Optimistic translate Turkish
1,075 parallel translation
Always optimistic.
Her zaman iyimsersin.
I'm very optimistic about that, which will just happen naturally.
Bunun kendiliğinden olacağına inanıyorum.
Optimistic.
İyimsersin.
You've sent optimistic reports to the president advising all-out assistance.
Başkana, çok yerinde tavsiyelerinizin de olduğu olumlu raporlar gönderdiniz.
Not wholly optimistic, sir, but recommending full assistance, yes.
Tamamen olumlu değil efendim, ama evet, yerinde tavsiyelerdi.
The emperor does not share your optimistic appraisal of the situation.
İmparator sizin bu iyimser tahminlerinizi gerçekçi bulmuyor.
I'm very optimistic!
Çok iyimserim. Cidden.
You've gotta hang onto Your optimistic outlook
İyimser bakış açına Sıkıca sarılmalısın
A statement issued earlier from Downing Street said the government is optimistic that a peaceful settlement is at hand.
Başbakanlık konutundan daha önce yapılan bir açıklama ile hükümetin... barışçıl bir çözüme ulaşılacağı konusunda iyimser olduğu söylendi.
A stupidly optimistic man.
Budalaca iyimserdi.
I'm sorry I can't be more optimistic.
Daha iyimser olamadığım için üzgünüm.
Do not have fish more optimistic?
Daha hoş görünümlü balığınız yok mu?
I'm not optimistic enough.
Yeterince iyimser değilim.
I'm very optimistic myself.
Kendimi çok iyimserim.
Don't be too optimistic!
Fazla iyimser olmayın!
Well, at least we try to be optimistic.
Eh, en azından, iyimser olmaya çalışıyoruz
Optimistic?
İyimser?
Oh, but this is a very optimistic work.
Evet ama bu çok iyimser bir tablo.
Civil rights leaders are optimistic as to the men's whereabouts, but privately, there is concern they will ever be found alive.
İnsan hakları liderleri gençlerin yeri konusunda hal iyimser. Ama ölü bulunma endişeleri içten içe giderek artıyor.
We're optimistic as to what becomes of it all.
Tüm olanlara karşı iyimseriz.
And so we were very optimistic about his chances... until we walked into the courtroom... and here were all these people standing in front of the bench.
Bu yüzden oldukça iyimserdik ta ki mahkeme salonuna girip kürsünün önünde dikilen o 3 kişiyi görene dek.
Take account of this sportive optimistic notification.
Bu sportif iyimser bildirimi dikkate alın.
I wouldn't be too optimistic.
Ben olsam fazla iyimser olmazdım.
Now, look. Come on, Bundy. Now, I might be optimistic, but I just happen to think we can save a couple of those babies.
Bak Bundy, belki de iyimserlik ediyorum ama bence bu dişlerin bir kaçını kurtarabiliriz.
An optimistic vote of confidence from a non-rider.
At binmeyi sevmeyen birinden iyimser bir güven telkini.
It's different with optimistic forecasts
Negatif sonuçta haklı değiller.
It's different with optimistic forecasts
Nadiren iyi sonuçlanır.
It's not so optimistic.
- Pek iyi sayılmaz.
Isn't that a bit optimistic?
Biraz fazla iyimser bir öğreti değil mi?
He seems to be a very optimistic, can-do kind of guy.
Çok iyimser, her şeye "Yaparız" diye yaklaşan birine benziyor.
It's just... It's just so optimistic of you, Harry.
Sadece senin için çok iyimser bir adım, Harry.
I think that's a little optimistic.
Bence bu biraz iyimser olur.
Geordi is not at all optimistic.
Geordi hiç iyimser değil.
- You don't sound very optimistic.
- Sesiniz pek iyimser değil.
However, the authorities are optimistic because Mr. Rogers, the Vanderventer family chauffeur, was able to talk with police for the first time this afternoon.
Yetkililer konuyla ilgili iyimser. Vanderventer ailesinin şoförü Rogers bugün ilk kez konuşabilecek duruma geldi.
Remain optimistic, inspire confidence, talk to him about rehabilitation potential.
İyimser olduk, sırlardan ilham aldık, rehabilitasyon potansiyelini konuştuk.
You have to be optimistic.
İyimser olmalısın.
Grieving, but optimistic.
Acılı ama iyimser.
I'm very optimistic.
Senden çok umutluyum.
I'm sorry I can't be more optimistic, but we have a long road ahead of us.
Üzgünüm ama önümüzde uzun bir yol var.
But, even on the most extremely optimistic estimate, it's still true that most of those worlds out there are going to be deserts.
Ama en iyi tahminle bile, bu gezegenlerin çoğunun çölleşeceği doğrudur.
but I'm optimistic.
ama iyimserim.
It's still more optimistic than reality.
Gerçekte olandan daha iyimser.
I feel very optimistic about these new developments.
Bu yeni gelişmeler konusunda çok iyimserim.
Thank you. On that optimistic note, Professor Chomsky, thank you very much indeed.
70'lerin başında Kamboçya ve Timor birbirine çok yakın örneklerdi.
I apologize for Michelle's unorthodox methods, but I needed to run a scan on you, with a respirator sensor, just to make sure Jared wasn't overly optimistic about your allegiance.
Michelle'in ahlak dışı yöntemleri için özür dilerim, ama Jared'in senin dostluğuna karşı olan iyimserliğinden emin olmam için, seni solunum sensörüyle... taramam gerekiyordu.
I'm optimistic we can get what we need from the woman.
İhtiyacımız olan şeyi kadından alabileceğimiz konusunda iyimserim.
Just sometimes I hear myself talk about new agents and auditions, and I'm trying to be so optimistic.
Bazen bir de bakıyorum yeni ajanslardan, oyuncu denemelerinden söz ediyorum, iyimserlik taslıyorum.
Let's say she was too optimistic.
Biraz keçileri kaçırdı.
Doctor Bainey's not optimistic.
Doktor Baines iyimser değil.
Optimistic, perky.
Çocukken annem şöyle derdi :