English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Outdone

Outdone translate Turkish

253 parallel translation
NOT TO BE OUTDONE...
Kavga için.
He has outdone the gods!
Tanrıları geride bırakmıştı!
Got outdone by him
Ama sizi aşağıladı!
- Mother, you've outdone yourself!
- Anne, kendini aşmışsın!
Marilyn's really outdone herself this time, don't you think? - Oh, Warren.
Marilyn bu sefer gerçekten kendini aştı, sen de öyle düşünmüyor musun?
Gentlemen you've really outdone yourselves, haven't you?
Baylar gerçekten kendinizi aştınız.
Elizabeth, you've really outdone yourself on the affairs.
Elizabeth, bu gece kendini ilişkilerde aştın.
- Outdone yourself again, St John.
- Kendini aşmışsın yine St John.
you've outdone yourself, again.
Yine kendini aşmışsın.
You outdone your welcome and stayed too long.
Misafirliğinin tadı kaçtı.
I think that we've outdone ourselves.
Bence bu defa kendimizi aştık.
Clearly, Commandant Lassard has outdone himself this time.
Doğrusu Komutan Lassard bu kez kendini aştı.
Philip, you've outdone yourself!
Philip, bugüne dek yaptıklarını aşmışsın!
You've outdone yourself.
- Daha iyi olmalısın.
What Arnold and Richter's cameras preserve, so as not to be outdone by nightmares and dreams, will not be shown on a screen, but on a shroud.
Arnold ve Richter'ın kameraları korunsaydı rüyalar ve kabuslar daha fazla galip gelmezdi. Ekranda gösterilmeyecek ama kefende gösterilecek.
You're outnumbered and outdone, Bastian.
Sen sayıyı aştın ve yapacaklarını da, Bastian.
Alfred and George have really outdone themselves this time.
AIfred ve George gerçekten bu kez kendilerini aşmışlar.
Jiro, you've outdone yourself this year.
Jiro, bu yıl kendini aştın.
A snore compared to what you got going down here tonight. You boys have outdone yourself.
- Bu gece buradaki olaya kıyasla uykuda, siz kendinizi bayağı aşmışsınız.
You've outdone yourself.
Büyük başarı.
You've really outdone yourself this time.
Şimdiye kadarki en büyük başarın.
I must say, Doctor, you have outdone yourself.
Söylemeliyim, doktor, kendinizi aştınız.
Gino, you've outdone yourself this time.
Gino, bu sefer kendini aştın.
You've outdone yourself.
Kendini aştın.
You certainly have outdone yourself.
Kesinlikle... kendini bile aştın.
Doctor Scalinger, your cook has outdone himself.
Doktor Scalinger, aşçınız kendini aşmış.
You've outdone yourself!
Kendini aştın!
The press wonders what it's like to be outsold, outclassed, out-coifed and generally outdone in every way.
Gazeteciler satışlarda, saç kesiminde ve genel olarak her şeyde... geri kalmak nasıl bir şey merak ediyorlar.
- Darryl, you've outdone Willie Mays.
- Darryl, Willie Mays'ı da geçtin.
You can't be long outdone by Jane, when here are officers enough in Meryton to disappoint all the young ladies in the country.
Jane'den geri kalamazsın. hem de Meryton'da kalp kıracak bu kadar subay varken.
Chef Maurice has outdone himself.
Maurice Şef kendini bile aşmış. Menü üzerinde iyileştirme yapılmış.
I do think I've outdone myself this time.
Bu seferlik kendime biraz müsaade edebilirim.
You've outdone yourself.
Çok başarıIı.
Keiko has really outdone herself this time.
Keiko bu sefer gerçekten üstesinden gelmiş.
The director of the city transport company was not to be outdone, and, accompanied by the chief councillor and their respective wives, presented the mother and son with lifetime passes which entitle them to free use of the bus service.
Şehir ulaşım şirketinin müdürü altta kalmayacaktı, başamir de onunla birlikte ve eşleriyle birlikte, anne ve oğluna ömür boyu ücretsiz otobüs seferlerini kullanma hakkı verdi.
You have outdone yourself again.
Yine kendini aşmışsın.
You have outdone yourself again this year.
Bu yıl gene kendini aşmışsın.
- You've outdone yourself.
- Kendini aşmışsın.
You've outdone yourself.
Kendini geçmişsin.
Well, I see, as usual, you have outdone yourselves with the store display.
Gördüğüm kadarıyla düzenleme konusunda yine harikalar yaratmışsınız.
Your goon squad certainly gave you the edge in the mobile-snack business but I'm afraid we've outdone you once again.
Katil ekibin seyyar yemek işinde seni kesinlikle ele verdi. Ama korkarım ki bunda da bir kez daha galip geldik.
Not to be outdone.
Benimki daha iyi.
For example, Istvan has outdone himself with a superb Danbe catfish
Örneğin, Istvan harika bir yayınbalığı hazırladı.
She's outdone herself.
Kendini aşmış.
Not to be outdone by her partner... the female puts herself through the same ordeal.
Eşinden aşağı kalmamak için dişi de kendini aynı sınava sokuyor.
In June of 1985, I had outdone Dostoievski... in number of written pages.
1985'in Haziran ayı geldiğinde, Dostoyevski'den daha fazla... yazıyı bitirmiştim.
You've outdone yourself this time, Reg.
Bu sefer kendini geçtin, Reg.
You? outdone themselves again yesterday? night.
Dün akşam yine iyi iş çıkarmışsın.
Not to be outdone, Tesla decided to introduce an entirely new invention.
Altta kalmak istemeyen Tesla, tamamıyla yeni olan bir buluşunu tanıtmaya karar vermişti.
You've outdone yourself tonight.
Bu gece kendini aştın.
[Cruella] Oh, Jean-Pierre, you've outdone yourself.
Oh, Jean-Pierre, kendini aştın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]