English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Passable

Passable translate Turkish

127 parallel translation
- Passable.
- Geçilebiliyor.
Umm, passable.
Fena değil.
If you ever crawled out of that deer hide and dolled up a bit I got a hunch you'd be a passable, pretty gal.
Eğer üstünden şu geyik postunu çıkartıp şık giyinirsen... hoş ve sevimli bir kız olacağını seziyorum.
All the trouble I go to just to look passable.
Tüm bu zahmete iyi görünmek için katlandım.
They have a very passable wine here, vintage of'59.
Buranın şarapları fena değildir, 1859 mahsülü.
Oh, it's a little cramped, but passable.
Oh, biraz sorun var, fakat halledilebilir.
You make Indian tea out of the leaves, and it makes a passable fodder for stock.
Yapraklarından Kızılderili çayı yap, kabuğunu iç, odununu da yak.
Make Indian tea from the leaves, and it makes a passable fodder for stock.
Yapraklarından Kızılderili çayı yap, kabuğunu iç, odununu yak. Hayvanlar için de iyi bir yemdir.
Passable
eh işte
Passable
eh işte!
Passable.
Geçebilirsiniz.
And if it's passable, we're gonna do it my way!
Eğer orası iyiyse, dediğim gibi yapacağız.
It is a statement of fact that as a man you are passable, but as a woman you are a dog.
Su bir gerçek ki erkek olarak idare edersiniz, ama kadïn olarak bir maymunsunuz.
Her cheese omelettes were passable
Onun peynirli omletleri güzeldi.
- It was passable.
- Fena değildi.
( Man ) Sometimes a perfectly passable sex life just needs a little tweak to move it into the mind-blowing category.
Bazen kusursuz olan seks yaşamlarının bile heyecan verici aksiyonlar içeren kategorilere ihtiyacı vardır.
- Eh bien, Hastings, when it is cold and dark, and there is nothing else to eat, it is... passable.
Eh, Hastings, hava soğuk, karanlık ve yiyecek başka hiçbir şey yokken.. ... mümkün.
If you're hungry, the Replimat has some passable Bajoran food.
Acıktıysan, Replimatta lezzeti fena olmayan Bajor yemekleri var.
Aw, Lilly! Can't you tell I was just trying to get something passable to eat?
Yiyecek düzgün bir şeyler aradığımı anlamıyor musun?
Ensign Hickman in Astrophysics does a passable Janeway.
Astrophysics'li Teğmen Hickman buna benzer birşey yapıyordu.
- It's passable. - Passable!
- Evet, yenilebilir.
The road's still passable?
Sokaklar hala geçilebilir halde mi?
The road's still passable?
Yol hala açık mı?
See if it's passable, Mira.
Geçilebilir mi bak, Mira.
Filling a bomb crater to make a road passable again, that's as routine to a school kid there as getting a malt down at the corner shop here.
BAŞKA BİR TRENE YOLLUYORLAR
Her cheese omelets were passable
Onun peynirli omletleri güzeldi.
The ravel was passable, but the brahms was for shit.
Ravel fena değildi ama Brahms berbattı.
- Yeah, it's passable in a pinch.
- Evet, ihtiyacımızı karşılıyor.
Her German cello is passable, but she'll audition for the conservatory.
Alman malı çellosu idare eder... fakat o konservatuvar sınavına girecek.
Delightful music and a passable meal.
Hoş müzik. Yemek te fena değildi.
- Passable.
- Mümkün.
With her being ridiculously book smart to the point where she has no interpersonal skills and you being cuddly as an un-potty-trained labradoodle and as useful in medical situations as an un-potty-trained labradoodle, together, the two of you make one barely passable doctor slash labradoodle.
Onun insan ilişkilerini yok edecek kadar gülünç derecedeki teorik bilgisi, senin de tuvalet eğitimi almış sevimli bir labrador olman ve tıbbi durumlarda ancak tuvalet eğitimi almış bir labrador kadar etkili olman, ikinizin beraber, güçbela geçerli tek bir doktor ve labrador etmenizi sağlıyor.
Mr Fletcher, is that path passable?
Bay Fletcher, bu patikadan gidilebilir mi?
How do you lay claim to a passable mind while ignoring... if I'd wanted to do you in, my inviting the Sheriff up here to witness?
Şerif'i buraya şahit olarak çağırdığımı göz ardı ederek... seni öldürmeye çalıştığımı nasıl iddia edebilirsin?
"but to take the only passable road on this snowy day. " The road through Stars Hollow. "
Stars Hollow'dan geçen yol.
It may not be passable.
Geçilmez olabilir.
I speak English, and you do a passable job yourself, so yeah.
Beni uzaktan takip mi ediyorsun? İngilizce konuşuyorum.
The downstairs buffet is quite passable.
Aşağıdaki büfe oldukça iyi.
Passable.
Fena değil.
It's passable, okay?
Rahatça içki alırsın.
- Passable night?
- Rahat uyuyabildin mi?
– It's passable.
- İdare eder.
I'm passable.
İdare ederim.
He's passable.
İdare eder.
Only passable, Walter.
İdare eder, Walter.
Dazed and Confused was the one thing that was passable.
Dazed and Confused geçebileceğimiz tek filmdi.
Well, she's passable.
Fena sayılmaz.
And yes, in a purely put-a-bag-over-his-personality, use-him-as-a-pleasure-machine kind of way, he's passable.
And yes, in a purely put-a-bag-over-his-personality, use-him-as-a-pleasure-machine kind of way, he's passable.
- Quite passable.
Yaklaşık.
Very passable, this, eh?
Oldukça iyi.
Very passable.
İyi bir kadeh Chateau de Chasselas gibisi yok, ha Josiah?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]