English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Or as i like to call it

Or as i like to call it translate Turkish

72 parallel translation
Or as I like to call it, syrupy piss water.
Ya da benim verdiğim isimle şuruba benzeyen idrar suyunu.
Or as I like to call it my 40-mile-an-hour enema.
Ya da tercih ettiğim tabirle, saatte 65 kilometrelik lavmanımı!
The love theme from "A Man and a Woman"... or as I like to call it, "Two Men."
"Bir Kadın ve Bir Erkek" filminden... ya da bizim söylemimizle "İki Erkek" filminden bir aşk şarkısı.
This is the new one... or as I like to call it, Ballot 2.0.
Yenisi bu... veya Aday Listesi 2. versiyon da denebilir.
Or as I like to call it :
- Veya şöyle de diyebiliriz.
Or as I like to call it, "pray-per-view."
Ya da dua yayınlarına mı demeliydim?
Or as I like to call it being trapped under rubble
Ya da benim demeyi sevdiğim şekilde, moloz taşının altında kapana kıstırılmak.
Or as I like to call it really organized crime
Ya da benim demeyi sevdiğim şekilde, gerçekten organize edilmiş suç.
I walked down Austin Street, or as I like to call it, doughnut alley, and I never broke stride.
Ya da benim verdiğim adıyla "Çörek Sokağından" ve hiç durmadan geçtim.
Or as I like to call it, God's blind spot.
Ya da benin deyişimle Tanrı'nın unuttuğu yer.
I can't believe I'm back in gym, or as I like to call it, "the institute of things I can't do."
Spor salonuna döndüğüme inanamıyorum, ya da benim tabirimle "yapamadığım şeyler enstitüsü" ne
Or as I like to call it, Sleep Pod Two.
Ya da benim deyimimle ; Uyku Kapsülü 2.
A spider bite, or as I like to call it, a "Christmas kiss."
Örümcek ısırığı. Ya da benim her zaman dediğim gibi, "Noel öpücüğü".
Or as I like to call it, the Morgan door.
Ya da sen ona Morgan kapısı da diyebilirsin.
Now, let's hit the Hacienda Courts, or as I like to call it, home.
Haydi Hacienda Courts'u basalım ya da benim deyişimle, evi...
Welcome to "Ring Slinging 101" or as I like to call it, the worst day of your worthless life.
"Yüzük Sallamanın Temelleri" dersine hoş geldin ya da benim tabirimle, "değersiz hayatının en kötü gününe."
Or as I like to call it, the week that you stress me out so much that I can't even poop.
Ya da şöyle mi deseydim beni strese sokup tuvalete bile gidememe sebep olduğun hafta için.
Esteemed colleagues, distinguished guests, fellow members of the Manhattan attorney's association... or as I like to call it...
Çok değerli iş arkadaşlarım, saygı değer konuklar... Manhattan Avukatlar Derneği'nin sevgili üyeleri ya da başka bir deyişle...
Or as I like to call it... Great Bratton.
Ya da benim deyimimle Büyük Bratton'da.
One prune juice with low-sugar grapefruit, or as I like to call it, a long, slow, comfortable poop.
Kuru erik ve greyfurt suyu. Ya da benim tabirimle uzun, yavaş ve rahatlatıcı bir osuruk.
Speaking of smushing, any intel on what happened between Tessa and Ryan in the rumpus room? Or as I like to call it, the humpus in the rumpus.
Ezmekten bahsedince, Tessa ile Ryan arasında parti odasında ya da benim söylemeyi sevdiğim şekilde penis odasında ne olduğuna dair hiç bilgi var mı?
Or as I like to call it, "Friday."
Ya da benim dediğim adıyla "Cuma."
Or as I like to call it, "hatstory."
Ya da benim deyimimle "şap-tarihi".
Or as I like to call it, - Scieoclean!
- Veya söylemeyi sevdiğim şekliyle...
Or as I like to call it, last time Mystic Falls had a serial killer on its hands.
Ya da benim deyişimle Mystic Falls'un son kez bir seri katili olduğu vakit.
Say hello to the Pont Neuf for me, or as I like to call it, my inspiration point...
Pont Neuf'a selam söyle. Ya da benim deyimimle ilham...
Or as I like to call it, the loneliest holiday of the year.
Ya da benim deyişimle yılın en yalnız geçen tatili.
Or as I like to call it, "hot guy problem."
Ya da benim deyimimle "seksi adamın sorunu."
I'm regional director of the newly formed Ministry of Peace or "Mini-Pax," as we like to call it.
Beni yeni oluşturulan ve "Barışçılar" adı verilen Sulh Bakanlığı'nın bölgesel yöneticisiyim.
The "computer degenerating imagery" or CDI, as I like to call it, is totally user-friendly.
Bilgisayar dejenere etme betimlemesi ya da C.D.l., o denildiği gibi, tamamen sevecen kullanım.
Oh, honey... I'm here at Slupperton Hill, or as the kids like to call it, "Suicide Hill".
Oh, hayatım... Slupperton Tepesindeyim, çocuklar ona "İntihar Tepesi" de diyorlar.
Or, as I like to call it, Tar - "get me one of everything in here," right?
Ya da benim verdiğim adıyla bana buradaki her şeyden birer tane ver!
It's called the good roommate chart, or, as I like to call it, the G.R.C.
Adı, iyi oda arkadaşı çizelgesi.
This is our warehouse, or, as I like to call it, the "whoorehouse."
Bu bizim depomuz. Ya da benim dediğim gibi, bir genelev.
Fresh from my storage facility, or, as I like to call it, the trunk of my car.
Yeni şeyler de almalı mıyım yoksa eskilerimi mi toplayıp getirsem?
I would like to welcome everyone to the new brain trust clubhouse, or, as I like to call it, the brain house.
Yeni beyin takımı kulüp evine, diğer adıyla beyinevine hoş geldiniz.
It takes a lot of TLC to keep my children happy and... and fully functioning in the lab of Abby, or "Labby," as I like to call it.
Abby'nin Laboratuvarı'ndaki yani "Labby" deki çocuklarımı mutlu etmek için çok emek vermem gerekiyor.
Or, as I like to call it, Trabble.
Yada söylemeyi sevdiğim şekliyle Seyabıl.
Or, as I like to call it, Travopoly.
Ya da söylemeyi sevdiğim şekliyle Seyapoly.
Field testing shows that the subject, or "victim," as I like to call people "helped" by Veridian technology, can be hundreds of feet away and will hear the message as thought it's being whispered only to them.
Saha testleri gösteriyor ki denek, ya da "kurban", ki ben onlara Veridian teknolojisi "destekli" diyorum, yüzlerce fersah ötede olup yine de mesajı duyabilir sanki sadece onların kulağına fısıldanmışçasına.
Or "Ethanasia", as I like to call it.
Ya da benim tabirimle "Ethanazi".
What I don't like seeing is people using J-money to cramp everybody else's style,'cause it seems to me that true spirituality or whatever you want to call it is about enjoying the life that you've been given.
Benim sevmediğim şey milletin başkalarının düşünce tarzını baskı altına almak için onun adını kullanması. Çünkü bana göre asıl ruhanilik, ya da siz ona her ne ad vermek istiyorsanız, elindeki hayatın tadını çıkarmaktır.
Or, as I like to call it, singles fart suppression.
Ya da benim deyişimle, bekârlar osuruk tutması.
Or neckoration, as I like to call it.
Ya da benim söylemekten hoşlandığım şekliyle "boyüslemesi" arasına giremez.
Or "Hair" as I like to call it.
Ya da ben onu aramak gibi "Hair".
Or, as I like to call it, spacepionage.
Diğer ismiyle, uzaysusluk kitabım.
Or, as I like to call it, Tuesday.
Ya da benim deyişimle salı günleri.
You gotta wait for half-time, or, as I like to call it, end of dinner
Bunun için devre arasını, benim deyimimle, yemek sonunu beklersiniz.
Hammond, or the jewel of the Carolinas, as I like to call it is rich in history and flush with natural beauty.
Hammond, Carolina'nın mücevheridir, ben onu tanıtmak isterim tarihi zenginliği ve doğal güzelliklerini çoşkunlukla.
Or, as I like to call it, CripSkip. Artie!
Ya da ben "Sakatlar Kaydırağı" demeyi seviyorum.
Or, as I like to call it, getting paid $ 500 to, uh, roll the side effects dice and hope it lands on hallucinations.
Ya da dediğim gibi, yan etki zarını atıp halüsinasyon diyarına düşmesini umut edip 500 dolar ödeme almak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]