Ocular translate Turkish
147 parallel translation
- Ocular motor nerve.
- Telsiz bölümünüz burası. ( Ocular motor nerve. )
Evidence of deep penetrating wounds... in each ocular orbit... entering into the cranial cavity.
Göz çukurlarında derin, darbeli yara izleri var.
Ocular?
Gözler?
It all makes sense now, the nausea, the ocular migraines, the change in pigmentation.
Her şey yerli yerine oturuyor şimdi. Oküler migren, pigmentasyon değişikliği. Bulantı yapar.
And as if this wasn't enough retribution for Kelly the next day he and four other inmates took turns pissing into the bitch's ocular cavities.
Ama bu Kelly'i tatmin etmemiş olacak ki ertesi gün o ve dört koğuş arkadaşı, sırayla fahişenin göz boşluklarına işediler.
- That ocular cavity thing was...
- Göz boşluklarıyla ilgili...
I'm what you call a partial ocular albino, but I'm fine with it.
Bende yarı oküler albino durumu var, ama beni rahatsız etmiyor.
I'm an ocular surgeon... and I can't discuss Emma's case... with anyone but Emma or family.
Ben bir göz cerrahıyım. Ve Emma'nın durumunu kendisi yada ailesinden başkasıyla konuşamam.
Vascular tension of the medignonomus... blood pressure, ocular pressure, DNA... R.O.S., height, size, weight, reflexes!
Nabız atışı... kan basıncı, göz tansiyonu, DNA... akyuvar sayısı, boyu, bedeni, ağırlığı, refIeksleri!
Give me the ocular proof or by the worth of mine eternal soul thou hadst been better been born a dog than answer my waked wrath!
Gözümle görebileceğim bir kanıt göster yoksa gazabıma uğramaktansa dünyaya köpek olarak gelmiş olmayı dilersin.
They removed my ocular implant.
Göz merceği implantımı çıkardılar.
Your exo-plating... your ocular implant.
Dış kaplaman... göz implantların.
My wife has a malignant tumor pressing on her ocular cavity.
Güvenliği çağırıyorum. Karımın göz çukuruna kötü bir tümör baskı yapıyor.
Before he became an ocular surgeon he specialized in orthopedics.
Göz cerrahı olmadan önce ortopedide uzmanlaştı.
Don't tell me, you're not a pleebig ocular physician.
Sakın söyleme. Sen bir göz doktoru değilsin.
- Uhuh At first I thought my ocular implant were malfunctioning.
Göz implantımın arızalı olduğunu düşünüyordum.
My ocular implant can detect irregularities in space-time.
Gözümdeki implant uzay-zamandaki düzensizlikleri algılayabilir.
- Your ocular implant.
- Gözündeki implantdan dolayı.
Ocular mach 1-X panoramic mode.
Gözle görünür, mach 1-x panoramik mod.
Here's your ocular implant, your nose, your mouth...
Göz implantın burada, burnun, ağzın...
My ocular implant must be malfunctioning.
Göz implantım arızalanmış olmalı.
Your ocular implant- - it's malfunctioning again.
Göz implantın. Gene arıza çıkartıyor.
Subject alive when this occurred. It also caused a deformation of the left ocular orbit.
Ayrıca, yüzde ve göz çukurlarında deformasyon.
A little pressure ought to stimulate the ocular implant.
Azcık basınç göz dokusunu uyarabilir.
I always secrete ocular fluid at weddings.
Düğünlerde hep göz sıvısı salgılıyorum.
Ocular targeting enabled.
Gözle hedef vurma çalışıyor.
Severe rupturing to the ocular blood vessels.
Göz merceği torbalarında, şiddetli kanamalar.
Do you have ocular proof?
Gözünle gördün mü?
"Ocular"?
"Gözünle, hah"?
Deep thrust, hooking around and securing the ocular nerve... and then removing it with such force... as to bring with it, by suction, a vital portion of the visual cortex.
İyice derine bastırıp göz yuvarlağı güzelce kavranır... ve sonra öyle bir kuvvetle çekilir ki... onunla birlikte görsel korteksin hayati bir bölümü de dışarı çıkarılır.
It's an intra-ocular retinal implant.
Göze yerleştirilen bir cihaz.
The data indicates the only way to distinguish the real person from the double is by an ocular scan.
Bilgilere göre gerçek kişiyi ikizinden ayırmanın tek yolu göz taraması yapmakmış.
That's why we gave you the ocular scan.
Bu yüzden sana göz taraması yapıldı.
The ocular scan doesn't work.
Göz taraması mı? İşe yaramıyor!
What about giving him an ocular scan?
O zaman göz taraması yapalım.
An ocular scan is often used...
Göz taraması genelde- -
To dilate the pupils... so a physician can get a better look at the ocular muscle.
Göz bebeklerini genişletmek için, böylece bir doktor oküler kasında daha iyi bir görüşe sahip olur.
Some kind of ocular device.
Bir çeşit gözlük olmalı.
Ocular fluid. Oh.
Göz sıvısı.
At this moment, there is no ocular reflex,... he's not moving his arms or his legs... or responding to painful stimulus.
Gözbebekleri tepki vermiyor, Uzuvları hareket etmiyor, ne kolları ne de bacakları acıya tepki veriyor.
I invented an ocular scanning device... that uses laser refraction to detect corneal depth. lt's....
Bir göz tarama cihazı icat ettim. Korneanın derinliğini belirlemek için lazer kullanan bir cihaz. Bu...
Ocular inflammation.
Gözleri kızarmış.
File went in the cornea, through the ocular nerve, lodged in his brain.
Başına gelecekleri görmediğini söyleyemem. Törpü saydam tabakadan girip, göz sinirinden geçip beyne yerleşmiş.
Did he have an ocular tumor, or recent surgery?
Gözünde tümör mü vardı, veya ameliyat mı oldu?
We also checked the ocular pressure.It's normal.
Göz içi basıncına da baktık.
He's been in micro-ocular surgery and medicine for over 50 years and he knows what he's doing, okay?
50 yıldır göz teknolojileri konusunda çalışıyor. Ne yaptığını biliyor, tamam mı?
So the subject has to be someone with a non-functioning ocular system.
Oküler sistemi fonksiyonel olmayan birisine ihtiyaç var.
He's bleeding into his ocular orbit.
Göz çukurunda kanama var.
Could be some sort of weakness in the lining of the ocular veins.
Göz damarlarında bir tür zayıflık olabilir.
Distinguishing features include large ocular cavities.
Ayırt edici özellikler :
The ocular node's connected to the sensory node
Kalkanları kaldırın.