One way to find out translate Turkish
839 parallel translation
There's one way to find out!
Öğrenmenin bir yolu var.
There's only one way to find out.
Bunu anlamanın sadece bir yolu var.
There's one way to find out.
Öğrenmek için tek yol var.
There's only one way to find out.
Bunu anlamanın tek bir yolu var.
Well, there is one way to find out if he's lying.
Yalan söylediğini ortaya çıkarmanın bir yolu var.
Well, there's one way to find out just what's going on.
Şey, ne olup bittiğini öğrenmenin bir yolu var.
That's one way to find out who's telling the truth.
Bu kimin doğru söylediğini anlamanın bir yolu.
There's one way to find out.
Anlaması kolay.
- Only one way to find out.
- Anlamanın bir yolu var.
There's only one way to find out.
Ortaya çıkarmanın bir yolu var.
There's only one way to find out.
Anlamanın tek bir yolu var.
Ah, there's only one way to find out, isn't there?
Ah, öğrenmenin tek yolu var, değil mi?
- There's only one way to find out.
- Öğrenmenin bir yolu var.
There's one way to find out.
Öğrenmenin tek yolu var.
There's one way to find out.
Anlamanın bir yolu var.
Well, there's one way to find out.
Öğrenmenin tek yolu var.
Well, there's only one way to find out.
Öğrenmenin tek bir yolu var.
- There's only one way to find out.
- Öğrenmenin tek yolu var.
- There's only one way to find out.
- Bulmak için sadece bir yolu var.
One way to find out.
Öğrenmenin bir yolu var.
Only one way to find out, I guess.
Öğrenmenin tek yolu var, sanırım.
One way to find out.
Ögrenmenin tek yolu var.
There's only one way to find out...
Öğrenmenin bir tek yolu var..
Only one way to find out.
Bulmanın tek yolu var.
There's only one way to find out.
Öğrenmenin tek bir yolu var.
There is one way to find out, of course.
Bilmenin sadece tek bir yolu var.
There's only one way to find out.
Öğrenmenin tek yolu var.
There's only one way to find out.
Bunu öğrenmenin tek bir yolu var.
There was only one way to find out.
Öğrenmenin bir tek yolu vardı.
- Only one way to find out.
- Bunu ögrenmenin bir tek yolu var.
- Well, there's only one way to find out. No, Sam.
- Öğrenmenin tek bir yolu var.
There's one way to find out.
Bunu anlamanın tek bir yolu var.
Only one way to find out, isn't there?
Bilmenin tek yolu var, değil mi?
There's one way to find out.
Bunu öğrenmenin bir yolu var.
One way to find out.
Bunu öğrenmenin tek yolu var.
Yeah. There is one way to find out.
Evet var.
There's only one way to find out.
Anlamanın tek yolu var.
Gentlemen, as far as I can see... there's only one way to find out.
Beyler, anladığım kadarıyla bunu öğrenmenin tek bir yolu var.
- One way to find out.
- Öğrenmenin tek yolu var
There's one way to find out.
Bunu öğrenmenin bir tek yolu var.
There's only one way to find out.
Bunu bilmenin sadece bir yolu var.
Well, there's one way to find out.
Öğrenmenin tek bir yolu var.
And I, like one lost in a thorny wood... that rends the thorns and is rent with the thorns... seeking a way and straying from the way... not knowing how to find the open air... but toiling desperately to find it out... torment myself to catch the English crown!
Ben de, sık dikenlikli bir ormanda kaybolan, dikenleri sökmeye çalışan ama orasını burasını kanatan, yolunu bulmaya çalışırken yoldan uzaklaşan, dışarı nasıl çıkacağını bilemeyen ama umutsuzca dışarı çıkmaya çalışan biri gibi İngiltere tacını ele geçirmek için kendime işkence ediyorum!
You don't know what it's like to live one way all your life... confident that you're right... and then suddenly find out that you're all wrong.
Hayatın boyunca haklı olduğundan şüphe etmeden... bildiğin yolda yürürken, birden her şeyi... yanlış yaptığını anlamanın ne demek olduğunu bilemezsin.
Well, there's one highly recommended way for a young lady to find out.
Genç kızların bunu öğrenmesi için çok geçerli bir yol var.
There's only one way I know to find out whether my theory is correct or not.
Teorimin doğru olup olmadığını öğrenmek için tek bir yol var.
I'm going to have you find the truth out about this man one way or another.
Öyle veya böyle bu adam hakkında gerçekleri öğrenmeni sağlayacağım.
I don't know if that kid's still got it, but if he has, I know one thing... if he was there now, he'd find a way to turn that bucket around and get out of there, pronto!
O gencin bunu hala yapıp, yapamayacağını bilmiyorum. Yapabilirse bildiğim bir şey var şu anda orada olsaydı, o uçağı döndürmenin ve geri getirmenin bir yolunu bulurdu, hemen!
Maybe not. But there " s one real easy way for you to find out.
Ama bunu öğrenmenizin kolay bir yolu var.
- Only one way to find out.
Öğrenmenin tek yolu var.
One way to find out.
- Öğrenmenin tek yolu var.