Ous translate Turkish
29 parallel translation
e c t zes poay w g y oecause oeoe t s po a o M c tocks you s st, oeat you d u m, out m d you ow ous ess
Bu da vatandaş isteyerek vergi veriyor demek. McIntock'un planından önce - Israr edeceksen davulunu çal ama kendi işine bak.
Hand over le fromage de la belle france Qui s'appelle camembert S'il vous plait.
Ver şu la fromage de la belle France qui s'appelle Camembert, s'il v ous plait.
... maybe he's nen / ous because he's a bachelor again.
Belki de tekrar bekar olduğu için gergindir.
There could be poison in it, you don't know. lt's danger ous!
Zehirli olabilir, Bilmiyor musun? Tehlikeli!
The galv anic response of the nerv ous system.
Sinir sisteminin harekete geçirilme tepkisi.
And Dr. Feinblum found that when this happens, the salamander's nerv ous system creates a kind of electric field around the site of the wound.
Ve Dr. Feinblum'un tetkiklerine göre bu olay gerçekleşirken, kertenkelenin sinir sistemi, yaranın etrafında bir çeşit elektrik alanı oluşmasını sağlıyor.
TV Guide, s'il v ous plait.
Televizyon rehberi, s'il v ous plait.
Don't be nerv ous.
Gerilmeye gerek yok.
First of all you look fabul'ous.
- Bir kere harika görünüyorsun.
when I speak Finnish it's "Leen-ous" ;
Finişce konuşursam "Leen-ous" ;
Try not to be nerv ous about starting high school.
Liseye başladığın için gergin olma.
You're nerv ous, right? Nervous?
Gerginsin, değil mi?
Muc-ous.
Mukus.
My fiancé - can you imagine how this has been for him? For both ous?
Bunun nişanlım için nasıl olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?
Are you nerv ous about going against Tank Evans?
Tank Evans'la yarıştığın için endişeli misin?
Aren't you nerv ous out here in the jungle?
Ormanda dolaşmak seni korkutmuyor mu?
I mean, we expect villains to be villain-ous.
Demek istediğim sapkınlık daha fazla sapkınlığı getirir.
No, no, tu-ber-ous.
Hayır, hayır, tüm-sek-li.
Just the three ous, ay?
Sadece üçümüz, olur mu?
I s gonna clean ous locker, give his stuff to his mom, but...
Dolabını temizleyip, eşyalarını annesine vereceğim, ama...
Inside all ous there is a possibility of being whoever we choose to be.
Hepimizin içinde, kim olduğumuzu seçme şansımız var.
You were once a stray dog, Previ ous Micheletto.
Bir zamanlar bir sokak köpeğiydin, Micheletto.
He becomes, he becomes... becomes... he becomes a poi-son-ous snake.
O, o... olacak o ze-hir-li bir yılan olacak.
Now, t's your duty, to make me victor ous by major ty,
Artık sizin göreviniz büyük çoğunlukla kazanmamı sağlamak.
Ser-I-ous-ly?
Cid-di mi-si-niz?
He's "bedazzle-ous."
"Kamaştırıyorus."
"With the arrival of the European explorers, the land we now know as Texas was populated by the tribes of'in-diggen-ous'people."
"Avrupalı kaşiflerin gelmesiyle, bu gün Texas olarak bildiğimiz yer yerli kabileler tarafından yerleşke olarak seçildi."
"In-diggen-ous"?
"Yerliler"?
The situation is very Syri-ous.
Ama emin olduğum bir şey var ki o da durumun çok ciddi olduğu.