English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Outdoor

Outdoor translate Turkish

571 parallel translation
Outdoor chess.
Açık hava satrancı.
Outdoor chess, Mr. Rainsford.
Açık hava satrancı bay Rainsford.
You can't run into the rainy season when you're trying to make an outdoor picture.
Açık havada film çekmeye çalışıyorsanız, yağmur mevsimine yola çıkamazsınız.
He's a real outdoor man.
Tam bir doğa adamı o.
A little outdoor exercise.
Biraz açık havada egzersize.
In my day there was no casino. I sang in the outdoor cafe.
Benim zamanımda kumarhane yoktu daha, dışarı açılan bir kafede söylemiştim.
THE BIG OUTDOOR MAN.
Büyük doğa adamı.
Lots of outdoor stuff.
Bir çok dış çekim.
At the outdoor cinema
Açık hava sinemasında.
That damned outdoor cinema.
Lanet olası açık hava sineması.
There were specialists to take care of the grounds, the outdoor tennis court and the indoor tennis court, the outdoor swimming pool and the indoor swimming pool.
Tüm alanın bakımını yapmak için, açık hava tenis kortuyla ve .. kapalı tenis kortuyla, açık hava havuzuyla ve..... kapalı havuzla ilgilenmek için uzman görevliler vardı.
- Indoor or outdoor?
- Kapalı havuzda mı, açıkta mı?
- Outdoor.
- Açıkta.
Red Grant is the outdoor type.
Red Grant açık havayı sever.
- Real outdoor living.
- Gerçek açık hava yaşamı.
All right, outdoor girl... let's go get a hamburger.
Pekala sokak kızı gidip hamburger alalım.
She goes for the rugged outdoor type, I guess.
O sokaklarda dolaşmayı seven bakımsız bir tip, sanırım.
Could be, you know, them poor unfortunates... could come out ahead on the deal after all... get their money's worth in health and outdoor exercise.
Olabilir. Anlaşmadan kârlı bile çıktılar. Paralarının karşılığında iyi bir egzersiz yapıyorlar.
Vicky, think how an outdoor ceremony will look in the newspapers.
Vicky, senin düğünün olduğunu biliyorum ama gazetelerde açık bir tören etkisi güzel olacağını düşünüyorum.
- We're an outdoor family.
- Açık havayı seven bir aileyiz.
The statue was in an outdoor museum on an Adriatic island.
Yakın tarihte bulunan bir heykel, Adriyatik'teki bir adanın açık hava müzesinde bulunuyordu.
Ever see an outdoor living room?
Hiç dışarıda olan bir oturma odası görmüş müydün?
I didn't know Catholics had outdoor meetings.
Katoliklerin kampta buluştuklarını bilmezdim.
I'm drawn to the outdoor markets.
Dışarıdaki marketlere gitmeye üşeniyorum.
- I'm strictly the outdoor type.
- Vahşi bir kızım.
Would you prefer an indoor liar or an outdoor liar?
Sana mı yalan söylesin, başkalarına mı?
This outdoor stuff just isn't for you.
Açık hava oyunları sana göre değil.
I like reading, singing, outdoor life.
Okumayı, şarkı söylemeyi, dış dünyayı seviyorum.
We'll spend the night at the outdoor Hilton.
Geceyi havadar Hilton'da geçireceğiz.
So that's what goes on in that big, wide, wide, outdoor brain.
Demek senin büyük, engin çiftliksel beyninde bu tür düşünceler var.
- Outdoor type.
- Dışarda gezmeyi seven biri.
Now let's have a good, clean, healthy, outdoor sketch.
Şimdi güzel, temiz, sağlıklı bir doğa skeci.
I always preferred the outdoor life- -
Doğada olmayı hep tercih ederim.
If you're having canapes, as I showed you last week Or an outdoor barbecue Then the thing to do is to set fire
Geçen hafta gösterdiğim gibi kanepelerdeyseniz ya da bahçe barbeküsünde, yapılacak şey sokaktaki bütün evleri ateşe vermektir.
Why go to an outdoor restaurant in the rain?
Neden yağmurda açık bir lokantaya gidelim ki?
Yes, my outdoor inner sanctum.
Benim dışarıdaki iç mabedim.
And this, by the way, is from quite another film... a sequence on the fine outdoor sport of girl-watching.
Ve bu arada izlediğiniz görüntüler, çok farklı bir filmden... Sokakların değişilmezi olan bir "dikizleme" aktivitesindeki sıralı düzen.
The outdoor types.
Açık hava modelleri.
Walt is the leading contender for the outdoor record, Charlestown-Lancaster.
Charlestown-Lancaster dış kayıtlarda Walt baş yarışmacı.
They got indoor and outdoor pools on campus, and they got to come here.
kampuste açık ve kapalı havuzları var. ve yine buraya geliyorlar.
Not of outdoor things, no.
Dış şeylerden değil.
No more outdoor sex. Anyway, I always catch cold from the damp grass.
Neyse, zaten ıslak otlar yüzünden hep üşütüyordum.
And in today's weather not much for the outdoor types, but you farmers are going to love this!
... ve bugünkü hava tahmini gezintiye çıkacakların değil ama, çiftçilerin hoşuna gidecek!
If you're looking for the outdoor type, I'm good at some sports, like weightlifting and stickball and push-ups, and... lf absolutely necessary, I don't mind doing any kind of extra work.
Açık hava rolleri için de uygunum. Bazı sporlarda başarılıyım. Örneğin halter ve stikbol, hatta mekik...
And a catalogue with a circle around an outdoor barbecue for 20 books.
Daireye alınmış, yanında 20 kitap yazan bir mangalın olduğu bir katalog.
Entering the pool in the outdoor clothes?
Havuza kıyafetle mi gireceksiniz?
On this exceptionally clear night... a group of enthusiasts are commemorating Dr. Edmund Hailey's great prediction... by holding an outdoor watching from his original observatory at Greenwich.
Bu gece hava son derece açık Dr. Edmund Halley'in bir grup hayranı onun sıradışı keşiflerini yaptığı Greenwich gözlemevinde adına bir anma merasimi düzenleyecekler.
I NEED TO CHECK OUT THE OUTDOOR PLUMBING.
Ben gidip su tesisatına bakıcam.
Peanut butter on white bread - - my favorite rustic outdoor food.
Beyaz ekmek üstünde yerfıstığı tereyağı... benim favori açık hava köylü yemeğim.
It's a new and different outdoor drama telling the exciting story of the covered-wagon families finding their way west, told against a background of spectacular scenic beauty in CinemaScope and Technicolor.
Eğer gelip bizi destekleseniz çok güzel olurdu.
I didn't know you were the outdoor type.
Bu şey dışarılardan benim uyanmamı sağlıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]