English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pee

Pee translate Turkish

6,482 parallel translation
I'm gonna pee.
Çişim geldi.
♪ Pee, pee, pee, pee, pee pee, pee, pee, pee, pee ♪
# Çiş, çiş, çiş, çiş, çiş çişşidi, çiş. #
♪ And here's to you Mrs. Pee-Pee Face ♪ ♪
# Gelsin sana çişlerim Bayan Çiş Surat #
I just... I just thought it was interesting you could pee on a stick now, and they'd tell you all that. That's all.
Sadece hemen bir çubuğa işerdin, onlar da sana söylerdi her şeyi.
Just got to pee.
İşemem lazım.
I got to pee.
İşemem gerek.
- I have to pee like crazy.
- Çılgınca işemeliyim.
That's kind of scary, but it doesn't make me pee my pants.
Korkutucu sayılır, ama altıma işememe sebep olmadı.
Plus, I really got to pee.
Artı, gerçekten çiş yapmam lazım.
Yeah, and how you gonna do that, pee-wee?
Tabi tabi, peki bunu nasıl yapacaksın ufaklık?
Let me give you a boost, pee-wee, So you can get a better look.
Dur sana bir el atayım da yakından bak ufaklık.
I got to pee.
işemeye gidiyorum.
Why is it I feel I always gotta pee? What's that all about?
Neden sürekli çişim varmış gibi hissediyorum?
The first shock hits him... He's gonna pee in his seat.
İlk şok onu vurunca... koltuğa işeyecek.
I can't pee next door.
Bitişikte işeyemem.
I love that you take pride in your looks, even when I have to pee in the morning, and you're in there spending an hour on your hair.
Görünüşünle gurur duymanı seviyorum. Sabahleyin çişim gelse de sen de tuvalette bir saat saçınla uğraşsan bile.
I love that you're too good to pee in the kitchen sink.
Lavaboya işeyemeyecek kadar kusursuz olmanı seviyorum.
I'm surprised you couldn't hear me pee my pants from here. [Chuckles]
Buradan pantolonuma işediğimi görmediğinize şaşırdım.
Oh, man, I got to pee so bad, but I don't think I can stand up.
- Oğlum, çok fena çişim geldi ama ayağa kalkabileceğimi sanmıyorum.
I was. Didn't I pee in front of you too?
- Ben senin önünde işemedim mi?
I was just trying to pee.
Ben işemeye gelmiştim.
I gotta go pee.
- Çişim geldi.
No, it's just pee.
Hayır. Sadece işedim.
You sit to pee?
İşemek için oturuyor musun?
I got to go pee.
İşemem lazım.
- you done? - Oh, my God, I'm so excited about this plan that I have to pee.
- Aman Tanrım, bu plan beni çok heyecanlandırdı ve şimdi gidip işemeliyim.
One pee on in case of emergency.
Acil durumlar için bir kişi var.
- Outside to pee.
- Dışarı, işemeye.
I couldn't pee.
İşeyemedim.
Had to pee again, she took me back to the toilet.
Yeniden işemem geldi, kadın beni yeniden tuvalete götürdü.
The pee kept on coming...
Sürekli işemem geliyordu....
- I have to pee.
- Çişim var.
That is pee, Sarah.
İdrar, Sarah.
- It's not pee.
- İdrar değil.
Oh, but, guys, I have to pee.
Oh, ama, çocuklar, tuvaletim var.
- Dad, don't you need to go pee?
- Baba, tuvaletini yapmayacak mısın?
Let me take a pee, will you!
Bırak da işeyeyim!
And if your pee does not come back cleaner than a Mormon variety show, it'll be a ding against you getting a new heart, which is why you are not leaving this room until the little man comes around with a pee jar.
Eğer çişin Mormon gösteriminden daha temiz çıkmazsa yeni bir kalp alman zorlaşacak. Küçük adam çiş kavanozuyla gelene kadar bu odadan çıkamamanın sebebi bu işte.
Is my pee as clean as a Mormon variety show?
Çişim Mormon gösterimi kadar temiz mi bari?
We can do fuel, pee, and food in one stop, but sleep...
Tek molada yakıt, çiş ve yiyecek işini halledebiliriz, ama uyku.
What if I have to pee?
Ya çişim gelirse?
You must pee here.
Buraya işe.
Sit down, then pee.
Oturarak işe.
Because that's how girls pee.
Çünkü kızlar öyle işer.
First you will pee Gananavalaū without sleep..
Sen önce uyumadan bir işe.
If she stopped to pee mother.. Only two were told to take it?
Yatağını ıslatmayı bıraktığında, hani telefon alacaktınız?
I'm not trying to kill the vibe here, but I've had to pee for, like, three hours.
Buradaki ortamı bozmaya çalışmıyorum, ama üç saattir falan tuvaletimi tutuyorum.
I wasn't gonna pee.
İşemeyecektim.
And they really soak up the pee.
Gerçekten sidiği emiyor.
I have to pee.
Benim tuvalete gitmem gerekiyor.
Pee's leaking.
- Sidik damlıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]