Okuma translate Turkish
4,056 parallel translation
I could do readings for you in your place, when you're feeling sick or you're hung over or something.
Hasta olduğunuzda ya da akşamdan kalma olduğunuzda size okuma yapabilirim.
That was my speaking-out-loud, reading-out-loud voice.
Yüksek sesle öyle konuşurum, yüksek sesle okuma sesimdi o.
Don't give me that shit, Dan.
- Bana maval okuma Dan.
- Don't lie to me, boy.
- Bana martaval okuma lan.
It's not a job requirement just for your enjoyment.
İster oku ister okuma. Bir iş yükümlülüğü gibi görme. Sadece sana da eğlence olsun biraz.
What do you like reading?
Ne okuma hoşlanırsınız?
Is that a threat or a challenge?
Bu bir tehdit mi yoksa meydan okuma mı?
Don't, "Really, miss" me.
- Bana martaval okuma.
Don't bullshit me.
Bana maval okuma.
We met during the table reading, remember?
Tablo okuma sırasında bir araya gelmiştik, hatırladın mı?
- Yeah? - Reading, swimming.
- Okuma, yüzme falan.
Think you're good enough to challenge the Old Master?
Bütün bildiğin bu mu? Bir de İhtiyara meydan okuma cüretini gösterebiliyorsun.
Troublemakers!
Bu meydan okuma değil mi?
Yes, a contest.
Evet, bir meydan okuma.
Seriously, don't lay this "owner of a lonely heart" bullshit on me.
"Ben yalnızım, beni anlayın" martavalını okuma bana.
- You don't tell me shit.
- Bana maval okuma.
After we got into the reading room, we turned the last page of something and came across a 3-by-5-inch light green spiral-notebook-bound paper.
Okuma odalarından birine girdikten sonra belgelerden birinin son sayfasında 10x15lik açık yeşil burgulu bir defter kağıdı bulduk.
Pray you, sir. Can you read?
Afedersiniz efendim okuma bilir misiniz?
A challenge on my life.
Hayatım üzerine bahse girerim bir meydan okuma
I fear it is a challenge from Count Tybalt, which will not brook delay in your reply.
Korkarım ki kont Tybalt'tan bir meydan okuma olabilir ki cevabının gecikmesine tahammmül etmeyecektir
I met someone who cannot read
Okuma bilmeyen birisiyle tanıştım.
Louis, i love you whether you know how to read or not.
Louis, okuma yazma bil ya da bilme, seni seviyorum ben.
He, who could not read, had just rewritten the strongmen book of records in less than two hours.
Okuma yazması yoktu ama en güçlü adamlar rekor kitabını baştan yazdı.
What about your husband who lifts weights but can't read a single word...
Peki ya kocan bir dünya ağırlık kaldırırken bir kelime bile okuma yazma bilmiyorsa...
I have agreed to 50 more readings. In Manchester, Glasgow and Dublin.
Manchester, Glasgow ve Dublin'de 50'den fazla okuma için anlaştım.
And I've been asked to give a reading in Paris.
Ayrıca Paris'te de bir okuma yapmamı istediler.
Math 760, Critical Reading 710, Writing 740.
Matematik 760, Hızlı Okuma 710, Yazma 740.
Have you had a chance to read the scripts yet?
Senaryoları okuma fırsatın oldu mu?
"When conditions permit, commence system testing of classified equipment" for operational readiness, maintaining alert status.
Koşullar izin verdiğinde, alarm durumunun bakımını yapma, operasyonel okuma için sınıflandırılmış ekipmanların sistem testine başlayacağız.
This will be an act of mind reading.
Bu numara düşünce okuma olacak.
The "Mind Reading."
Karşınızda düşünce okuma!
Paul Raymond faces a new challenge and a new opportunity.
Paul Raymond yeni meydan okuma ve yeni bir fırsat ile karşı karşıya.
I started out with a mind-reading act.
Bir zihin okuma eylemi ile başladı.
I had a mind-reading act called Mr and Miss-tree.
Bay ve Bayan ağacı adı verilen bir zihin okuma hareket vardı.
I mean, you can't know this, but in several of them, people viewed your little trick with the berries as an act of defiance.
Yani sen bunu bilemezsin tabii ama içlerinden bazıları meyvelerle yaptığınız o küçük numarayı bir meydan okuma olarak gördüler.
When you wear reading glass right a minute but can't see to find them anywhere
Okuma gözlüklerin boynunda asılı olmasına rağmen onları bulamadığında.
You don't look like you could read or write.
- Hiç okuma yazman var gibi görünmüyor.
Can you read?
Okuma yazman var mı?
He surrendered reason to purpose.
Sebebini amacına teslim etti. Meydan okuma!
Tell no one who you really are and tell no one you can read and write.
Kimseye kim olduğunu, okuma yazma bildiğini sakın söyleme.
Look at this.
Şuna bak. - Okuma.
- Hello. Jesse, would you do us the honor of saying grace.
Jesse, şükran duasını bize okuma lütfunu gösterir misin?
I promised I'd read to Barbara. I'd better...
Barbara'ya okuma yapacağıma söz vermiştim.
What, you don't think I can read?
Okuma yazmam yok mu sence?
Looks like dull reading.
Sıkıcı bir okuma olacak gibi.
He taught me to read and write.
Bana okuma yazma öğretti.
- Will you start reading now?
Yüksek sesle okuma lütfen.
Ma'am, you're in no position to demand to see it.
Bayan, ifadeyi okuma hakkınız yok.
Did anyone do the reading last night?
Herkes dün gece okuma ödevini yaptı mı?
Don't forget to do your reading.
Okuma ödevini yapmayı unutmayın.
I have the most practice.
Kendi kitaplarımı okuma konusunda... en çok benim pratiğim var.