Past translate Turkish
45,023 parallel translation
And I couldn't escape my past.
Ve geçmişimden kaçamıyordum.
I was going to cut away the past... and leave it all behind.
Geçmişi silip atacak ve her şeyi geride bırakacaktım.
You keep falling back into the pain of the past.
Geçmişin acılarına saplanıp duruyorsun.
Evade a ship full of redcoats, fight through a ship full of pirates, and somehow get past Long John Silver.
Bir sürü kırmızı urbalıyı atlatıp bir gemi dolusu korsanla didişecektik. Üstüne Uzun John Silver'ın pabucunu dama atacaktık.
I found a way to reach into the past... and undo it.
Geçmişine uzanmanın yolunu buldum. Her şeyi geri almanın.
I made a lot of mistakes in my past and each and every one of those mistakes can be blamed on one thing.
Geçmişimde bir sürü hata yaptım Ve bu hataların her biri Bir şeyden suçlanabilir.
Come on, chip, i thought we were past that.
Hadi, yonga, düşündüm Biz bunu geçtik.
At least one of them should have a line of sight to the rear courtyard, past the fence with the walkers on it.
En azından biri, aylakların bulunduğu tel örgülerin ardındaki arka bahçeyi görüyordur.
Now we've taken the past year to study your business.
Geçtiğimiz yılı işlerinizi inceleyerek geçirdik.
And unlike in the past...
Ve geçmişte olduğunun aksine..
And even if I could slip a ship past him to seek aid from your family in the colonies, you'd have to be on that ship.
Onu geçip ailenden yardım almak için.. .. bir gemi hazırlasam bile.. .. o gemide senin de olman gerekir.
We should be moving past this, not wallowing in it.
Bunu geçmişte bırakmalıyız.. .. içinde oradan oraya sürüklenmemeliyiz.
Aku's grasp chokes the past, present, and future.
Aku pençeleriyle geçmişi boğazlıyor. Şu anı ve geleceği de.
Gotta get back, back to the past.
Geri dönmeliyim. Geçmişe dönmeliyim.
♪ Watch out ♪ ♪ Gotta get back ♪ ♪ Back to the past Samurai Jack ♪
Çeviri :
I suggest you focus on that, not the past.
Geçmişi ardında bırakıp buna odaklanmanı öneririm.
The past has slipped away
Geçmiş kayboldu
Bury the hatchet, you know, put the past behind us, bygones.
Savaş baltasını gömelim. Geçmişi ardımızda bırakalım, maziyi unutalım.
We really... We talked, and I think we got past it.
Konuştuk ve sanırım sorunlarımızı aştık.
I'm just saying, you can't put anything past him.
Sadece söylüyorum, ona bir şey atılmaz.
Whatever problems there were for her are in the past.
Onun ne sorunu vardıysa... artık geride kaldı.
How's that story, the ghost of Christmas past?
Bu hikaye nasıl, geçmiş Noel'in hayaleti mi?
A fat woman is inherently untrustworthy as she is a sensualist who sees no real difference between a pastrami sandwich and a dick in the mouth.
Şişman bir kadın doğası gereği güvenilmezdir, çünkü pastırma sandviçi ile ağızdaki bir sik arasında hiçbir fark görmeyen şehvet düşkünüdür.
Whatever past disagreements, bygones. You know?
Geçmişte ne anlaşmazlık olduysa, geride kaldı.
You tell people you work for a company called narwal'cause people look past middle management.
Çünkü insanlar orta derece yönetimi görmezden gelir.
There is evidence that every dime borrowed by Stussy Lots in the past four months was funneled into dozens of offshore accounts in the name of all three partners.
Burada son dört aydır, Stussy Lots tarafından alınan her bir kuruşun, üç ortağın adına deniz aşırı hesaba aktığına dair kanıt var.
"the past is unpredictable"?
"Geçmiş öngörülemezdir"
The first thing we have to get past is this.
- Aşmamız gereken ilk şey bu.
Union offices are about two levels down from here, And the tycho station admin, just past that.
Birlik ofisleri buradan iki seviye aşağıda ve hemen akabinde Tycho yönetimi de yer alır.
There's an Iranian bag man, Farhad Nafisi, who served as transfer agent for nuclear payments in the past.
İranlı bir para kasası var, Farhad Nafisi. Geçmişte nükleer ile ilgili ödemelerde transfer ajanı olarak görev yaptı.
He's been important in the past, moving money for your nuclear weapons program.
Geçmişte önemli biriydi. Nükleer silah programınız için para aktarıyordu.
Movements and contacts for the past two weeks.
Geçtiğimiz iki haftada gittiği yerler ve iletişim bilgileri.
For the past eight years.
Sekiz yıl boyunca.
The way he's been acting the past few months, it's... it's as if he wants to finish the job.
Son birkaç aydaki davranış şekli işi bitirmek istediğini gösteriyor.
Yeah, true, this time around. But, Majid, you've been dropping missiles on their heads for the past 30 years.
Doğru, bu kez öyle oldu ama 30 yıldır tepelerine füze yağdırıyorsun Majid.
He ran past me. He was shouting.
Koşarak yanımdan geçti.
He ran past me.
Beni geçti.
- He ran past you?
- Seni geçti mi?
He ran past me.
Koşarak yanımdan geçti.
The village in which we are meeting sits on land that belongs to someone from your past.
Buluştuğumuz köy geçmişinden birine ait toprak üzerinde bulunuyor.
My friend, you've gotta move past that dumb book of yours.
Dostum, senin kitabı çoktan kaldırman lazımdı.
How long before you move past it?
Atlatması ne kadar sürdü?
Move past what?
Neyi atlatması?
Then Russell will drive the scapegoat deep into the bush, far from here, so we can start over untainted by our past mistakes.
Sonrasında Russell keçiyi bizi arındırabilmek için çok uzaklardaki bir ormana bırakacak.
You're living in the past.
Sen geçmişte yaşıyorsun.
I'm not stuck in the past. I just hate the present.
Ben geçmişe takılmadım, sadece şimdiki zamanı sevmiyorum.
Since all we have on Henry is what John heard him say, we can't detain him past 24 hours.
Henry ile ilgili elimizde olanlar sadece John'un duyduklarından ibaret. O yüzden 24 saat göz altınta tutamayız.
- of the past few minutes, okay? - No, I don't want to die.
Hayır, ölmek istemiyorum.
You coming past me?
Geçerken beni de alır mısın?
"This dumb feud, let's put it in the past."
"Bu aptal kavgayı geçmişte bırakalım."
Once you land, once you are past the fort...
Çıktığınız zaman...