Offends translate Turkish
250 parallel translation
That offends the educated western sense of smell.
Eğitimli Batı koklama duyusuna ağır geliyor.
Well, one country offends another.
Şey, bir ülke diğer ülkeyi kızdırır.
- Well, stupid, one people offends another.
Aptal, bir insan ötekini kızdırabilir.
I've always been behind your company Your mistrust offends me
Hiçbir zaman dostluğumuz öne çıkmadı. İtimatsızlığın beni rahatsız ediyor.
- I'm sorry if the truth offends you.
Gerçek sizi üzdüyse özür dilerim.
It offends my vanity to have anyone who was even remotely my wife remarry so obviously beneath her.
Eski karımın, kendinden bu kadar düşük seviyede biriyle evlenmesi onuruma dokunuyor.
The word offends me.
Hakaret sayıyorum.
O, it offends me to the soul to hear a robustious, periwig-pated fellow tear a passion to tatters, to split the ears of the groundlings, who for the most part are capable of nothing but inexplicable dumb shows and noise.
Doğrusu, yürekler acısı geliyor bana gürbüz bir delikanlının takma saçlar, sakallar içinde, bir acıyı yüreğini paralarca didik didik edercesine bağırıp halkın kulaklarını yırtması. O halk ki çok kez anlaşılmaz, sessiz oyunları, gürültü gümbürtüyü sever.
His presence here offends me.
Varlığı beni rahatsız ediyor.
Which thus offends
kırdığı böylesine
That offends me.
Bu beni rahatsız eder.
I want it strictly understood that there'll be no undue shouting or cheering... or drunken talk when I pull that lever... on account of it offends the dignity of the occasion.
Anlaşılmasını isterim ki hiç bir şekilde tezahürat ya da alkışa... ya da infaz sırasında sarhoş konuşmalarına... durumun nezaketine istinaden izin vermeyeceğim.
From a moral point of view it offends me!
Ahlaki bakımdan rahatsız oluyorum!
Or, if it offends you that only the West is working to manufacture more crime and better criminals...
Eğer üç isim vermek gerekirse. Ya da, daha çok suç işlemek ve daha iyi suçlular yaratmak için için sadece Batı'nın çalışıyor olması sizi rahatsız ediyorsa
There's only one thing that offends me.
Beni tek bir şey gücendirir.
This offends me.
Ağırıma gitti.
He's thrived on mine, and that offends me.
O benim ilgisizliğim yüzünden gelişti ve bu beni incitiyor.
... look at a lady in a way that offends her husband.
Kadınlara kocalarını kızdıracak şekilde bakamazsın.
If it offends you, I'll have it taken away again.
Sinirinizi bozuyorsa, kaldırtırım.
It's a holy exercise, it keeps me busy and it offends noone.
Kutsal bir alıştırma beni meşgul tutuyor ve kimsenin kalbini kırmıyor.
Not if it offends you.
Seni rahatsız ediyorsa yapmam.
Having a white man here offends him.
Beyaz bir adam onu rahatsız ediyor.
It's precisely because I'm a Christian that his austerity offends me.
Bunun nedeni onun sertliğinin benim Hıristiyanlık anlayışıma uymaması.
Yes, whoever offends men from Flying Dragon villa doesn't deserve a good death
Elbette, size karşı gelenler... huzurlu bir ölümü hak edemez!
There is much in this king that offends me.
Kralda beni kızdıran çok şey var.
If thy eye offends thee, pluck it out and cast it from thee
" Eğer gözlerin günah işlerse, sök at gitsin.
The touch of his hairy hand offends you.
Kıllı eliyle dokunduğunda sinir oluyorsun.
Screw, which offends everybody.
İnsanları inciten herkesin canı cehenneme.
" In a way that only man has all the offensive weapons that have been distributed all around the territory and so he offends more than all of them together...
"Bir insan bu şekilde saldırıya maruz kalır ve bu şekilde ülkeler dağıtılıp, tarumar edilir onlarla olduğundan daha fazla suç işler hale gelir..."
"Il Candelaio" offends only our decency.
"II. Candelaio" en azından sadece edebimize, ahlakımıza saldırıyor.
your sensitivity offends me, dear Count.
Hassasiyetiniz beni incitti, sevgili Kont.
She offends the church that received her.
Onu kabul eden kiliseye karşı günah işliyor.
If I could find a sheriff who so offends the citizens of Rock Ridge that his very appearance would drive them out of town...
Rock Ridge halkına öyle şeyler edecek bir şerif bulmalıyım ki... adamın görüntüsü bile onları kasabayı terk etmeye zorlasın.
If it offends your delicacy, I'll handle it for you.
Nezaketini rahatsız ediyorsa senin için halledebilirim.
Whoever offends Uncle shall be killed
Her kim Amcaya saldırırsa öldürülür
The makers of this film honour the Islamic Tradition which holds that the Impersonation of the Prophet offends againts the spirituality of his message
Filmin yapımcıları, İslam geleneklerine uyarak, Peygamber'i kişi olarak göstermemiş...
But I do not want only it offends the gods.
Ama sözlerinin tanrıları gücendireceğinden korkuyorum.
- Everything you do offends me :
- Yaptığın herşey beni kırıyor.
-... chopping offends of scenes before the drama has played out... left this reviewer with bewilderment... and a four-aspirin headache.
... daha olaylar sonuçlanmadan sahnelerin sonunu kesmesi eleştirmeni şaşkın ve zor geçecek bir baş ağrısıyla bırakıyor.
But the male offends her with humiliating names : Snatch, box, bunny
Erkekler vajinalarımızdan bir polipin doğaya aykırı derinliğinden, bir uçurumdan bahseder gibiler, en aşağılayıcı isimleri takıyorlar, kutu, fare kapanı, delik...
Tell the lady she offends me.
Söyleyin hanıma canımı sıkıyor
Accept her and then, if she offends you, you will have the right to kill her.
Onu kabul et ve sonrasında seni kızdırırsa, onu öldürme hakkın olur.
If thine eye offends thee, pluck it out.
Eğer gözleriniz sizi dinlemezse, onları kör edin.
If thine hand offends thee, then in God's name cut it off!
Eğer elleriniz sizi dinlemezse, o zaman Tanrı'nın adına onları kesip atın!
Only if it offends you.
Seni rahatsız ettiyse, evet.
And another thing, Your Grace, suppose my right hand offends me and I cut it off, what if my left hand offends me too?
Bir şey daha, Sayın Başpiskopos, diyelim ki, sağ elim günah işliyor ve ben de onu kesip atıyorum, peki ya sol elim de günah işlerse?
- If it offends you, don't watch.
- Rahatsız oluyorsan bakma.
This seeking to create a paradise on earth how easily it offends.
Dünya üzerinde cenneti yaratma arayışı kolaylıkla kırıcı olabiliyor.
Nothing about it at all offends me.
Bunda gücenecek hiçbir şey yok.
What I am interested in... is how my board got convened behind my back... and is entertaining a further proposal from a man with whom it offends me to do business.
İlgilendiğim şey, yönetim kurulumun benden habersiz nasıl toplanma kararı aldığı ve iş yapmak için beni kızdıran bir adamdan gelen eğlenceli başka bir teklif.
- l'm sorry if the question offends you.
- Soru seni rahatsız ettiyse üzgünüm.