Ogden translate Turkish
415 parallel translation
And the name of your friend is Charles Ogden Roper.
Arkadasïnïzïn adï da Ç Charles Ogden Roper.
- The F.B.I. had to know every detail... of Charles Ogden Roper's life.
VAUDEVlLLE KULÜPLERÍ FBI'ìn Roper'ìn hayatìnì çok iyi bilmesi gerekiyordu.
Ogden, it's Harvey!
Ogden, benim Harvey!
Ogden, are you still at that speech?
Ogden hala mı bu konuşma?
"Ogden Mears, multimillionaire, son of the richest oilman in the world... will be the new Secretary of State."
"Dünya'nın en zengin petrol üreticisinin oğlu, multi-milyoner Ogden Mears yeni Dışişleri Bakanı olacak."
Ogden, my dear boy, I haven't seen you since you were in swaddling clothes.
- Ogden, sevgili oğlum. Seni en son gördüğümde kundaktaydın.
Well, Ogden, too bad you're not up to scratch.
Tam olarak iyileşmiş olmamanız çok kötü.
Ogden, these are my friends.
Ogden, işte arkadaşlarım.
This is Mr Ogden Mears...
Size Ogden Mears'ı takdim edeyim.
Too bad you're just getting over the flu, Ogden.
Henüz iyileşmemiş olmanız ne büyük talihsizlik, Ogden.
You have poor instincts, my dear. It's the other one, Ogden Mears, who has the money.
İçgüdülerin çok zayıf sevgilim, servet sahibi olan diğeri ;
He's the son of the richest oilman in the world, and Natascha's got him hooked.
Ogden Mears. O, Dünya'nın en zengin petrolcüsünün oğlu ve Natascha şimdiden ona kancayı taktı.
Ogden.
Ogden.
Ogden, you mustn't.
Ogden, yapmamalısın.
- Mr Ogden, are you asleep?
- Bay Ogden, uyudunuz mu?
Morning, Ogden.
Günaydın, Ogden.
- It's Ogden.
- Ben Ogden.
It's Ogden.
Ben Ogden.
Ogden!
Ogden!
Ladies and gentlemen, may I introduce His Excellency, Ogden Mears?
Bayanlar ve Baylar, sizlere Ekselansları Ogden Mears'ı takdim ederim.
- Ogden, I've got to talk to you.
- Ogden, seninle konuşmak istiyorum.
- Not now, old man. - But, Ogden!
- Şimdi olmaz, dostum.
Now, now, Ogden. Let's settle this thing without any bitterness.
Şimdi Ogden, bu konuyu herhangi bir sıkıntıya neden olmadan çözmeye çalışalım.
Now, Ogden tells me you have neither a passport nor a visa.
Ogden senin pasaportunun ya da vizenin olmadığını söylüyor.
You mustn't mind Ogden.
Ogden'a aldırmayın.
Ogden, you can catch more flies with honey... than you can with...
Ogden, bala çok sinek gelir. O yüzden...
Now, listen, "Natischa." If Ogden goes to the Captain... he'll believe him before he'll believe you, and you'll be sent to jail.
Natascha, eğer Ogden Kaptan'a gidecek olursa, Kaptan senden çok ona inanacaktır ve sen de hapse atılacaksın.
Ogden, you're dealing with an odd character.
Ogden, gerçekten tuhaf bir insanla uğraşıyorsun.
Don't do anything rash, Ogden.
Acele hareket etme, Ogden.
Ogden?
Ogden?
Ogden, before you do anything...
Ogden, bir şey yapmadan önce...
- Well, good morning, Ogden.
- Günaydın, Ogden.
I know Ogden does.
Biliyorum ki Ogden de aynısını diliyor.
Ogden?
Ogden mi?
- Ogden would be furious.
- Ogden çok öfkelenecek.
I'll find Ogden.
Ben Ogden'i bulacağım.
I don't know about Ogden... but this is a new experience for me.
Ogden'i bilemiyorum ama bu benim için yepyeni bir deneyim.
If I tell you, promise me you won't tell Ogden.
Eğer sana anlatırsam, bunu Ogden'e söylemeyeceğine söz ver.
Mrs Martha Mears, wife of Ambassador Ogden Mears... will await her husband's arrival in Honolulu this evening.
Büyükelçi Bay Ogden Mears'ın karısı Bayan Martha Mears eşini karşılamak üzere bu akşam Honolulu'da olacaktır.
Mr Ogden, the witness.
Bay Ogden, siz de şahit.
Goodnight, Mr Ogden.
İyi geceler, Bay Ogden.
Mr Ogden didn't tell me anything about papers.
- Bay Ogden bana evraklarla ilgili şey söylemedi.
Where's Ogden?
Ogden nerede?
Captain, this is Mrs Ogden Mears.
Kaptan size Bayan Ogden Mears'ı takdim edeyim.
- Hello, Ogden.
- Merhaba, Ogden.
Don't go yet, Ogden.
Şimdi yemek ısmarladım.
- And Ogden?
- Ya Ogden?
- Mrs Ogden Mears.
- Bayan Ogden Mears.
Mr Ogden?
Bay Ogden mi?
I'm sorry.
- Ama Ogden!
I had to leave Ogden with the Immigration authorities.
Ogden'i Göçmen Bürosu yetkilileri ile bırakmak zorunda kaldım.