English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Paras

Paras translate Turkish

28,599 parallel translation
She's obviously attempting to divert attention until she can claim Mina's trust money and disappear.
Mina'nın fondaki parasını hak edip kaçana kadar dikkati başka yere çekmeye çalışıyor.
Who pays for that?
Parasını kim ödeyecek?
Where's his money?
Parası nerede?
You haven't paid for 5 days of drinking!
5 günlük içki parasını ödemediniz!
We could use the community outreach money.
Sosyal yardım parasını kullanabiliriz.
I'm sorry... advance money?
- Anlamadım, ne parası?
He's got enough money, but his rations for the week say he can only have one.
Yeterli parası varmış ancak karnesine göre haftada bir kutu hakkı varmış.
How can a young man, just out of the service, no money, no job, afford to buy oceanfront property down here?
Askerden yeni gelmiş, beş parasız, işsiz, genç bir adam buralarda okyanusa sıfır bir arazi satın alacak parayı nereden buldu sence?
We wet Callahan, we go to the bank, we pay the motherfucker, then we sit back, and we wait to see what our next move is gonna be.
Callahan'ı indireceğiz, bankaya gideceğiz adama parasını verip oturup bekleyeceğiz. Sıradaki hamlemizin ne olduğunu düşünmek için bekleyeceğiz.
All that lawyer money she got?
Avukat parasından versin sana?
Things go south with the clubs, you're gonna put all the Lobos cash right into them, and the kids take a hit.
Kulüple işler kötü gidince Lobos'un bütün parasını oraya harcayacaksın ve çocuklara bir şey kalmayacak.
We check her cell on a regular basis because we pay for it, and because that horrible boy once sent her a text that...
Telefonunu düzenli olarak kontrol ediyoruz çünkü parasını biz verdik. Bir de o iğrenç çocuk bir keresinde öyle bir mesaj...
- Don't worry, Schmidtstain can't afford The Lisbon.
- Endişelenme Schmidtticik'in parası The Lisbon'a yetmez.
the set of people that wish to move to Mars and the set of people that can afford to move to Mars inclusive of government aid.
Mars'a gitmek isteyen insanlar ve hükümet yardımı olmadan gitmeye parası yetecek insanlar kümesi.
That... That's for Jason's college.
Jason'ın üniversite parasıydı o.
So, the pay's good.
Parası iyi.
She has all the money in the world, it seems like, whoever it is, to be able to do this.
Her kimse, bunu yapmak için oldukça fazla parası var gibi görünüyordu.
It's all family money.
Hepsi ailesinin parasıydı.
It's her money.
Onun parası.
Say we give McCullough back his cell phone and his money.
McCullough'a parasını ve telefonunu geri verdik diyelim.
You know what? Whatever you did, you got paid for it, didn't you?
Ne yaptıysan sevabına mı yaptın, parasıyla yaptın, yalan mı?
And why not? These corporations have lots of money.
Peki neden, bu şirketlerin çok parası var da ondan.
The Yakuza sold it for twice that, and I got to tell you I don't think the Resistance has the money.
Yakuza filmi o paranın iki katına sattı ve Direniş'in parasının kaldığını sanmıyorum.
Who here can open the vault so I can get this pathetic ass rag his money?
Bu zavallı göte parasını verebilmem için kim kasayı açabilir?
If you're gonna try to ransom me or some shit, ghost ain't the type that's gonna pay.
O bir dost. Eğer beni fidye parası için falan tutuyorsan Ghost öyle para verecek birisi değildir.
So this is how Tommy is cleaning his money.
Demek Tommy parasını böyle aklıyor.
I hope your Russian friend is on the money.
Umarım Rus dostunun parası vardır.
Shouldn't be too hard to extract him and question him about the IMF money while his pants are down.
Pantolonu inikken onu dışarı çıkarıp... IMF parası hakkında sorgulamak çok zor olmamalı.
Who are you collecting the IMF money for?
IMF parasını ne için topluyordun?
And a suitcase full of drug money.
Ve bir çanta dolusu uyuşturucu parası.
Or Dunning's accomplice used the distraction of a police raid to help himself to Farris'money.
Ya da Dunning'in suç ortağı dikkatler polis baskınındayken Farris'in parasına el koydu.
No studio would fly you two cross-country just to discuss a movie about Caroline losing all her money.
Hiçbir stüdyo sizi Caroline'ın parasını kaybettiği film hakkında sadece konuşmak için ülkenin diğer ucuna uçurmaz.
You need to look broke, busted, discarded from society.
Beş parasız, meteliksiz, toplumdan dışlanmış görünmelisin.
This is the first good thing to happen to her since she lost all her money, aside from the time the Red Cross gave us coffee.
Bütün parasını kaybettiğinden beri başına gelen tek iyi şey bu. Kızılayın bize kahve vermesi haricinde.
Hey, um, do you have anything from one chef to the guy who is paying for everything?
Acaba bir şeften her şeyin parasını ödeyen adama bir jestiniz var mı?
Apparently he was desperate for cash, so I paid up.
Anlaşılan parasızdı, ben de verdim.
You took his blood money.
Kanlı parasını aldın.
The guy got pushy, and he had cash, and I thought, "What the hell?"
Ama adam çok ısrar etti ve parası da vardı, ben de "ne olacak ki" dedim.
The owner can't afford to keep it up.
Sahibinin orayı çekip çevirecek parası yok.
And he has a loft in, Greenpoint, which I don't know how he affords that,
Ve Greenpoint'de bir çatı katı var, parasını nasıl karşılıyor bilmiyorum.
The school gets its money, and when my guys get out or drop out, they're just as unemployable as ever, only now they're buried in debt.
Okul parasını alıyor ve adamlarım okuldan atıldıklarında veya ayrıldıklarında her zaman ki gibi işsiz olarak kalıyorlar. Tek fark, borca batıyorlar.
If he used the college's money, it could take years to find the trail.
Eğer üniversitenin parasını kullanmışsa izini bulmak yıllarımızı alabilir.
Why would Eddie come here to shake them down for money?
Neden Eddie buraya gelip onlardan haraç parası istesin?
I don't think this was a straight-up shakedown.
Bence bu haraç parası değildi.
My assumption is Marco kept the extortion money for himself.
Benim tahminim Marco haraç parasını kendine sakladı.
And gets paid.
Ve parasını alacak.
We know you were working with Judge Caldwell, funneling him immigrants from the school in exchange for a cut of the extortion money.
Hakim Caldwell ile birlikte çalıştığını biliyoruz okuldan kendisine göçmenleri gönderiyordun o da sana şantaj parasından pay veriyordu.
Donna, I'm broke.
Donna, parasızım.
Or will create a natural we start from zero again Do not spend my money!
Babanın parasıymış gibi harcamasana!
Shut up.
Dostum, sen beş parasızlığa alışık değilsindir.
Yeah, I really see you're strapped for cash. Emil had family money, and after being married to that sad sack, I deserve every penny I get.
evet gerçekten paraya ihtiyacınız olduğunu görüyorum emil in aileden parası vardı bu gerizakılıyla evlenince o para benim de oldu hepsini hakkettim evliliğimiz boyunca emilin hiç bir düzgün işte tutunamadığını biliyor musunuz o yüzden mi kocanızı dövüyodunuz pardon?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]