English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Paradan

Paradan translate Turkish

2,205 parallel translation
So, we can use this place for the party, save a little cash and guess what? Spend it on lady dancers.
Bu yüzden, burayı parti için kullanabilir, biraz paradan tasarruf eder ve bayan dansçılara harcayabiliriz.
Once we get poppy on tape Talking money, we can blackmail her Into handing over the cash.
Poppy'nin sesini paradan bahsederken kaydedince,... parayı teslim etmesi için şantaj yapabiliriz.
Yeah, and if poppy got arrested, she would never Give up the money, and as annoyed as i am With dan right now, it is his college tuition.
Evet, ve eğer Poppy tutuklanırsa, paradan asla vazgeçmez,... ve her ne kadar şu an Dan'e kızgın olsam da,... bu onun okul parası.
Georgina's going to text me As soon as she starts talking money.
Poppy paradan konuşmaya başladığında Georgina bana mesaj atacak.
- It is, it is five figures you swear?
5 basamaklı bir paradan bahsediyoruz, değil mi?
But, Lenore, I would be willing to make it pay what you will.
Ama Lenore, senin yerinde olsam paradan kaçınmazdım.
Fortunately, that young child cherishes something more than money.
Bu çocuk ruhlu kızın paradan daha değerli bir şey olmadığını anlamasını sağlayacağım.
Is money all you care about?
- Paradan başka derdin yok mu? - Geri ver!
$ 250 is more money than I've ever seen in my life.
Dişini fırçalarken 250 dolar hayatım boyunca gördüğüm paradan daha fazlası.
You are talking about the money, ain't you?
Paradan bahsediyorsun, değil mi?
Ooh, maybe we shouldn't talk about money on the air.
Belki de canlı yayında paradan bahsetmemeliyiz.
It's just you ended up not getting the guy or the money.
Ama sen şimdi adamdan mı vazgeçmiş oldun yoksa paradan mı?
Got to make sure the money's green.
Paradan memnun olmam gerekiyor.
Look, i know you have to be on the same page as him - He's your husband - But it's a lot of money, betty.
Bak, onunla aynı tarafta olman gerektiğinin farkındayım o senin eşin... ama çok paradan bahsediyoruz, Betty.
So, Kessie, tell me about the money.
Pekâlâ, Kessie. Bana paradan bahset.
Did you ever tell your dad about the money?
- Babana paradan bahsettin mi hiç?
So let's talk turkey, and by that, I mean money.
Hindiden bahsedelim, yani paradan.
I've typed up a price sheet I would like the two of you to peruse, if you'll look down around number 4 or 5, that's when you really start to see some savings.
İncelemeniz için size bir fiyat listesi hazırladım. 4 veya 5 numaraya bakarsanız paradan tasarruf etmeye başladığınızı görürsünüz.
I'm going to save you a lot of time and money, okay?
Seni zamandan ve paradan kurtaracağım tamam mı?
It's one of the only ways you know it's fake - - It's actually better than real money.
Bunu gerçek paradan ayırt etmenin bir yolu yok, gerçek paradan daha iyi.
But, walsh, if you get me back in with lee, i'll give you a piece of the action.
Fakat Walsh beni Lee ile buluşturursan paradan sana da pay veririm.
I'm talking a lot more deals. I mean, there is a lot of bank to be made here, people.
Burada çok paradan bahsediyorum sen de onları memnun etmek istersin.
After a lifetime of greed, he said he'd finally found something more important than money.
Açgözlülükle dolu bir hayattan sonra paradan daha önemli bir şey bulduğunu söyledi.
Listen, Nyna's a saint. And that's why she didn't mention the money at first.
Bak Nyna bir azizedir. bu yüzden daha önce paradan bahsetmedi.
You know there's more to this than money.
Bu işin paradan daha önemli olduğunu biliyorsun.
Jonah will hate it, because elúszni left the money.
O paradan vazgeçtiğim için Jonah benden nefret edecek.
I have something more precious than money.
Paradan daha değerli bir şey var ki ona da "şeref" deniliyor.
This game takes way more than money.
Bu oyunda paradan fazlası gerekiyor.
"The Mustangs are family, Calvin," and that has more value than money.
"Mustang bir ailedir Calvin, ve bu, paradan daha da önemlidir."
So you have finite energy and you have a financial paradigm which demands infinite growth, and we are at the point of human history where the infinite growth paradigm collides with something that is more powerful than money is.
Yani sınırlı enerjiniz ve sınırsız büyüme gerektiren bir finans paradigmanız var. Ve artık insanlık tarihinde sınırsız büyüme paradigmasının paradan daha güçIü bir şeyle çakıştığı noktaya geldik.
Somebody talks about money, and you automatically accept without thinking that compound interest, factional reserve banking, and fiat currency is okay, and we have to protect that, because if we don't protect that, it's gonna be bad for us.
Biri paradan bahseder, ve siz otomatik olarak kabul edersiniz ki, bileşik faiz, kısmi rezerv bankacıIığı, kağıt para iyidir, ve bunları korumamız gerekir, çünkü korumazsak bu bizim için, kötü bir şekilde sonuçIanır.
How much are we talking?
- Ne kadar paradan söz ediyoruz?
Not that I have anything to say to your thieving ass, but you took a lot more than money, Rachel.
Senin gibi pis bir hırsıza iki çift lafım olurdu ama, bil ki paradan daha fazlasını götürdün, Rachel.
I'm tired of talking about money all the time.
Sürekli paradan konuşmaktan yoruldum.
In order to save money, the following presidents will no longer be taught :
Paradan tasarruf etmek için, şu Başkanlar artık okulda öğretilmeyecek :
It was the money.
Paradan dolayı.
You know, I'm betting it was more than just the money.
Bahse girerim ki paradan başka şeyler de vardı.
Let me tell him about the money.
Ona paradan bahsedeyim.
And two--this money is what I'm telling ya.
İki, size paradan bahsediyorum.
Hell, I stand to make more money in the next year than my dad made in his whole life.
Öyle bir durum ki, önümüzdeki yıl, babamın bütün hayatı boyunca kazandığı paradan fazlasını alabilirim.
Did she mention the money?
Sana paradan maradan bahsetti mi?
Did she say anything about money?
Sana paradan bahsetti mi?
- Have you done something, Celal?
- Paradan haberin var mı, Celal?
I didn't even know about it!
Benim haberim yok ki böyle bir paradan!
I didn't know a thing.
Bu paradan benim haberim yok.
So it's something bigger than the money.
Demek ki paradan fazlası.
- The money that the manager gave us.
- Müdürün verdiği paradan.
Whenever money is mentioned, he must runs away I have to talk to President Ahn myself
Menajer Ma paradan bahsettiğimde kaçtığı için doğruca başkanla konuşmalıyım.
No more news for dispariþiei "Illuminati" - their and neither of them huge sums of money you have stored in banks worldwide.
İlluminati'nin ortadan kaybolmasına ilişkin bir bilgi yok. Ya da dünyanın her yanına yayılmış büyük miktarda paradan.
Say money, but it won't get you too far, get you too far
¶ Paradan söz et ama bu seni pek ileri götürmeyecektir. ¶
You're in charge of the money.
Sen paradan sorumlusun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]