English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Ooze

Ooze translate Turkish

270 parallel translation
Say, which tree did this one ooze out of?
Söylesene, bu sızıntıyı hangi ağaç yaptı.?
- Give me some skin. Ooze it out.
- Şimdi de temas et.
The rhythm has to just sort of ooze out.
Ritmin sızması gerek.
- Was ist "ooze"?
- Sızmak nedir?
- Show him "was ist ooze".
- Sızmak nasıl oluyor göster ona.
- I show you "was ist ooze".
- Sana sızmak nasıl olur göstereceğim.
- Ja, ja. Ooze.
- Evet, sızmak.
"Das ist ooze."
Sızmak bu.
In all this talk of bugs and evolution, of slime and ooze, did Mr Cates ever make any reference to God?
Bütün bu böcek ve çamurun evrimleşmesi konuşmaları sırasında Bay Cates Tanrı'ya hiç atıfta bulundu mu?
The blood of hatred will continue to ooze from the wounds, forming a breeding ground for distrust that can't be wiped out.
Yaralardan sızan nefret kanları asla silinemeyecek bir güvensizlik ortamına zemin hazırlar.
On the tenth day, images begin to ooze, like confessions.
Onuncu gün, görüntüler itiraflar gibi sızmaya başlar.
They said a Cheyenne brave and his pony sunk right here, and durned if they didn't ooze up again just as natural-lookin'and as pretty as you please.
Demişti ki " Bir Cheyenne'li yiğit ve atı tam burada batmış ve tıpkı eski doğal görünüşleri ile yüzeye çıkmayacaklarını biliyorlarmış.
And it would ooze into the windows and into the doors and engulf the people. It'd eat everything in its way.
Ve kapılardan ve pencerelerden sızacak içeri ve insanları içine çekecek Yolundaki her şeyi yiyip bitirecek.
Yeah, it would ooze a lot. Heads do.
Evet, kafalar cıvıklaşır, bilirim.
♪ I'm startin'to ooze ♪ ♪ You little creep ♪ ♪ What's this fuckin'shit?
d d Vıcık vıcık oldum d d Seni küçük yaratık d d Bu lanet şey de nedir?
So, now it's all starting to ooze out.
Demek her şey ortaya çıkmaya başladı.
There was all this pink ooze everywhere and it was reaching for him.
Bütün 0 pembe çamur Ona doğru uzanıyordu.
The primordial ooze from which life originates.
Hayatın başlangıcı sayılan sihirli iksir bu.
The little ones were crawling into a strange glowing ooze... from a broken canister nearby.
Küçüklükler kırık cam kutudan sızan garip bir balçığın, içinde emekliyorlardı.
I'm glad to know when I'm feeling low, you're there to make me feel like ooze.
Moralim bozukken beni yerin dibine sokmak için yanımda olduğunu bilmek beni sevindirdi.
The primeval ooze- - quicksand, fumes, toxic waste.
ilkel dumanlı, zehirli atık.
Ix-nay the ooze-bay.
Hani zama ve de zingo körfezi!
- That's the canister that had the ooze!
- Sıvıyı içinde barındıran kutu!
Then it's time to find out exactly... what this ooze can do. isn't it, Professor?
O zaman bu sıvının tam olarak ne yapabileceğini bulma zamanı, değil mi profesör?
i mean, they've got the ooze.
Demek istediğim, sıvıyı ele geçirdiler.
It was ooze.
Sıvıydı.
We got the Foot up there with the ooze... and we're down here playing "Century 21."
"Ayak" sıvı ile yukarda ve biz burada "Century 21" oynuyoruz.
'Cause instead of looking for the Foot and the ooze... like we should... we gotta go out and look for him instead.
Çünkü Ayak'ı ve sıvıyı aramamız gerekirken bunun yerine dışarıda onu aramak zorunda kalıyoruz.
You mean to tell us... that the formation of the ooze was all just a big mistake?
Bize söylemek istediğin sıvının şekil değiştirtmesi sonucunun sadece büyük bir hata olduğu mu?
An unknown mixture of discarded chemicals... was accidentally exposed to a series of radiated waves... and the resulting ooze was found to have remarkable... but dangerous mutanagenic properties.
Atık kimyasalların bilinmeyen bir karışımı kaza ile radyasyon dalgaları serisine maruz kaldı. ve sonuçta oluşan sıvı olağanüstü... Fakat tehlikeli mutasyonik özelliklere sahip oldu.
I just always thought there'd be more to it... to the ooze... to, you know, us!
Bilmiyorum. Hep sandım ki daha fazlası olacaktı... Sıvıya şeye, bize!
When i contaminated the ooze used to transform Tokka and Rahzar... making them intellectually inferior and less dangerous... i had no idea... i'd be trying to create an anti-mutagen based on that contamination.
Toka ve Rahzar'a dönüşmeleri için sıvıyı bulaştırdığımda onları akılca düşük ve az tehlikeli yapıyordum. Bir fikrim yoktu ama bu bulaşmayla ilgili bir anti-mutasyon yapıyormuşum.
- The last vial of ooze!
- Sıvının son şişesi!
Snatch those kids without getting caught... or I'm going to crush your head... until a slimy ooze comes out of your eyeballs.
Çocukları yakalanmadan kaçır... yoksa senin kafanı beyin sıvın... gözlerinden akana kadar ezerim.
It's like we're standing at the center of some... primordial ooze.
Merkezde duruyoruz. Tozuyla.Külüyle.
Most people's bodies ooze opium.
Çoğu insanın bedeni afyonu sızdırır.
Jack, you make wounds ooze and flesh crawl!
Jack, yaraları sızlatır, tüyleri diken diken edersin!
Some Boy Scouts stumbled on your little game of'hide the ooze.'
"Birileri Sizi İzliyor" sizin şu küçük "Atığı Saklama" oyununuzu keşfetti.
That first lizard who crawled out of the ooze is a distant cousin to us all.
Bataklıktan karaya çıkan ilk kertenkele hepimizin uzaktan akrabası.
Ooze on down the road.
Buradan uzamalısınız.
Not that, you primordial ooze.
Ondan bahsetmiyorum seni balçık.
6,000 years ago a morphological being known as Ivan Ooze ruled the world with a reign of unparalleled terror.
6000 yıl önce Balçık İvan diye tanınan bir morfolojik yaratık benzeri görülmemiş bir terörle dünyaya hükmediyordu.
The Ooze is back!
Balçık geri döndü!
They call me Ivan Ooze.
Bana Balçık İvan derler.
You ooze, you lose.
Balçıksan, kaybedersin.
- You won't get away with this, Ooze.
- Cezanı çekeceksin Balçık.
- Ooze. - TOMMY :
- Balçık.
Ivan Ooze has won.
Balçık İvan kazandı.
By showing them the wonders of being wicked with a little bit of Ivan's ooze.
Onlara İvan'ın balçığı ile büyülenmenin nasıl bir şey olduğunu göstererek.
We'll find this power and then send that slimeball Ivan Ooze back to the sewer he crawled out of.
Gücü bulacağız. Sonra da Balçık İvan denen pisliği geldiği yere geri göndereceğiz.
Aye-yai-yai-yai-yai-yai-yai.... You haven't changed, Ooze.
Hiç değişmemişsin Balçık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]