Oops translate Turkish
2,264 parallel translation
Oops. I missed one.
Birini kaçırdım.
- Oops. - Oh, my God, I think we just killed him.
Aman Tanrım, öldürdük onu.
- D-e-a... oops, space, " a.
S A Y
Did I? Oops.
Söylemiş miydim?
Oops!
Aman!
Oh dear, oops...
Ah canım, aman...
Oops.
Oops.
Oops, that's not good.
Bu hiç iyi değil.
Oops. We forgot to light the candles.
Mumları yakmayı unuttuk.
Oops, it just got better.
İşte bu daha iyi.
... and donuts! Oops!
Kahve ve çörek!
Oops, it's sent.
Gitti bile.
Oops!
Tüh!
Oops! I'm sorry.
Özür dilerim.
Oops, you just said that, right?
Az önce dedin ya. Baba?
Oops!
Pardon.
Oops! Where did I put my cell and my pulse?
Cüzdanımı ve cep telefonumu nereye koydum acaba?
- Oops, really?
Gerçekten mi?
Oops?
Tanrım?
Oops but, not just that.
O değil de...
Oops. What happened to your accent?
Aksanına ne oldu?
Oops. Sorry.
Üzgünüm.
I can make it look like an accident. Oops.
Bunun bir kaza gibi görünmesini sağlayabilirim.
Oops, this one has blood on it.
Bunda kan var.
Oops.
Ups.
- Sorry... oops!
Hadi ama.
Oops. But hey, at least you had a good time, right?
- En azından iyi vakit geçirdin, değil mi?
- Oops, wrong one.
Yanlış oldu
Oops.
Ups!
Oops, sorry friend.
Oops, afedersin arkadaşım.
Oops. My fault.
Ooohh bu benim hatam.
And when he does, I need you guys... Oops.
Aradığında ikiniz lütfen...
Oops.
Hop.
- Huh! - Oops.
Hadi be!
Oops, what's that?
O da ne?
Oops. And can someone explain why they need to puncture your vein to find out if there's a problem with your shvantz?
Neden salak olduğunuzu anlamak için kanınızı almaya ihtiyaç duyduklarını biriniz bana açıklayabilir mi?
- Oops, there goes my shirt.
- Hoppala, tişörtüm gitti.
Oops, I have to do it again.
- Dur ben bir daha basayım.
Oops!
Oops!
- Oops! Sorry!
- Pardon, özür dilerim!
Oops. Popper, there's no one more qualified than you to take a seat at this table.
Popper bu masaya oturacak senden daha nitelikli biri yok.
Oops. I'm sorry. So sorry.
Ahh, Üzgünüm, üzgünüm.
- Oops.
- Oops.
Oops, sorry.
Ay, pardon!
Oops!
Amanın!
Oops.
Eyvah.
I'm gonna make a left on Wilson. Oops!
Wilson'dan sola döneceğim.
- Oops.
- Ups.
- Oh, Dale, come on. You know that I like to fool around. - Oops.
Yapma Dale. biliyorsun, takılmak hoşuma gidiyor.
- Oops, Sorry!
Üzgünüm.
Oops.
Devam et.