English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Parrots

Parrots translate Turkish

230 parallel translation
I think you'd better show the parrots.
Papağanları, siz gösterseniz daha iyi olur.
Echo, the ventriloquist, could make wooden dummies talk... now watch the jolly parrots.
Vantrilok Echo, cansız mankeni bile konuşturabilir. Şu neşeli papağanlara bi'bakın.
Isn't it wonderful how the parrots always talk to your Grandma?
Papağanların, büyük annenle muhabbetleri ne güzel, değil mi?
- Parakeets, parrots, rubber.
Parakeet, papağan, kauçuk.
We sit and chatter like a pair of parrots.
Oturup bir çift papağan gibi çene çalıyoruz.
I'm going to talk to all the parrots.
Bütün papağanlarla konuşacağım.
Parrots, which were known to me.
Hepimizin dildiği, papağan.
And, of course, there's lots of parrots can talk.
Ve tabii ki, bir sürü papağan konuşabilir.
The claim is that a shipment of parrots from Madagascar was a total loss, because the ship put into an unscheduled port where the weather was bitterly cold and er...
İddia olunduğuna göre Madagaskar'dan yüklenen papağan sevkiyatı zayi oldu çünkü gemi, yükü planda olmayan bir limana bıraktı ve hava dondurucuydu.
- I suggest that there was no ship, that there is no case and that there were no parrots.
- Bence gemi yoktu. Dava ve papağanda.
NO, PARROTS.
Hayır, papağanlar.
AND NOW I'VE ONLY THREE. PARROTS.
Ama şimdi sadece üç tane kaldı.
... VERY FOND OF PARROTS, AND THEY WERE AT SEA FOR MANY YEARS WITH MY HUSBAND.
Papağanlara çok düşkündü ve uzun yıllar gemide kocamla beraberlerdi.
AND NO ONE TO LOOK AFTER THE PARROTS. OH.
Papağanlara bakacak kimse de olmayacak.
NOT IN FRONT OF THE PARROTS.
Papağanlarının önünde olmaz.
- I hate parrots.
- Bir puşkanalizciye git öyleyse!
Prisoners now have dogs, cats, parrots, canary birds, even monkeys.
Şu anda mahkûmların köpekleri, kedileri, papağanları kanaryaları, hatta maymunları var.
If you dont mind parrots.
Papağandan rahatsız olmazsanız.
- Parrots?
- Papağan mı?
- I don't like parrots.
- Papağanları sevmem.
You bunch of parrots!
- Sen, kaçığın tekisin!
Oh, I'm afraid not, actually, guv, we're fresh out of parrots.
Maalesef papağanımız kalmadı.
Sorry, guv, we're right out of parrots.
Affedersiniz, papağan kalmamış.
And parrots started to announce television programmes.
Papağanlar da televizyon programları anonsuna.
Here is the news for Parrots.
Papağanlar için haber bülteni.
No parrots were involved in an accident on the M1 today when a lorry carrying high-octane fuel was in collision with a bollard.
Bugün M1'deki kazaya karışan papağan olmadı. Kazada yüksek oktanlı benzin taşıyan bir kamyon bir dubaya çarptı.
A spokesman for parrots said he was glad no parrots were involved.
Bir papağan sözcüsü, hiçbir papağanın karışmamasına sevindiğini söyledi.
That's the end of the news, now our programs for parrots continue with part 3 of'A Tale of Two Cities', specially adapted for parrots by Joey Boy.
Haberlerin sonuna geldik. Papağan programlarımız İki Şehrin Hikayesi'nin 3. bölümüyle sürüyor. Joey Boy tarafından papağanlara uyarlandı.
Man learned to talk listening'to parrots.
- Papağanları dinleyerek.
We're right out of parrots.
Papağanımız bitmiş.
What do you have to do to win one of these parrots here?
Şuradaki papağanlardan birini kazanmak için ne yapmalısın?
Let me get my parrots, baby.
Dur papağanlarımı alayım, bebeğim.
Forty-three species of parrots!
43 farklı papağan türü!
We put our lives in the hands of a mob of parrots.
Hayatımızı papağanlara emanet ediyrouz.
Or better yet, even stumble on your blessed village and kill two parrots with one cracker!
Yada daha iyisi, şu senin lanet köye gidip bir iki papağan öldürürüz!
One pet per sailor, parrots preferred.
Her denizci bir tane getirir, o da tercihen papağandır.
- That's bigger than three parrots.
- Ama bu üç papağandan daha büyük.
Hey, look, no more painted parrots, huh?
Hey, bak artık boyalı taklitleri bıraktım.
You don't do parrots.
Papağan yapmıyorsunuz.
I've always loved parrots.
Papağanları her zaman sevmişimdir.
And you get the parrots.
Ve papağanlar size kalacak.
Parrots are green and canaries are yellow.
Papağanlar yeşildirler ve kanaryalarda sarıdırlar.
Cockatoos, parrots, tigers, painted on velvet.
Kakadular, papağanlar, kaplanlar kadifenin üstünde boyanmış.
No canaries or parrots, I promise.
Kanarya ya da papağan yok, söz veriyorum.
Kiki, will you come and see the parrots with me?
Kiki, benimle gelip papağanları görmek ister misin?
Kiki doesn't seem to find my parrots attractive anymore.
Kiki artık papağanlarımı çekici bulmuyormuş.
Kiki would love to play with your parrots, Yves... but Kiki is as anxious to contact this Benway character as I am.
Kiki papağanlarınla oynamayı istiyordur, Yves.. ... ama o da benim gibi Benway denen adamı merak ediyor.
Go see the fucking parrots, will you, Kiki?
Gidip şu lanet papağanları görür müsün?
The parrots can, but- -
Papağanlar edebiliyor ama- -
So do parrots.
Papağanlar da yapabiliyor.
Parrots?
Papağanlar mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]