi söylerim.
I'm sorry, gentlemen, for this unfortunate occurrence.
Bu tatsız olaydan dolayı özür dilerim.
This really remarkable occurrence is called the Tunguska Event.
Bu ilgi çekici olayın adı Tunguska Olayı'dır.
There was a rather ugly occurrence last night.
Dün gece çok çirkin bir hadise yaşandı.
Some horrible occurrence, which has been suppressed.
Gizlenmiş bazı korkunç olaylar.
"The Merrye syndrome, " so-called because its only known occurrence " is among the descendants of one Ebenezer Merrye.
Merrye Sendromu adı bu, çünkü bu hastalık sadece Ebenezer Merrye'nin soyundan gelenlerde görülmüş.
- No, it was very reassuring, like an everyday occurrence.
Rica ederim. Güzel, çok güven verici.
All I know is, the occurrence of the phenomenon coincides exactly with the moments that Lazarus has his alleged confrontations.
Tek bildiğim, yaratığın ortaya çıkışıyla Lazarus'un iddia ettiği yüzleşmelerin aynı anda gerçekleştiği.
There is a repeated occurrence of registrations. A regular pulsating pattern of radiated energy.
Düzenli atış halinde olan enerji yayınının bir düzeni var.
Shooting may be an everyday occurrence to you, but it's left me quite unstrung.
Ateş etmek uzmanlık alanınız olabilir ama benim de yeteneklerim var.
Oh, luckily she had some change with her, a miraculous occurrence that she didn't tell me about.
Üstünde bozuk olması büyük şans. Bir mucize. Doğrusu bana hiç söylememişti.
Occurrence : Automobile accident.
Vaka - otomobil kazası.
The last such occurrence took place on old Earth when the Romans...
Bu tür şey en son eski Dünyada Romalılar...
Absolutely no record of such an occurrence.
Olduğunu gösteren bir kayıt yok.
Occurrence.
Hadise.
I have already pre-announced to Frederick a similar occurrence.
Frederick'i benzer bir olay sırasında uyarmıştım.
This is the third occurrence of this type in the last month.
Bu ay gerçekleşen üçüncü benzer olay.
Will this be an everyday occurrence?
Her gün böyle vukuatların mı çıkacak?
The gist of it, according to the little guy... when attempting to make it look like an accidental occurrence... they went out and purchased a poisonous snake... with the intentions of inducing it to bite you.
Meselenin özü şu ki, şu kısa adama göre... başınıza bir kaza gelmiş gibi göstermek için... gidip zehirli bir yılan almışlar. Sizi ısırmasını sağlayacaklarmış.
A gala occurrence with me beating Green like he committed a crime.
Bir gala organizasyonu. .. Onu bir suçluymuş gibi döveceğim.
- A tragic occurrence, Comrade General.
- Trajik bir durum General Yoldaş.
Every moment, every occurrence.
Her ân, her olay.
A small occurrence perhaps but own small think in a way that a vibrating needle may signal an earthquake
Belki küçük bir vaka olabilir fakat titreyen bir iğnenin düşüncesi bir bakıma bir depremin habercisi olabilir.
Inspector, when exactly did this unfortunate occurrence take place?
Müfettiş, bu talihsiz olay ne zaman gerçekleşti?
Now, I am aware that there was a most deplorable occurrence in our house last night.
Geçen gece evimizde, çok içler acısı bir durum olduğunu şimdi fark ediyorum.
A small occurrence perhaps but own small think in a way that a vibrating needle may signal an earthquake.
Belki küçük bir vaka olabilir fakat titreyen bir iğnenin düşüncesi bir bakıma bir depremin habercisi olabilir.
First, there is a connection between Mr. disease Willis and the occurrence Tellico Plains?
İlk soru, Bay Willis hasta olmasının Tellico Plains arasında bağlantı var mı?
Oh, yes. According to the diary, practically a daily occurrence.
Evet, günlükte yazdığına göre neredeyse hergün olan birşeymiş.
I had made a blunder, which I am afraid is a more common occurrence than anyone would think who only knew me through your memoirs.
Beni sadece senin yazılarından tanıyan herhangi birinin düşünebileceği ve korkarım ki daha sıradan bir vaka olarak nitelendirilecek bir hata yaptım.
Data, is there any record anywhere of any occurrence similar to this?
Data, buna benzer bir olay olduğuna dair herhangi bir kayıt var mı?
A rare occurrence.
Çok ender bir olay.
Ladies and gentlemen... I must apologise for this dreadful occurrence. I can assure you...
Baylar ve bayanlar... Bu korkunç olay için sizlerden özür dilemeliyim. Sizi temin ederim ki...
Missing documents are an everyday occurrence to my lads.
Kayıp belgelerle her gün uğraşıyoruz.
No officer on our ships would report an occurrence like this without a full analysis and a resolution.
Gemilerimizdeki hiçbir subay bunun gibi bir durumu kapsamlı analiz edip,... sonuç bulmadan rapor edemez.
And I told her that it's just a common occurrence.
Kendisine de pek çok kez bunun önemli bir sorun olmadığını anlatmaya çalıştım.
As it happens, yes, but this is not a regular occurrence.
Aslında, doğru, fakat bu düzenli bir birliktelik değil.
Now, you can see the same kind of occurrence two years later... 1988.
Bundan iki sene sonra olayın benzerini görebilirsin.. Yıl 1988.
During the last occurrence, I confirmed one of my hypotheses.
Son olay sırasında, hipotezlerimden birini doğruladım.
In the 3rd occurrence this month.
Bu ayki 3. raporda.
"So I did not explain why the sunset turns red and we watched the occurrence... in silence... instead."
Ben de sana güneşin batarken neden kırmızı olduğunu açıklamadım... ve olayı, sessizce takip ettik beraber.
And I am pleased to say there will be no discernible traces left of the recent occurrence by that time. "
Ayrıca, o saate dek az önceki olaya ait fark edilir bir iz kalmayacağını söylemekten mutluluk duyuyorum. "
- That's a perfectly normal occurrence.
Bu çok normal bir durum.
Today was not the first occurrence.
Bu gece gördükleriniz ilk defa olan bir şey değildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]