Overreaching translate Turkish
42 parallel translation
Overreaching ambition.
Hırsı aşmak.
You been overreaching on your tax-evasion schemes?
Vergi kaçırma planında hile yapıyor musun?
I may be... sentimental... or overreaching or weak-willed or whatever...
Belki ben duygusal veya zayıf iradenin ötesine geçiyorum ya da her neyse...
Luck is the overreaching force in this investigation.
Bu araştırmada şans, rastlantıyla gelen ipuçlarıydı.
You are overreaching.
- Haddinizi aşıyorsunuz!
Is that overreaching, Mr. Fromm?
Bu aşırıya kaçmak mı Bay Fromm?
That is seriously overreaching.
Bunlar gereksiz varsayımlar. - F.
What is an overreaching conveyance?
Mükellefiyetsiz temlik nedir?
What I can say is... she's a client and a friend... that I'm trying to free from the clutches of an overreaching asylum.
Şunu söyleyebilirim ki o... gerek olmaksızın yatırıldığı tımarhaneden kurtarmaya... çalıştığım bir müvekkilim, ve bir arkadaşım.
Let's just say in some vast. overreaching, cosmic sort of way.
Biraz kozmik bir olay diyelim.
/ Bill was a tennis dad, overreaching pain in the ass.
Bill tenise düşündü, hem de baş belası olacak derecede.
I think you are a sneaky, overreaching little...
Bence sen sinsi, düzenbaz herifin...
We're a private, peace-loving group of Christians, attacked again by an overreaching and paranoid government.
Biz, bu çılgın ve paranoyak hükümet tarafından saldırıya uğramış, barış yanlısı bir Hıristiyan cemaatiyiz.
You're overreaching.
Abartıyorsun.
Maybe those overreaching mainlanders?
Belki de rakipleriniz?
- We must beware of overreaching!
- Aldatılma tehlikesine karşı dikkatli olmalıyız!
- i wasn't overreaching?
Aşırıya kaçıyor muydum?
And that was the thing about Rush, we were always overreaching.
Rush hep böyleydi, her zaman boyumuzu aşıyorduk.
( Neil ) We knew at the time we were overreaching ourselves and we agreed among ourselves in 1978 when we finished Hemispheres, we're not doing this again, we're not making this kind of record again.
( Neil ) Boyumuzu aşan şeyler yaptığımızın o zaman da farkındaydık ve 1978'de Hemispheres'i bitirdikten sonra, bir daha bu tarz bir albüm yapmamaya karar verdik.
- Come on, Cary. Don't you think that's overreaching?
Biraz aşırıya kaçtığını sen de düşünmüyor musun?
You're overreaching.
Haddini aşıyorsun.
Greta, honey, you're overreaching on the catch.
Greta, tatlım, kolunu çok ileri atıyorsun.
I think you were overreaching and needed a little bit of a reminder.
Bence haddini aştın ve ufaktan hatırlatılması gerekiyordu.
The whole point of progress is overreaching.
Gidişatın tüm amacı dolandırmak zaten.
I warned you, Leonardo, about overreaching.
Seni çizmeyi aşmaman konusunda uyarmıştım, Leonardo.
You dispatch me to Rome to crow of the inevitable fall of Spartacus upon Melia Ridge, only to have recent news brand me overreaching fool!
Spartacus'ün Melia Tepesi'ndeki kaçinilmaz maglubiyetini ileteyim diye beni Roma'ya göndermen son gelen haberlerin beni ahmak ilan etmesi için miydi?
I have been overreaching in my efforts, and would share.
Çabalarimin karsiligini fazlasiyla aldim ve paylasmak isterim.
Overreaching?
Abartıyor musun?
Overreaching...
Sınırları aşmak...
Perhaps it was overreaching on both our parts to assume that I was capable of... exclusivity.
Belki ikimiz de kendi kendimize ipin ucunu biraz kaçırdık. Benim ayrıcalık verebilecek bir adam olduğumu düşünerek.
We think the feds are overreaching here.
Federallerin buralara çoktan ulaştığını düşünüyoruz.
Parents are calling it abrasive and overreaching.
Aileler bunu agresif ve fazla tepkili buluyor.
- That I'm overreaching. - Should I be keeping tabs on you?
Seni gözetim altında tutmam gerekiyor mu?
That overreaching thing, and all her promises lie, even now, rotting in her sarcophagus.
Şu mükellefiyetsiz konu. Hem verdiği tüm sözler artık yalan oldu. Lahitinde çürüyor.
It's overreaching.
Abartılı bir suçlama.
I had a sneak peak at what a neurotic, overreaching, time bomb she was.
Onun nasıl sinir hastası, aşırı tepki veren zaman ayarlı bomba olduğunu biliyordum.
No, no, no, now you're overreaching.
Hayır, hayır, şu an kendini aşıyorsun.
What I can say is... she's a client and a friend... that I'm trying to free from the clutches of an overreaching asylum.
Ama ben ciddiyim. Bence gerekçemiz var. Çabuk halledersek 5 kat daha kazanıyoruz.
♪ Is this an overreaching arm?
Götürün onu buradan.
You're overreaching, Sandy.
Boyunu aşıyorsun, Sandy.
Clearly, the state's attorney is overreaching.
Evet, Sayın Yargıç.
She's a smart cookie, but she's overreaching.
Zeki bir kadın, ama altından alkamayacağı işlere bulaşıyor.