English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Overjoyed

Overjoyed translate Turkish

251 parallel translation
Think I'm overjoyed about it?
Bundan çok mu memnunum sence?
We were overjoyed to hear that pretty Parisiennes had arrived I mean it quite seriously, Madame
Paris'ten hoş konukların geldiğini duyunca ne kadar memnun olduk anlatamam. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum madam.
- You seem overjoyed.
- Ağzın kulaklarında.
I thought you'd be overjoyed.
Sevineceğini sanmıştım.
We're overjoyed at this wonderful reception... of our third show together... and I think I speak for my two lifelong partners... my charming wife and Ezra Millar, the composer... when I say that none of us could have done it without the other two.
Sizlere sunduğumuz üçüncü gösterimizin... gördüğü ilgiden büyük haz duyuyoruz. Ve sanırım bunu söylerken iki hayat arkadaşım... güzel karım ve besteci Ezra Millar adına da konuşuyorum... Üçümüzden hiçbiri diğer iki ikisi olmadan başaramazdı.
He's overjoyed.
Fazla sevindi.
But secretly they was overjoyed
But secretly they was overjoyed
I thought you'd be overjoyed if Yukiko found happiness
Yukiko mutlu olursa, sende olursun sanmıştım.
I'm overjoyed! First Sissi, now you!
Önce Sissi, sonra siz!
When the company hired me I was overjoyed.
Şirket beni işe aldığında zevkten dört köşeydim.
When Victor told me you could come, I was overjoyed.
Victor geleceğinizi söylediğinde çok sevindim.
Not only overjoyed because you were to stay with us, but because your presence at dinner tonight would ensure my Victor's presence.
Sadece bizimle kalacağınız için değil... bu gece yemekte sizin sayenizde Victor'un da sofrada olmasına sevindim.
To think how overjoyed Lucy Sunningdale would have been if I had asked her to have a little supper with me.
Lucy Sunningdale'i yemeğe çağırsam sevinçten havalara uçardı.
I myself am not exactly overjoyed.
Bendeniz de pek mutlu sayılmam.
Sorry, I'm just overjoyed.
Özür dilerim, çok heyecanlandım.
I mean, I was absolutely overjoyed.
Yani kesinlikle çok memnun kaldım.
Overjoyed.
Bahtiyar oldum.
Everybody was overjoyed to see me.
Herkes beni gördüğüne çok sevindi.
You both seem overjoyed to see me.
- Beni gördüğünüze pek sevinmiş gibisiniz.
The male god was overjoyed and threw the rock into the ocean.
Erkek tanrı çok sevinmiş. Ve kayayı okyanusa fırlatmış.
Mm, now I understand why you're so overjoyed.
Şimdi neden bu kadar neşeli olduğunu anlıyorum.
Papa came marching home... secure in the knowledge that they needed me... and would be overjoyed I'd come back to take care of them.
Baba koşar adımlarla eve geldi. Bana ihtiyaç duyduklarından ve döndüğüme sevineceklerinden emin bir halde.
I've seen the captain feverish, sick, drunk, delirious, terrified, overjoyed, boiling mad.
Kaptan'ı ateş içinde, hasta, sarhoş, çılgın, korkmuş, aşırı neşeli ve öfkeliyken gördüm.
So, um, he was overjoyed. He'd been deaf for twenty years.
Çok sevinmişler ve ailece bunu kutlamaya karar vermişler.
Overjoyed to see you, sir.
Sizi gördüğüme çok mutluyum, efendim.
Overjoyed. Enraptured.
Şeref duydum.
Don't be overjoyed!
Hemen havalanma!
Don't be overjoyed.
Fazla sevinmeyin.
And if your salesgirl could come along,... my secretary'd be overjoyed.
Eğer yardımcınız da bize eşlik edebilirse sekreterim çok memnun kalacak.
Jesus, I am overjoyed... To meet you face to face
İsa çok memnun oldum... seninle şahsen tanıştığıma
Women and men were overjoyed to find each other again.
Sevinç ve hüzünden oluşan karışık duygularla kadınlar erkekleri karşılamaya koştu.
( man # 1 ) The Russians were overjoyed - but we also - and there was handshaking and back-slapping and the exchange of souvenirs.
Rusların ağzı kulaklarındaydı. Bizim de öyle. Tokalaşılıyor, tebrikler alınıyor hediyeler değiş-tokuş ediliyordu.
I'm overjoyed.
Çok eğlendim.
He was overjoyed, thinking he had found his friend
Sevinç kaplar içini, arkadaşını bulduğunu düşünerek.
Inspector, I know you aren't overjoyed by this assignment.
Bu atamanın sizi pek memnun etmediğinin farkındayım.
You like things as they are? I want to possess her, naturally, but when she's with me, I'm overjoyed. No.
İşler yolunda mı sence?
He was as quiet as ever. But inwardly he was overjoyed.
Çocuk her zamanki kadar sessizdi, ama içinde mutluluk doluydu.
- Overjoyed.
- Çok mutlu oldum.
He seemed... overjoyed to see me.
Beni gördüğüne çok sevinmiş gibiydi.
We are overjoyed to have Gloria back among us.
Gloria'nın tekrar bizimle olmasından çok muyluyuz.
The poor man was so overjoyed, he said :
Zavallı adam çok sevinçliydi, dedi ki :
He doesn't sound overjoyed.
Sesi hiç de neşeli değil.
When Mrs. Jinba told me about Miss Yukiko, I was overjoyed and wanted to accept for my nephew.
Bayan Jinba bana Bayan Yukiko'dan bahsedince çok memnun oldum ve yeğenim için tanışmak istedim.
A terrible change came over my stepfather, instead of making friends and exchanging visits with our neighbors, who at first were overjoyed to see a Roylott back in the family seat, he shut himself up in the house and indulged in ferocious quarrels.
Üvey babamda korkunç bir değişim meydana geldi, aralarında tekrar bir Roylott görmekten ziyadesiyle memnun olan komşuların ziyaretlerine mukabelede bulunmak ve ahbaplık yapmak yerine, kendini eve kapattı ve kendini son derece kaba münakaşalara hasretti.
I'm overjoyed to see how you made the grade, Bernard, overjoyed.
Senin yükseldiğini görmek çok güzel, Bernard.
My heart's just overjoyed.
Sadece kalbim şenlendi.
The world is overjoyed that we allowed the plane to land.
Dünya uçağın inişine izin vermemizden fazlasıyla memnun.
My dear chap, I'm overjoyed to see you.
Sevgili dostum, seni görünce sevinçten çıldırdım.
He'll be overjoyed
Ağzı kulaklarına varacak.
I must say I'm not overjoyed to see Remmick again.
Remmick'i tekrar gördüğün için çok da memnun olmadım.
She'll be overjoyed.
Çok sevinecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]