Outrun translate Turkish
734 parallel translation
You're never going to outrun yourself.
Asla kendinden kaçamazsın.
No one can outrun their fate! "
Kimse kaderinden hızlı olamaz! "
If I can make the woods, I can outrun'em.
Eğer ormana ulaşırsam, onları geride bırakırım.
I hope she can outrun him.
Umarım ondan kaçabilir.
- Aw, he just outrun us.
- Bizi iyi atlattı.
Six campaigns, he's outgeneraled us, outfought us, and outrun us.
Altı seferin hepsinde, bizden daha iyi çarpıştı ve kazandı.
I can bend their spears but I can't outrun their horses.
Mızraklarını bükebilirim ama atlarından hızlı koşamam.
Can we outrun them?
Onları geçebilir miyiz?
We plan to avoid them, ma'am, not outrun them.
Onlardan kaçmayı düşünüyoruz, onlarla çatışmayı değil.
Can outrun any rabbit in the territory.
Bu bölgede bir tavşan yakalar, yemek için.
We need more knots to outrun it.
Buradan çıkmak için hızlanmalıyız.
It's too late for you to outrun them.
Onlardan kurtulman için çok geç.
Those murdering wolves can outgun and outrun us.
Bu katil kurtlar silahlarımızı tüketebilir ve bize üstün gelebilir.
Maybe on a horse I can outrun my boredom.
Ata binersem sıkıntıyı atarım belki.
There's no way a blind man could outrun them even if he tried.
Kör bir adamın onlara karşı üstün gelmesine imkan yok.
You can't outrun them with wagons.
Onları arabalarla atlatamazsınız.
They'll need a strong wind to outrun us.
Bizden hızlı gitmeleri için, kuvvetli rüzgara ihtiyaçları var.
We outrun her, or we outshoot her, or we swing.
Ya ondan kaçacağız, ya onu vuracağız, ya da sallanacağız.
But I'll outrun Gerard.
Ama Gerard'a yakalanmadım henüz.
Oh, be fair, she's not exactly gonna outrun us, is she?
Allah için! Bizden daha hızlı koşamaz, değil mi?
We have outrun the other panzers.
Öteki birlikleri geçtik.
Even if you get the girl back, can you outrun them with her in tow?
Kızı geri alsan bile, o yanındayken onlardan kaçabileceğini mi sanıyorsun?
Your coach, señor, has outrun my carriage.
Sizin araba Senyor, benimkini geçti.
You're a woman. I'm a woman, but I don't see anybody here I can't outrun, outride and outshoot.
Ben bir kadınım, ama burada benden daha iyi koşan, at süren ve ateş eden görmüyorum.
I've outrun some of the biggest executives in Honolulu.
Honolulu'daki en büyük yöneticilerle çalıştım.
With those wagons you'll never outrun him.
Bu arabalarla Chata'yı asla geçemezsiniz.
- To be used in chasing them or retreating, sir. - Meaning we can outrun them.
- Öyleyse onları geçebiliriz.
We could try to outrun them.
Onlardan hızlı gitmeye çalışabiliriz.
Then we can't outrun them. Good, Scotty, we're doing the right thing.
Doğru şeyi yapıyordun.
- We have outrun it, Doctor.
- Menzil dışındayız, Doktor.
Harper, you cannot outrun them.
- Harper, onların arasından geçemezsiniz.
It's clear we can't outrun them.
Onlardan kaçamayız.
We can't outrun'em.
Onların önüne geçemeyiz.
If only Blucher could outrun Grouchy, and give me even one corps.
Blucher Grouchy'yi bir geride bıraksa, ve bana tek bir kolordu verse.
- You can't outrun Lonnegan.
- Lonnegan'a vurkaç yapamazsın.
We'll stay on course and try to outrun the storm.
Rotamızda kalacağız ve fırtınadan önünden kaçmayı deneyeceğiz.
I ain't heard anybody outrun a telephone yet.
Henüz telefondan hızlı koşan birini duymadım.
I've outrun Imperial starships.
İmparatorluk gemilerini ektim ben...
Why don't you outrun'em?
Onlardan kurtulsana!
I told you I'd outrun them.
Onları ekeceğimi söylemiştim.
'We have enough speed to outrun anything in the universe.
'Evrendeki herhangi bir şeyi geride bırakacak kadar hızlıyız.
- They'll outrun us.
- Bizden hızlılar.
Thank you. My brothers, a hasty attempt to outrun the Cylons spawned in the midnight of desperation seems foolhardy in the light of day.
Kardeşlerim, umutsuz bir gecenin karanlığında tasarlanan Cylonlar'dan önce hareket edip onları atlatma planı gün ışığında bakıldığında, tam bir çılgınlık gibi görünüyor.
My brothers, a hasty attempt to outrun the Cylons spawned in the midnight of desperation seems foolhardy in the light of day.
Kardeşlerim, Cylonların önünden koşmak için aceleci bir çaba bir yeis geceyarısından günışığının delicesine cesaretini çıkarmış gibi görünüyor.
Can you outrun a rabbit?
Tavşan kadar hızlı koşar mısın?
No way we can outrun him in this thing.
Bu şeyle onu ikna edemeyiz.
But they can outrun us.
Ama bizden çok hızlı olduklarını söyleyebilirim.
Maybe we oughta be asking ourselves should we even be trying to outrun it.
belki de kendimize oradan geçmeyi deneyip denemeyeceğimizi sormalıyız.
Dr. Fairchild, we only wanted him for routine questioning but he tried to outrun the detectives.
Dr. Fairchild, onu sadece rutin bir sorgulama için istedik ama o dedektiflerden kaçmaya çalıştı.
She can still outrun us and outgun us,
- Hala kaçabilir ve silah gücü bizden fazla.
Do you think we can outrun it?
Sence önden gitmeli miyiz?