Omelettes translate Turkish
62 parallel translation
Your omelettes are as good as a restaurant's.
Senin omletlerin de restoranlarınki kadar güzel.
My late husband loved omelettes.
Eski kocam omlet severdi.
Say that it is famous for his dad's omelettes.
Duyduğuma göre rendelenmiş patates kızartmanız bir şiirmiş.
Had his own television show. Showed you how to make soufflйs and omelettes.
Sufle, omlet, her şeyi yapmayı öğretirdi.
I can only make good omelettes with women!
Kadınlarla iken sadece omlet yapabiliyorum.
Her cheese omelettes were passable
Onun peynirli omletleri güzeldi.
No, I made omelettes.
Ev yapımı omletler.
After they disappear into the woods I'm going to rush drive back and make you one of my famous omelettes.
Onlar ormanda çulluk aramak için kaybolduktan sonra hemen arabaya koşacağım. ... buraya geri gelip sana meşhur omletimden yapacağım.
Making omelettes means breaking eggs, every cook knows.
Omlet yapmak yumurtaları kırmayı gerektirir, her aşçı bilir bunu.
- You got a little pan just for omelettes?
- Omlet için tavan mi var? - Çarpıcım bile var.
- I'll miss your omelettes!
- Omletlerini özleyeceğim!
Omelettes are not done without breaking eggs, Jane.
Çalışmayana ekmek yok, Jane.
Chocolate-chip pancakes and purple omelettes.
Çikolata parçacıklı pankek ve pembe omletler.
Purple omelettes?
Pembe omlet mi?
"No egg-white omelettes." Look at that.
"Sarısız omlet yoktur" Bak bir şuna.
Can't make omelettes without breaking eggs.
Yumurtaları kırmadan omlet yapamıyor.
Herb omelettes, basically.
Temel olarak sebze omletleri.
- Two omelettes it is.
- İki omlet lütfen.
" Ham-and-cheese omelettes.
Pastırmalı ve peynirli omlet. Adam başı 6,95.
We got oatmeal. We got ham. We got omelettes.
Yulaf ezmemiz, jambonumuz ve omletimiz var.
- We got ham omelettes.
Biz jambonlu omlet aldık.
My late husband detested omelettes.
Rahmetli kocam omletten nefret ederdi.
He keeps going on about omelettes.
Çocuk gibi omlet isteyip tutturdu ;
Hey, how about omelettes?
Hey, omlete ne dersin?
No, I'll only make them for myself, but by California law, you will own half of them. Hey, how about omelettes? I could do an omelette.
Ve eğer onunla geçirdiğim son garip tartışma ve takiben yaşadığımız ve tam olarak şu çekyatta geçen heyecanlı ve beklenmedik ayrılık seksi olmasaydı şu anda orada oturuyor olurdum.
You said warlocks disguise themselves as people picking mushrooms and eat fairies in omelettes to get their powers.
Büyücülerin mantar toplayan insan kılığına girdiklerini ve güçlerini geri kazanmak için perileri omlet yapıp yediklerini söylemiştin.
There are warlocks out there that eat fairies in omelettes.
Dışarıda perileri omlet yapıp yiyen büyücüler var.
Hey, Jeffrey, can you set me up with one of those omelettes that you do?
Hey, Jeffrey, bana o yaptığın omletlerden bir tane ayarlayabilir misin?
She makes good omelettes.
Çok güzel omlet yapıyor.
Olive oil is for special foods like omelettes.
Zeytinyağı omlet gibi özel yemekler içindir.
- Omelettes.
- Evet.
We're having omelettes for tea.
Çay saati için omlet yapıyoruz.
Hey, we've got omelettes.
Omlet var.
Hey, I made omelettes.
Omlet yaptım.
Omelettes and eggs, Harry.
Omletler ve yumurtalar, Harry.
Smoking omelettes.
Sigara içilen mi, içilmeyen mi?
Don't you remember, I like omelettes for breakfast?
Kahvaltıda omlet sevdiğimi unuttun mu?
Quiches, tortes, omelettes, seafood, souffles, the bleeding lot.
Kiş, turta, omlet, deniz mahsulleri, sufle ve dahası.
Well, dig in, everyone, and enjoy your $ 300 omelettes.
Girişin, hepiniz, 300 dolarlık omletleriniz afiyetle yiyin.
I used to make omelettes from dinosaur eggs.
Yumurtalarından omlet bile yaptım.
Some of the omelettes have toothpicks in them.
Omletin içinde kürdan var.
They'd have me over for Bloody Marys and omelettes on a Sunday.
Beni Pazar günleri Bloody Mary içip, omlet yemeye çağırırlardı.
You think'cause you made us some omelettes, you know what's best for Jack?
Bize omlet yaptın diye Jack için en iyisini düşüneceğini mi sandın?
You want omelettes, you got to crack eggs.
Omlet istiyorsanız yumurta kırmanız gerek.
Tell me you at least go in there once in a while and make omelettes dance through the air.
En azından arada bir içeri girip omletleri havada dans ettirdiğini söyle. Sally.
Let's have rice omelettes at the corner restaurant.
Köşedeki restaurantta pirinç omleti yiyelim.
- And your cheese omelettes?
- Peki ya peynirli omlet?
I s Anjali who makes the real cheese omelettes.
En güzel omlet peynirini Anjali yapardı.
But you must teach me cheese omelettes
Ama bana peynirli omleti öğretmen gerekiyor.
Omelettes.
Omlet.
Who makes omelettes?
Hamama giren...