Offerings translate Turkish
312 parallel translation
The soldiers who killed them were also slain, so no friend could creep to the desert with funeral offerings for my condemned spirit.
Hiçbir dostum gizlice gidip lanetlenmiş ruhuma cenaze töreni düzenlemesin diye köleleri öldüren askerler de öldürüldü.
I, a lowly merchant, do plead with the Mighty Khan for the privilege of adding my humble offerings to those of his noble guests.
Ben mütevazi bir tüccarım. Ulu Hakana, hakir takdimlerimi soylu misafirlerininkilerle beraber kabul etmesi için yalvarırım.
All the people around are very proud of him... and bring him food and little offerings.
Etraftaki herkes ona büyük hayranlık duyar... yiyecek ve küçük adaklar getirirler.
I'm afraid there aren't enough offerings to balance the scales this year.
Korkarım bu yıl teraziyi dengelemeye yetecek kadar bağış yok.
witchcraft celebrates pale Hecate's offerings, and wither'd murder,
Cadılar, soluk yüzlü Hekate'yi çağırıyorlar ve soluk yüzlü cinayet
Oh, Balu, god of our ancestors, since that glorious day when you first took human form, we have brought you many offerings.
Balu, atalarımızın tanrısı insan şeklini aldığın o şanlı günden bu yana sana birçok adak sunduk.
Pious worship, sweet incense... and generous offerings approach their end.
Huşû içinde tapınmanın, güzel kokulu tütsülerin... ve eli açık adakların sonu geliyordu.
They expect their puny offerings to buy them a spot in paradise.
Acınası adaklarının kendilerine cennette bir yer ayıracağına inanıyorlar. Ne salaklık.
Bill, see how many of those dear people can match God's bountiful gift with their own offerings.
Bill, bak bakalım bu değerli insanların kaç tanesi bağışlarıyla tanrının cömert armağanına yaraşıyor.
Our dead eat from our offerings.
Bizimkiler bizim ayinde yiyecekler.
Don't bring any offerings.
Önerilere kapalıyım.
Now, brothers and sisters, let us pray that He accept our humble offerings of boundless love and infinite faith.
Şimdi kardeşlerim, dua edelim, sevgi ve sonsuz inançlarımızla alçakgönüllü isteklerimiz için.
- Our humble offerings!
- Basit adaklarımız!
- Our humble offerings...
- Basit adaklarımız...
The Lord has accepted our offerings!
Efendimiz verdiklerinizi kabul etti!
Lord, accept our offerings!
Tanrım, adaklarımızı kabul et!
Gold from the ends of the earth. Gold offerings of the crusaders.
Haçlıların dünyanın bir ucundan getirdiği altınlar.
Now make your offerings to Grandma.
Büyük annenin mezarı üstüne biraz düşün.
This unheralded intrusion into your presence is not with the purpose of soliciting pecuniary offerings.
Huzurunuza habersiz gelişimin nedeni nakdi sadakalarla alakalı bir yakarışta bulunmak değil.
To love one's neighbor as oneself is more than burnt offerings and sacrifices.
Birinin, komşusunu kendisi kadar sevmesi, tüm yakılmalık adaklardan ve sunulan kurbanlardan daha önemlidir.
Rather the knowledge of God than burnt offerings.
Yakmalık adaklar değil... biraz Tanrı inancı isterim.
Today I'm going for offerings at their graves
Bugünse mezarlarını ziyaret edeceğim
They were lucky... to have a friend like you, going for offerings... even after their death
Senin saygını... kazanabilmiş olan bu şanslı insanları... bende ziyaret edeceğim
Brother Jin, don't forget the offerings
Birader Jin, mezarıma gelmeyi unutma
They walk through Kafiristan collecting offerings for Holy City.
Kafiristan'ı dolaşarak Kutsal Şehir için bağış topluyorlar.
They'll put a little statue to me in the temple and people will bring offerings asking me to bring rain or cure their father's gout.
Tapınağa benim için küçük bir heykel koyacaklar insanlar yağmur yağdırmam ya da babalarının gut hastalığını iyileştirmem için bana adaklar adayacaklar.
O divine Augustus, take these offerings, poor as they are and help me, your unworthy successor to rule wisely in your place.
Ey yüce Augustus, bu aciz adağımı kabul et ve şu değersiz halefine senin makamında ülkeyi akıllıca yönetmesi için yardımcı ol.
During the crowned months, the tribes defer their conflicts, and the convoys flow, carrying the offerings to Kaaba.
Hac aylarında, kabileler fikir ayrılıklarını bir kenara bırakır,... Kabe'deki putlara hediyelerle, kafileler halinde gelirlerdi.
To the north, the enemy will find only burnt offerings.
Kuzeye gittikçe düşman yalnızca kül olmuş ganimetler bulacak.
No one comes for offerings this late
Bu geç saatte alış-veriş için kimse gelmez.
This was one beautiful temple of Neptune and people came to leave valuable offerings.
Burası, Neptün'ün güzel bir tapınağıydı ve halk, değerli adaklarını buraya sunmaya gelirdi.
Tell him I didn't burn any offerings for him, so he'll have to go on welfare.
Onu hiçbirşeye değişmeyeceğimi, bu yüzden refah içinde uyumasını söyle.
# In burnt offerings # #
"... seni memnun etmez ki! "
So, until that shining day... may it soon come... when I shall once again honor you with offerings... goodbye, Robert.
Yani başka bir güneşli günde... bana geldiğini haber verki... ziyaretinle onur duyabileyim... Güle güle, Robert.
Let's collect our offerings and depart.
Eşyalarımızı toplayıp gidelim.
But there " s nothing for a baby in these offerings to the dead!
Fakat ölüye verilen bu hediyeler arasında bir bebek için hiçbir şey yok!
We " re scavenging offerings left in a cemetery.
Mezarlığa bırakılmış armağanları karıştırıyoruz.
Light offerings, Jokang Temple Lhasa, TIBET
Adak kandilleri, Jokang Tapınağı Lhasa, TİBET
I gave my offerings to all the dead of the village.
Köyün bütün ölmüşlerine adak adadım.
You went to West Lake Temple, to make offerings in memory of my father.
Babamın hatırasına adakta bulunmak için West Lake Tapınağına gittin.
" Well, we made offerings and had a priest...
"Elbette onları çıkarmadan önce..."
We've made sacrifices and offerings.
Kurbanlar ve adaklar sunduk.
I work and sweat and make offerings every day...,... and I'm barely gettin'by.
B-ben hergün çalışıyorum ve ter döküyorum ve adak adıyorum, ve ancak geçinebiliyorum.
.. are coming with the ritual offerings.
Tören için geliyorlar..
Names, titles of owners, offerings.
İsimler, efendilerin listeleri, verilen kurbanların listeleri.
I don't know why they're so driven to make burned offerings of themselves.
Neden kendilerini yakmaya bu kadar meyilliler bilmiyorum.
Diana, oh, great beautiful one, we make these offerings to you, so that we may undo the wicked spell which deprived you of the seed of your lover,
Diana, sen ki çok güzelsin bunları sana sunuyoruz. Böylece büyü bozulabilir.
No offerings today, pilgrim.
Bugün ayin yok.
Selling fruits, toys and paper sacrificial offerings!
meyveleri sat, oyuncakları ve kagıt kurban tekliflerini!
On this day they place "offerings" of flowers and food in their homes for their family and relatives to eat and drink.
Ölülere tapma âdeti yerlilerden kalmadır ama 16.
She ate some unsanitary offerings.
Oradaki ikramlık pis yiyeceklerden yemiş.