Passport translate Turkish
4,080 parallel translation
For every new stamp on the Passport, we need to leave our mark on the country.
Passaporttaki her yeni pul için gittiğimiz şehirlerde kendi işaretimizi bırakmalıyız. Kaç tane pulun var şuan?
My passport's back at Gina's in Medici.
Asla olmaz. Pasaportum Gina'nın ofisinde kaldı.
- Can you grab my passport out of my bag? - Yeah.
Çantamdan pasaportumu verir misin?
Why would you let Jill go anywhere without her passport?
Jill'in pasaportsuz dolanmasına nasıl izin verdin?
Defendant will surrender his passport before being released.
Davalı salınmadan önce pasaportunu teslim edecektir.
This is a passport photo, Rei!
- Bu pasaport fotoğrafı, Rei!
Why do you need a passport?
Neden pasaport kullanıyorsun?
Have you got a passport?
- Pasaportun var mı?
If we don't get the birth certificate... we can't make the application for your passport.
Doğum belgeni alamazsak pasaport başvurusu yapamayız.
You will surrender your passport and you are not to approach any children or be in the vicinity of playgrounds or schools.
Pasaportunuzu teslim edeceksiniz,... hiçbir şekilde bir çocuğa yaklaşmayacaksınız,... ya da park veya okulların yakınında dolaşmayacaksınız.
Give me your passport and your money
Kimlik ve para?
Your passport's out of date.
Pasaportunun süresi geçmiş.
Hey. I need you to take my photo for a new passport.
Yeni pasaport için fotoğrafımı çekmen gerek.
And those other three names, they came in on a Mexican passport?
Peki o diğer üç kişi de Meksika pasaportuyla mı giriş yapmış?
Passport, driver's license.
Pasaport, ehliyet falan?
Did you bring your passport?
Pasaportunu getirdin mi?
TSA at John Wayne Airport just reported a businessman passing through immigration using a Brazilian passport.
John Wayne Havaalanı'ndaki Ulaşım Güvenliği Bürosu bir işadamının Brezilya pasaportuyla göçmen gişesinden geçtiğini söyledi.
Two months ago. Wanted a passport.
İki ay önce bir pasaport istedi.
His new name and passport number.
Yeni adı ve pasaport numarası.
I took his new passport to a restaurant - he washes dishes there.
Yeni pasaportunu bir restorana götürdüm. Orada bulaşıkçılık yapıyor.
Her accent, her passport.
Aksanı, pasaportu...
Here's yöur passport
İşte pasaportun, abi.
- I don't give a shit what his passport says.
- Nerenin pasaportu var umurumda değil.
I checked into their passport records.
Pasaport kayıtlarına baktım.
Couldn't help but notice on your passport there's an entry- - "Gobierno Cubano" "
İstemeden de olsa pasaportunuzdaki bir ifade gözüme çarptı... "Gobierno Cubano"
He has the power and the reach to get Hannah a new name, new passport, but if she's as happy as she seems in her new life, then why is she here, messing with mine?
Hannah'ya yeni bir isim ve yeni bir pasaport çıkartacak güce ve bağlantılara sahip. Ama madem yeni hayatında göründüğü kadar mutlu o zaman burada ne işi var? Neden benimle uğraşıyor?
I need a new passport.
Yeni bir pasaport lazım.
Once she gets her passport, she'll be out of our lives forever.
Pasaportu eline geçer geçmez sonsuza dek hayatlarımızdan çıkacak.
Just send this to the passport guy.
Bunu pasaportçu adama göndereyim hemen.
Destroy your old passport.
Eski pasaportunu yok et.
Dexter, my passport.
Dexter, pasaportum.
So this is Maggie Castner's passport photo.
Maggie Castner'ın pasaport fotoğrafı.
Access manifests for flights in the next few days cross-check those names with passport photos.
Birkaç gün içindeki uçuşların yolcu listelerine ulaşıp bu isimleri pasaport fotoğraflarıyla karşılaştırabilirim.
It's all there in my passport.
Pasaportumda yazıyor.
We found this passport a week ago.
Bu pasaportu geçen hafta bulduk.
That room is registered to a Peter Krieg, checked in under a German passport.
O oda Peter Krieg adına kayıtlı. Alman pasaportuyla giriş yapmış.
Do you have a passport?
- Pasaportun var mı?
You need a passport to get into Harlan?
- Harlan'a girmek için pasaport mu lazım?
No, you need a passport to get into Canada.
Hayır, Canada'ya gitmek için pasaport lazım.
Why do you have a bag with a passport and three cell phones?
Neden çantanda bir pasaport ve üç cep telefonu var?
But I have a list of all his known aliases, so see if any of them used a passport!
Ama bende onun kullandığı tüm sahte kimliklerin listesi var. Bak bakalım... bunlardan herhangi biri pasaport kullanmış mı!
Montreal, long story, but my money and passport were confiscated, so - -
Montreal, uzun hikaye, fakat param ve pasaportuma el koyuldu, bu yüzden - -
And his money, I get it, that's all craps and whores, but his passport?
Ve parasını anlıyorum, fahişeler ve bokum şeyler ama pasaportu?
How the hell did he lose his passport?
Pasaportunu nasıl kaybetti lan?
You said you didn't have a passport.
Pasaportun olmadığını söylemiştin.
And even if you had a passport, what if they checked you for a gun?
Ve pasaportun olsaydı bile, ya seni silahın var mı diye kontrol etseler ne olurdu?
But as soon as I get enough money for a plane ticket and a passport, I'm running away to Great Britain.
Ama uçak bileti ve pasaport almaya yetecek param olunca İngiltere'ye kaçacağım.
They have to get the boy papers and a passport, and we have to find their staging area.
Çocuğun pasaportu falan lazım. Ve biz onları kaldığı yerde bulduk.
Okay, Tasar-offspring is in the system, passport ready.
Pekala Tasarov sistemden silindi pasaport hazır.
You have enough stamps in your passport to avoid suspicion.
Şüpheyi engellemek için pasaportunda yeterince pul var.
And I carry my passport.
Ve bir ruhsat taşıyorum.