Paul's translate Turkish
4,811 parallel translation
Yeah, and Paul said it's more of the same...
Evet ve Paul'a daha fazlası da söylenmiş...
Black-ops Paul just proved he's down with you for real, but he also said run.
Üç kağıtçı Paul sana gerçekten aşık olduğunu kanıtladı. Ama sana kaçmanı da söyledi.
All I could hear was Paul Shaffer's stomach growling.
Tek duyduğum Paul Shaffer'ın mide gurultusuydu.
That's what you do, Paul. That's why you were watching Beth.
Senin yaptığın şey ise Beth'i gözlemlemekti Paul.
Olivier called Paul in hours ago and he's not picking up.
Olivier Paul'u saatlerdir arıyor ama telefonu açmıyor.
So, Paul's a monitor.
Yani Paul bir gözlemci.
Can you please just stay away from her until I find out if Paul's selling us down the river?
Lütfen ben Paul'un bizi satıp satmadığını öğrenene kadar ondan uzak durur musun? Neyse artık.
That's Paul's car, so...
Şuradaki Paul'un arabası.
You know, even if he's not ratting me out in there, those medical tests could still tell him I'm not Beth.
Eğer Paul orada benim kim olduğumu söylemese bile testler Beth olmadığımı gösterebilir.
Enough waiting. I need to know what Paul's up to. I'm going in.
Bu kadar beklediğimiz yetti benim Paul'un görmem gerek.
Paul reports to Olivier, his handler.
Paul Olivier için çalışıyor, onun yardımcısı.
She's my white whale, Paul.
O benim için çok değerli, Paul!
Mrs S, this is Paul.
Bayan S... Bu Paul.
That's not good enough. I understand your frustration, but like Olivier or Paul, I only know my part.
Tepkini anlıyorum ama Olivier ve Paul gibi ben de sadece bana düşen kısmı biliyorum.
Just like Art, Paul, and Rachel and everybody wants to help.
Art, Paul ve Rachel gibi. Herkes yardım etmek istiyor. Ben Bayan S'e gidiyorum.
Paul and Emma, it's easy to see the trouble in their past, but you... you're a golden boy from a golden family.
Paul ve Emma'nın geçmişlerinde yaşadıkları sorunları görmek çok kolay. Ama sen... Sen altın ailenin altın çocuğusun.
You played that like a combination of Willie Mays and Paul Cézanne.
Willie Mays ile Paul Cézanne karışımı gibi oynadın.
Yeah, Paul and I are doing this... uh, actually, that's Eric and Katie.
Paul ve ben yapacağız. Aslında Eric ve Katie yapacak.
At the Grey Cup gig, Paul was sitting in the front row.
Grey Cup'taki gösteride, Paul ön sırada oturuyordu.
Paul and Freddy are setting up roadblocks here and over here, but it's gonna take some time to button up the whole town.
Paul ve Freddy şuraya ve şuraya barikat kuruyor. Ama bütün kasabayı tamamlamak biraz zaman alacak.
Paul Bunyan's blue ox would have been fooled.
Paul Bunyan'ın mavi öküzü bile buna kanardı.
You gotta turn yourself in, Paul.
Teslim olmalısın Paul.
Could he be working with Paul?
Paul ile çalışıyor olabilir mi?
It's Paul's truck.
Bu Paul'ün kamyoneti.
Ok. So, over the past couple of days, two woman have been found murdered with their tongues removed in St. Paul, Minnesota.
Son birkaç günde St. Paul Minnesota'da dilleri çıkartılmış iki kadın cesedi bulundu.
Rosewood, just outside of St. Paul.
Rosewood, St. Paul'ün hemen dışı.
It's Paul.
Ben Paul.
Oh, thanks for meeting me, Paul. It's just...
Paul benimle buluştuğun için teşekkürler.
Paul, that's not the way it works, mate.
- Paul, bu şekilde olmaz, dostum.
Paul's taken him.
- Paul onu götürdü.
Maybe it's not Paul.
Belki de Paul değildir.
Paul's abducted him.
Paul onu kaçırdı.
And it's not my mind.
Ama benim aklım değil. Paul!
Paul! Johnny, where's Briggs?
Johnny, Briggs nerede?
Paul's letter to the Corinthians says much the same.
Paul'un Korintlilere yazdığı mektup da hemen hemen bunu söylüyordu.
Then there's Paul Coates - local vicar, no alibi.
Sonra Paul Coates var, yerel papaz, görgü tanığı yok.
- Paul Newman's coming.
- Paul Newman geliyor.
He's slipping away, my Paul.
Öylece gidiyor Paul'üm.
- Where's Paul?
- Bilmiyorum.
Where's Jakes? Presumably with Paul.
Muhtemelen Paul ile.
That's Paul Briggs?
- Bu mu Paul Briggs?
- Felix, it's Paul.
- Hey! - Felix, ben Paul.
- Hey. Paul's friend?
- Paul'un arkadaşı mı?
Paul Newman was handsome, but that's it.
Paul Newman yakışıklıydı ama hepsi bu.
Okay, Paul, let's go.
Tamam, Paul, gidelim.
Paul and Elizabeth Garrett had a standing matinee they went to every Sunday.
Paul ve Elizabeth Garrett her pazar bir matineye katıIıyorlarmış.
- Well, there's Paul Wagner and some other person.
- Paul Wagner var, başka biri daha var.
You know what's great, Paul?
Harika olan ne biliyor musun Paul?
Paul Wagner's staff when the news broke?
Paul Wagner'ın eleman kadrosunda kim vardı?
What in the name of Paul Revere's horse is taking them so long?
Paul Revere'nin atı adına onları bu kadar geciktiren nedir?
"Yesterday" by John Lennon and Paul McCartney.
John Lennon ve Paul McCartney'den "Dün" şarkısı.