Oya translate Turkish
240 parallel translation
You wouldn't care to put that to a vote, Senator?
Bunu oya sunmazdınız, değil mi?
Let's put it to the vote.
Bunu oya koyalım.
'Tis the last of thee and of thy capers... for'twas put to the vote whilst thee was trying to deprive us of our loot.
Sizin ve sizin işinizin sonu, çünkü bizi ganimetten yoksun bırakırken oya sunulmuştu.
He's telling us we oughta get back to the old three Rs.
Bize eski okuma, yazma, aritmetik ( OYA ) yöntemine dönmemiz gerektiğini söylüyor.
"The three Rs" - That's just a catchphrase.
OYA sadece akılda kalıcı bir sözden ibaret.
Nellie Mason " s handy with a needle.
Nellie Manson harika oya işliyor.
Let's have a vote.
Oya koyalım.
We're a community, a majority vote.
Burada topluluğuz, çoğunluk oya sahibiz.
Well, we voted.
Oya koyduk.
His sister, Oya-e, works at an inn.
Kız kardeşi, Oya-e, bir handa çalışıyor.
Oya-e, farmer Kyubei's daughter.
Oya-e, çiftçi Kyubei'nin kızı.
Oya-e did?
Oya-e mi?
Oya-e.
Oya-e.
I may be blind, but I know that you, Miss Oya-e, are a beautiful person...
Kör olabilirim ama Bayan Oya-e'nin, çok güzel bir insan olduğunu biliyorum...
Oya-e!
Oya-e!
Miss Oya-e, I'm glad your brother is back.
Bayan Oya-e, kardeşinizin dönüşüne sevindim.
We have to get Oya-e out of trouble.
Oya-e'nin başını dertten kurtarmak zorundayız.
I have to pay this money to Tetsugoro or else Oya-e will be forced to become a prostitute.
Tetsugoro'ya bu parayı ödemek zorundayım yoksa Oya-e fahişe olacak.
When I think of my own life and Oya-e's life I can't compare them.
Kendi hayatımla Oya-e'ninki dendiğinde bunları karşılaştıramam.
As promised, Oya-e can go home.
Söz verdiğimiz gibi, Oya-e eve gidebilir.
But please, let my sister Oya-e go home.
Ama kızkardeşim Oya-e evine gitsin lütfen.
But unlike me you have a kind guardian in Oya-e.
Ama benim aksime senin Oya-e gibi bir koruyucun var.
Oya?
Oya?
Oya? Where are you?
Oya neredesin kızım?
Oh my God.
Aman Allah'ım Oya.
That's worth a good 600,000 votes.
600.000 oya değer.
I suggest we vote on all the candidates together.
Hepsini birlikte oya sunuyorum.
- We need every vote we can get.
- Gelecek her oya ihtiyacımız var.
Dear President, three votes to one
Sevgili Başkan, üç oya karşı bir oy.
We need a third vote to break the tie.
Çoğunluk sağlamak için üçüncü bir oya ihtiyacımız var.
Teach them how to do needlepoint, bake biscuits?
Onlara nasıl oya işi yapılacağını, bisküvi pişirmeyi öğretin.
The coach is dismissed by a vote of 68 to 45.
Koç 68 oya karsı 45 oyla gidiyor.
A grandmother sits in her house doing needlepoint.
Evinde oturmuş oya işleyen bir büyükanne.
- They compare needlepoint.
- Oya işinden konuşurlar.
Hey, babe. This is Bud Bundy. You might remember me as the guy in the cafeteria with straws up my nose.
Evet oya ihtiyacım var,... ama onu artık yapmıyorum.
Can't say yid, heeb, zeeb, kike, mackie, dego, ginny, wop, ginzo, greaser, greaseball, spick, beaner, oya, tiger, PR, Mick, donkey, turkey, limey,
( etnik kökenler için aşalağıyıcı kelimer ) yid, heeb, zeeb, kike, mackie, dego, ginny, wop, ginzo, greaser, greaseball, spick, beaner, oya, tiger, PR, Mick, donkey, turkey, limey,
Who needs a poll?
Oya kimin ihtiyacı var?
Oh, and I spoke to Arnold and he says that according to the bylaws of the condo constitution they need six votes to throw you out for unruly behaviour.
Ve Arnold ile konuştum site yasa yönetmeliğine göre sizi başa çıkılamaz davranışlarınız nedeniye atabilmek için 6 oya ihtiyaçları var.
- Morty Arnold says they need six votes to throw you out.
- Morty Arnold sizi atmak için 6 oya ihtiyaç var diyor.
Do you have any idea how many votes you cost us last night?
Bize birçok oya mal oldun.
Sir, the Prince of Wales has a majori...
Efendim, Galler Prensi çoğunluk oya sahip.
So, we have 422 in favour and 1 against.
Yani, 422 evet oya karşılık 1 hayır oyu var..
Fourteen votes I needed.
Ondört oya ihtiyacım vardı.
Appropriations Committee voted an annual payment of $ 500 just to shut him up.
Komison sadece onu susturabilmek için yıllık 500 dolarlık bir ödemeyi oya sundular.
We`re not gonna need those three votes.
O 3 oya ihtiyacımız olmayacak.
Mr. President, as of this morning Sydney only needed one more vote.
Sayın Başkan, bu sabah itibariyle Sydney'nin tek bir oya ihtiyacı vardı.
Any scumbag can get in if they got enough votes.
Yeteri kadar oya sahip olan her pislik o koltuğa oturabilir.
So we voted to join you as soon as we could.
En kısa sürede sana katılmak konusunu oya sunduk.
There is no vote because there is no shower.
Oya gerek yok çünkü hediye "duşu" olmayacak.
- I vote yes.
- Oya koyalım.
Let's vote.
Oya sunalım.