English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Oversee

Oversee translate Turkish

545 parallel translation
You're in that house to watch two patients, not to oversee the conduct of its members.
İki hastaya bakmak için o evdesin,... evdekilerin hareketlerini denetlemek için değil.
But every Thursday they go to oversee their vineyards in Genzano.
Her perşembe Genzano'daki bağ evine gidiyorlar.
- No, I stay here to oversee the work.
Paris'e gidiyoruz. Hayır, ben burada işlerin başında duracağım.
No other branch of the Party shall oversee their activites.
Parti içinde bulunan hiçbir oluşum, bu faaliyeti kontrol edemeyecektir.
But we need a partner to manage them and oversee our legal affairs, don't we?
Ama bunlarι yürütecek ve hukuki işlerimizle ilgilenecek bir ortağa ihtiyacιmιz var.
Secondly... we've met with management to oversee... the start up, at the earliest possible time... of the CATSIS system in its full shift form... substituting the 3 / 8 we now have...
İkinci olarak yönetim ile en yakın zamanda... yürürlükte olan 8 saatte bir değişen vardiya saatlerine... kâti bir denetim getirilmesini dile getimeliyiz.
We may offend those gods that look after us and oversee our destiny.
Bizi koruyup gözeten, kaderimize yön veren tanrıları gücendirebiliriz.
So does his father, Matty... who retired from the New York City Police Department to oversee Lou's training.
New York Polis Departmanından emekli babası Matty, Lou'nun antremanını izliyor.
Who else could oversee such an operation one that spans all eight provinces of Kanto?
Başka kim Kanto'nun sekiz şehrini kapsayan böyle bir operasyonu yönetebilir?
To mark my succession, I promise to oversee with diligence.
Selefime layık olmak için, özenle yönetmeye çalışacağıma söz veriyorum.
The managers are just there to oversee us, you know...
Bilirsin, yöneticiler bizi orada sadece denetler...
What should he oversee?
Neyi idare edecek ki?
The princes and the country's council oversee everything.
Prensler ve meclis zaten herşeyi yönetiyorlar. Onlar sizin avucunuzda değil ancak, siz onların avucu içerisindesiniz.
He wanted to oversee the renovations himself.
Binanın tadilatını kendisi yönetmek istiyordu.
I thought perhaps you should personally oversee my checking out the local dining and dancing facilities.
Belki de sen benim yemek ve dans bölümlerini kontrol etmemi şahsen gözleyebilirsin.
I'm sending you out there to find that supervisor and oversee the shut-down of project 444.
Seni o denetleyiciyi bulman için ve proje # 444 ün kapanışına tanık olman için gönderiyorum.
- In order to take some of the day-to-day responsibilities off your shoulders, we'd like to move your base of operation to Cleveland, so that our people could oversee production.
Günlük iş yükünü omzundan almak için merkezi Cleveland'a taşımayı düşünüyoruz. Böylece çalışanlarımız üretime göz kulak olacak.
In anticipation of your arrival, ms. Levias, your other vice principal, and i have appointed an executive committee to oversee certain areas where we have noted a need for improvement - you may sit down, mr.
Gelişinizi beklerken, diğer müdür yardımcınız olan, Bayan Levias geliştirilmeye ihtiyaç duyulan alanları görüşmek üzere bir yönetim komitesi toplantısı düzenledi.
You Will Manage And Oversee All Your Business On A Day-To-Day Basis.
Günlük olarak işlerinizi idare edip, takip etmeye devam edeceksiniz.
The company employs you to oversee the fabrication of these units...
Şirket seni fabrikasyonu kontrol etmen için çalıştırıyor.
The company employs you to oversee the fabri...
Şirket seni fabrikasyonu...
"I'd also like Holling to oversee my cremation, per these instructions."
"Ayrıca Holling'in şu talimatlara göre yakılmamı da idare etmesini istiyorum"
And I'll just... I'll oversee the... I'll just coordinate the...
Ve ben de burada durup, sizi koordine edeceğim.
I must oversee the stability of the crew, Captain.
- Mürettebat sicilini inceliyorum.
Number One, I want you to oversee the rest of the ship and this time...
Bir Numara. Geminin kalanıyla ilgilen.
But I don't have time to oversee another project!
Ama başka bir projeyi daha denetleyecek zamanım yok!
We need strong department heads to oversee this merger.
Bu birlesmeyi idare edecek güçlü departman baslarina ihtiyacimiz var.
When I told the mayor the nature of the theft, he insisted I oversee the investigation.
Belediye başkanına hırsızlıktan bahsettiğimde soruşturmayı denetlemek konusunda ısrar etti.
I've been asked to oversee the ranch - For $ 300 a week.
Haftalık üç yüz dolara çiftlikle ilgilenmemi istediler.
Now, seeing as I'm in a position to oversee those exports, why shouldn't I share in the benefits? Say, Yugo, why don't you join my operation?
Bu ihraç işinin başındaki kişi olarak neden kârı paylaşmayayım?
I will assign a court liaison to oversee your case.
Durumu denetleyecek bir görevli atayacağım.
the boys in new york want you in salem to oversee production of oatmeal raisin classic to make sure everything runs smoothly.
New York'takiler Salem'e gidip yeni Yulaflı Üzüm Kurabiyelerinde. ... her şeyin yolunda gidip gitmediğine senin bakmanı istiyor.
A leader whose vision, imagination and avarice will oversee Ferengi ventures in the Gamma Quadrant.
Görüşü, hayal gücü ve tamahkarlığıyla Gama Çeyreğindeki Ferengi girişimlerini yönetecek bir lider.
Someone has to oversee the inventory process.
Birinin envanter sürecini denetlemesi lazım.
When I informed the High Command that the Klingons wanted to remain here, I was told that unless I stayed to oversee them myself they would be killed.
Yüksek Komutanlıktan, Klingonların burada yaşamaya devam etmek istediklerini öğrendiğimde, bana kalıp onlara nezaret etmezsem öldürülecekleri söylendi.
And whoever assumes control over his finances, will have to oversee the liquidation sale of his assets, assume responsibility for the outstanding balance, and, of course, there's our bill.
Ve hesaplarının kontrolünü kim üstlenirse, varlıklarının paraya çevrilmesiyle ilgilenecek, borçlarının sorumluluğunu üstlenecek. Ve tabii bizim ücretimiz de var.
And the, um, overseer, the old forester... he's usually ill, you see... and actually I get to oversee the work myself.
Ormancı hep hastadır işleri çoğu zaman kendim yaparım.
The Grey Council had come to oversee the final victory of our forces.
Birliklerimizin son zaferine şahit olmak için Gri Konsey'de cepheye gitti.
I owe it to his memory to personally oversee any inquiry.
Bu soruşturmayı bizzat yürütmek boynumun borcudur.
Don't you want to stay and oversee things here on the station?
İstasyonu denetleyecek birisi olarak kalmayı düşünmez miydin?
We will be at the head of the fleet to personally oversee our victory.
Filonun başına geçeceğiz ve zaferimize bizzat şahit olacağız.
That's why I'm putting you in charge to oversee this gift shop... which, I might add, is only a test at this point.
Bu yüzden şu anda sadece deneme aşamasında olan hediyelik eşya reyonuyla sen ilgileneceksin.
You think you need to oversee my decisions?
Teşhislerimi gözden mi geçirmen gerekiyor? Hayır.
- She's a naturalist. She was hired by the board of supervisors last year to oversee things.
Geçen sene, hayvanat bahçesini teftiş için, denetçilerin tavsiyesiyle işe alındı.
I've decided to have you and Mahina oversee the foundation piers.
Sen ve Mahina'nın temel kazıklarını denetlemenize karar verdim.
Then you oversee the cleanup of the cave-in.
O halde madendeki patlamayla şahsen ilgileneceksin.
I can oversee things from Montana. - I can take my fax, my computer.
- Bazı şeyleri Montana'dan da halledebilirim.
Since you're gonna be queen, you could use this to oversee production.
Kraliçe olduğunuzda, bunu kullanarak üretimi izleyebileceksiniz.
To watch your home, They will oversee their work. Will not work without a increased energy supply.
O şey büyük bir güç kaynağı olmadan çalışmayacaktır.
you sure you want to oversee this deal? i don't have a choice.
Buna bakmak istediğinden emin misin?
My job is to oversee the joint live-fire test programme and report to Congress.
İşim canlı ateş test programını denetlemek ve Kongre'ye rapor etmek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]