Outing translate Turkish
453 parallel translation
What an outing.
Ne kaçıştı!
Said she needed an outing, Phile.
Dolaşmaya ihtiyacı olduğunu söyledi, Phile.
What an outing.
Ne geziydi.
He probably never survived the outing.
Muhtemelen o geziden sağ çıkamadı.
Tourists out for an outing.
Turistler gezmek için dışarı çıkarlar.
Remember that the pilgrimage is not is a party or an outing.
Ancak bu ziyaret bir gezi ya da eğlence de değildir.
We're thinking of going on an outing the day after tomorrow, right?
Öbür gün bir geziye çıkmayı planlıyoruz, öyle değil mi?
What kind of outing is this?
Nasıl bir gezi bu?
This outing has turned into a real drag.
Bu gezi tam bir eziyete dönüştü.
That's last year's factory outing at the beach.
Fabrikanın geçen seneki sahil gezisi...
You aren't a rich lady on an outing.
Gezmeye çıkmış zengin bir kadın değilsin ki.
And as for the Harrington Outing, I've seen them all.
Pikniğe gelince, benden geçti.
Be like a club outing. Good excuse for farewell celebrations.
Elveda töreni için güzel bir mazeret.
This is a rare family outing for us.
Ailecek pek dışarı çıkmıyoruz.
This may be our last outing together.
Bizim son birlikte dışarı çıktığımız gün olabilir.
That Hakone outing was the last.
Hakone gezimiz sonuncusu oldu.
Tell us which of these men joined Giuliano in massacring women and children during an outing in the country.
Bu adamlardan hangilerinin Giuliano'ya katılıp kırsalda kadınların ve çocukların katledilmesinden sorumlu olduğunu anlat.
- Or a diplomat's chauffeur on an outing.
- Ya da izindeki bir diplomat şoförü.
You know the map outing head?
Haritayı ezbere biliyor musun?
Maybe you want to have a family outing.
Belki aile gezisi yapmak istersin.
It's time for our outing in the park.
Parka gitme zamanı geldi.
I don't want an outing.
Gitmek istemiyorum.
That's always good if you like an outing.
Gezmeyi seviyorsanız bu daima güzeldir.
- Goats butt, birds fly, and children who are going on an outing with their father must get some sleep.
- Aması yok, kuşlar uçar ve yarın babalarıyla gidecek çocuklar biraz uyumalıdırlar.
- An outing with Father?
- Babamızla gitmek mi?
- He's never taken us on an outing before.
Bizi hiç gezmeye götürmedi.
Tricked you into taking the children on an outing?
Çocukları dışarı çıkarmanız için sizi kandırdı mı?
I might pop through a chalk pavement picture and go for an outing in the country.
Bir tabloya girip bir köyde gezinti yapabilirim.
Just a normal outing.
Gezintiye çıkmışız gibi.
I accepted an invitation to dinner one night, well aware that this outing, though justified from a business viewpoint, sounded the death knell for my prior noble resolutions.
Bir akşam bir yemek davetine katıldım. İş gereği dışarı çıkmış olsam da önceki soylu kararlılığımın ölüm çanlarını çalmış gibi hissettim.
- Like to go for an outing?
- Birlikte gezelim mi?
The outing's at her house.
Gezimiz, evine olan bir davet.
Miss Blanchard, I think I can arrange an outing with my class if I can get another teacher to go along.
Blanchard, bir öğretmeni de gelmeye ikna edersem, sınıf ı geziye götürebilirim.
When is the outing?
Ne zaman?
That was a lovely museum outing.
Çok güzel bir müze gezisiymiş.
Perhaps they were on the democratic annual outing.
Belki de yıllık gezintilerine çıkmışlardır.
That's no simple outing.
- Basit bir gezi değil.
How do you feel about a little outing?
Biraz gezmeye ne dersin?
What do you think this is? A Sunday school outing?
Kendini okul pikniğinde mi sanıyorsun?
Just for one outing?
Sadece bir kere kullanmak için.
On Judy, 70 miles will be a pleasant outing.
Judy'nin üzerinde 70 mil zevkli bir gezinti gibi gelir.
I mean, Ursula, they could be two men... arranging an outing with some little type they picked up.
Bak Ursula, bu ikisi bizi bir yerlere götürüp gönül eğlendirmeye çalışıyor olamaz mı?
I think Gerald spoke to Rupert about it... so that it shouldn't seem like an outing with a... type.
Bu yüzden öyle bir gezi olamaz.
Now listen, children... did anyone who took part in the outing hear or see... anything unusual?
Dinleyin çocuklar... Alışılmadık bir şey gördünüz mü ya da duydunuz mu?
I think it must be a naturalist outing.
- Bence bu bir doğa gezisidir. - Hayır.
Crestfallen by the... report that Miss Lillie, in a playful mood at a royal outing... slipped a frog down the back of His Highness Albert Edward... Prince of Wales.
Kraliyet gezisi sırasında şen şakrak ruh hali içindeki Bayan Lillie'nin, Galler Prensi Ekselansları Albert Edward'ın sırtından içeri kurbağa atmasına kırıldım.
I went on a school outing, and when I reached the place I already knew it.
Bir keresinde okul gezisine gittim, oraya vardığımızda o yeri biliyordum.
You came for an outing.
Gezmek için geldiniz.
An outing
Bir gezinti.
- Thanks for the outing.
Gezinti için teşekkür ederim.
Sorry to spoil your outing, Miss Dandridge.
Üzgünüm, Bayan Dandridge.