Oils translate Turkish
334 parallel translation
You have oils, many minerals vital to our victory.
Zaferimiz için gerekli olan petrole ve önemli minerallere sahipsiniz.
Oil for your lamps, oil to cook your feasts, fragrant oils to please your senses.
Lambalarınız için yağ... Ziyafetleriniz için yağ... Hoş kokulu yağlar...
Black mai for the eyes... red powder for beauty spots gracing the forehead... tiny bottles of perfumed oils andjasmine.
Gözler için siyah sürme... alnı süsleyen güzellik benekleri için kırmızı toz... küçük, şirin şişelerde parfümler ve yasemin çiçeği...
Boiled down for his oils, lads, there'd be free grog for all hands!
Bu nefesi koklayabilene, bütün gün içeceği içki benden.
Friends, I have here in this valise nostrums, cure-alls, panaceas, unguents, oils and healing waters.
Dostlarım, bu valizde her derde deva, derhemler, yağlar ve iyileştirici sular var.
My bag was lost crossing the river, the chalice, the holy oils, my vestments.
Çantam nehri geçerken kayboldu, kadehim, kutsal yağlarım, cübbem...
I could use my oils, like I do at home.
Hayır fakat atölyemde her zaman yaptığım gibi, yağlı boya kullanabilirim.
When you have been bathed in scented water, when your limbs have been caressed by sweet oils and your hair combed with sandalwood, there will be no time for tears.
Kokulu sularda banyo yapınca, kol ve bacakların tatlı yağlarla okşanıp, saçların gülağacıyla taranınca, gözyaşı dökmeyeceksin.
She's teaching me to work in oils.
Bana yağlıboya resim yapmayı öğretiyor.
I dabble around a little in oils every now and then.
Arada sırada yağlıboya resimler yaparım.
Oils it, so it slides real good.
Yağlar, böylelikle çok güzel kayar.
Used in the ancient times by the Queen of Sheba to restore the natural oils to her beautiful blonde hair.
Eski zamanlarda Sheba Kraliçesi tarafından güzel sarı saçlarına canlılık kazandırmak için kullanılmış.
Oils and canvases arrived.
Boyalar ve tuvaller geldi.
Use no oils whatever.
Yağ falan kullanma.
Its rich. sun-loving oils melt onto your skin with the sun.
Zengin, güneş dostu yağlarıyla güneşle birlikte teninizde erir.
♪ I'm the girl that makes the thing ♪ That drills the hole that holds the spring ♪ That drives the rod that turns the knob that works the thingamabob
â ™ ª l'm the girl that makes the thing â ™ ª That drills the hole that holds the spring â ™ ª That drives the rod that turns the knob that works the thingamabob â ™ ª l'm the girl that makes the thing that holds the oil that oils the ring
♪ But I'm the girl that makes the thing ♪ That drills the hole that holds the spring ♪ That makes the thingamabob that makes the engines roar
â ™ ª But l'm the girl that makes the thing â ™ ª That drills the hole that holds the spring â ™ ª That makes the thingamabob that makes the engines roar â ™ ª And l'm the girl that makes the thing that holds the oil that oils the ring
I wanted to take a photo and then work alone in oils.
Önce fotoğrafını çekmek sonra da yağlı boyalarla yalnız çalışmak istedim.
Natural body oils combined with dirt can keep you waterproof
Doğal vücutsal yağlar, kirle birleşince seni su geçirmez yapar.
The Black Oils are all over the place, especially in this cave.
Kara yağ her yerde, özellikle bu mağarada.
So if you'll just get on to your Von Steiner to get me some bandages, some lineaments, some oils, some tapes we're in business.
Eğer Von Steiner'ına söylersen biraz bandaj, tampon, yağ ve flaster lazım iş yapıyoruz birlikte.
My servants I can live without - except perhaps he who oils my rack.
Onlarsız yaşayamayacağım hizmetkarlarımı belimi yağlayan hariç.
My father worked in profanity the way... other artists might work in oils or clay.
Babam laf arasına küfür sokmakta herkesin pabucunu dama atacak kadar ustaydı.
The resident surgeon has been burning the midnight oils.
Cerrahımız çok sıkı çalışıyor anlaşılan.
- Frederick, show him the oils.
- Frederick, yağIı boyaları göstersene.
The secret of smooth almost shiny loveliness of the order of which we're discussing in this simple, frank, creamy soft way doesn't reside in oils, unguents, balms, ointments, creams, astringents, milks, moisturisers, liniments, lubricants, embrocations or balsams, to be rather divine for just one noble moment.
Bahsettiğimiz şu yumuşak ve parlak tatlılık bu samimi, ve yumuşacık tatlılık yağlar, kremler, losyonlar, merhemler, ilaçlar, sütler, nemlendiriciler... sıvı merhemler, kayganlaştırıcı yağlar, Balzamlar sayesinde oluşmadı.
It's caused by the special oils and spices in Al's body.
Al'in vücüdundaki özel yağlardan ve baharatlardan oluyor.
But the oils were never to fall into the hands of the Philistines - - his name for all collectors and dealers.
Ancak yağlı boya tabloları materyalistlerin eline hiç düşmemiştir. Bütün koleksiyonculara ve satıcılara öyle derdi.
"So we took essential oils " of carrot, marigold seed... " roots and other natural ingredients,
Biz de havucun, kadife çiçeği tohumunun köklerin ve diğer doğal karışımların öz yağlarını bir, bir aldık ve bu boku her bir tüpe sıkıştırdık.
Anyway... he's going to be painting in oils soon.
Her neyse... Yakında yağlı boya yapacak.
He writes poetry, paints in oils and water, plays the piano at competition level all the while maintaining unlimited skills in math and physics.
Şiir yazıyor, yağlı boya resim yapıyor, derece yapacak kadar piyano çalıyor aynı zamanda matematik ve fizikte sınırsız bir yeteneğe sahip.
Extreme unction is applying holy oils.
Cennete hazırlıkta ise kutsal yağ kullanılır.
It's a mixture of two cooking oils.
Sadece yemeklik iki yağın karışımı.
Two cooking oils?
Yemeklik iki yağ mı?
I just came to give you the orchids and fragrant bath oils I lavish upon all my employees.
Size tüm çalışanlarıma hediye ettiğim mis kokulu banyo sabunları ve orkideler getirdim.
Have my herbal therapy oils arrived yet?
Phil, bitki özlerim gelmedi mi henüz?
Yes, my boy comes every week. He gets some thing need and oils that light house.
Evet, ama haftada bir oğlum gelir.
The first thing that we're gonna do is flush the follicles with the five essential oils.
İlk yapacağımız şey ; saç köklerini esanslı yağlara boğmak.
You come to my apartment with your table and your little oils.
Daireme elinde bu yatak ve yağlarınla geliyorsun.
The liquid consists of vegetable-based oils and caffeine.
Sıvı, bitkisel tabanlı yağlar ve kafein içeriyor.
A few drops of essential oils in the bath and the water is filled with calming and stimulating properties, which we absorb as we inhale the perfumed vapour of the hot water.
Temel bir kaç damla yağ banyoda suya katılır ve su rahatlayıcı ve uyarıcı özellik kazanır. Biz nefes aldıkça sıcak suyun parfümlü buharı bedenimize işler.
Sacred oils.
Kutsal yağlar.
Gilles de Rais has formulated four special oils for the bath :
"Gilles de Rais" banyo için dört özel yağ üretti.
In India, oils are not only famed for softening the coarseness of the skin, but also of the soul.
Hindistan'da yağlar sadece insanın kaba tenini yumuşatmak için kullanılmıyor aynı zamanda ruhunu da.
It's a mixture of some herbs and oils I found in the storage bins.
- Bu ne? Depoda bulduğum bitkilerden ve yağlardan oluşan bir karışım.
"The skin sample contains no oils or essential fatty acid."
"Deri örneğinde yağ veya temel yağ asitlerine rastlanmamıştır."
"IN EXCHANGE FOR PARTICIPATING " IN THE QUEST TO CAPTURE MY SOUL IN PIGMENTS AND OILS, " I WAS GIVEN FOOD AND LODGING BY A MAN
Boyalar ve yağlar arasında ruhumu yakalama savaşına ortak olmak karşılığında, kendini sonsuz işkenceye bırakmış bir adam sayesinde ev ve yiyecek bulmuştum.
- Those oils.
- Yağ da.
- Yes. The Incas would take a prominent man, like you, and they would anoint him with oils, adorn him with robes, and then the high priest would cut him up and then ram a stick in his head and parade the head through the village, and the young virgins would throw flowers at him.
Tabii, İnkalar toplumdaki, senin gibi önemli erkekleri alıp, süsleyip püslüyorlardı sonra da rahip onun kafasını kesip, sopaya geçiriyor ve tüm köyü dolaşıyordu ve genç bakireler de ona çiçekler fırlatıyordu.
Yes. All of our products are derived from essential whale oils.
Evet, tüm ürünlerimiz balina yağından yapılmakta.
Today, you'd be basking in the safety of our dojo where I'd bring you soap and sweet-smelling oils that you could rub all over your body.
Bugün dojomuzun güvenliğinde güneşlenirdin. Sana sabun ve hoş kokulu yağlar getirirdim. Onları vücuduna sürebilirdin.