English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pegs

Pegs translate Turkish

130 parallel translation
I'll play you a game of pegs.
Hadi solo test oynayalım.
Had to knock him down a few pegs.
Burnunu biraz sürtmek lazım.
When Big Bertha shelled enemy villages everything shook, we had to drive the tent-pegs deeper.
Düşman köyleri bombalandığında her şey sallanmış, çadır kazıklarını daha derine çakmak zorunda kalmıştık.
- Your boys take the pegs this side.
- Bu taraftaki askılar sizinkilerin.
And before Jim and I can make out what's going on, all the bulls and cows are in pastures with their legs straight up like pegs.
Jim ve ben ne olduğunu daha anlayamadan, çayırdaki bütün inekler ve öküzler birer birer yıkılmaya başladılar.
I thank you for your kindness, but we don't need any tent pegs.
İyiliğinize minnettarım ama bizim çadır kazığına ihtiyacımız yok. Majesteleri kontrolü kaybettiysem...
I haven't spent so much time watching you to try to force three very square pegs into tiny round holes.
Sizi izlemek için fazla zamanım yoktu. Üç eski kafalı çiviyi küçük deliklere sokmaya zorlamak için.
- You got any clothes pegs?
- Mandalın var mı?
Are you perhaps one of the specialists who drive pegs into the walls?
Rafları yerleştirmeye mi geldiniz?
Look at all these hits around here I've marked with the yellow pegs and up on the doors.
Sarı mandallarla işaretlediğim mermi izlerine bakın. Burada ve kapıların üstünde.
The pegs are a bit tight.
Mandallar biraz sıkı.
All you want then is a roll of twine, a couple of pegs... couple of banjoes, a plank, a wheelbarrow and a rake.
Sonra tek gereken bir bobin sicim, bir çift kazık tahtalar, bir el arabası kürek ve tırmık.
For some reason, I fit in the army like one of them round pegs.
Her nedense, ordu benim için biçilmiş kaftandı.
But I'll set down the pegs that make this music, as honest as I am.
Ama bozacağım bu müziğin akordunu.
Because these hills are filled with witches'pegs.
Çünkü bu tepeler cadı askılarıyla doludur.
Normally... they took four pegs in the ground
Yere dört tane kazık çaktılar.
They would tie my ankles to the pegs and they would tie my hands to the pegs.
Ayak bileklerimi kazıklara bağladılar ve ellerimi kazıklara bağladılar.
I don't think that pegs me exactly.
Bunların beni tam olarak anlattığını söyleyemem.
He set up a rape kit, tent pegs and rope, and he used it.
Çadır kazıkları, ip gibi tecavüz malzemeleri hazırlamış ve kullanmış.
Nailed her to the earth with tent pegs.
Çadır kazıklarıyla onu yere çaktılar.
Staked out with tent pegs and strangled.
Çadır kazıklarıyla yere çakıldı ve boğularak öldürüldü.
I'll like her very much after having 2 pegs, sir
Efendim, onu çok beğeniyorum iki kadeh içtikten sonra
- Right, drawyour pegs.
- Pekâla, mandallarınızı çekin.
- Drawyour pegs.
- Mandallarınızı çekin.
It's like he's running on tiny little pegs.
İki tane kıymığın üzerinde yürüyor sanki.
My money pegs her as disaffected DIA.
Ancak bahse girerim, kadın DIA'dan.
Why are there just two little wooden pegs holding the lid down?
Neden kapağı sadece iki küçük tahta kanca kapalı tutar?
You just make sure those pegs are in good and tight.
Şu kancaların iyi ve sıkı olduğundan eminsinizdir, umarım.
Your precarious pegs won't last if you turn yourselves into pack mules.
Your precarious pegs won't last if you turn yourselves into pack mules.
You got shocks, pegs.
Şok emiciler, açma-kapama mandalları.
You married me to make pegs for you?
- Sana içki hazırlamam için mi evlendin? - Yo... yo...
The frame was held together with pegs, and short pole bracings.
Çiviler ve kısa tahta destekler çerçeveyi bir arada tutuyor.
Hand me- - hand me some of them pegs, would you?
Şu kazıklardan verir misin?
Hey, want some pegs, Bill?
Hey, kazık ister misin Bill?
And your teeth like hard, shiny pegs of cream... ( Blender whizzing )
Dişlerin sıcak, parlak bir krema gibi.
Why? - Square pegs, round holes.
- Kare şeklinde askılar, yuvarlak delikler.
I've seen two pegs knock a man out.
Ben, bir adamı nakavt etmesi için iki askıyı gördüm.
You're very knowledgeable, the kids might knock you down a few pegs... which would be good for you.
Çok akıllısın, belki çocuklar birkaç konuda seni devirirler... Hem senin için de iyi olur.
Don't be knocking the pegs, okay?
Eleştirmek için bahane arama, tamam mı?
Okay, for example, sports are white pegs... music are yellow, um... tutoring is blue, and household chores are red.
Mesela, spor için beyaz raptiyeler, sarılar müzik. Özel dersler mavi ve ev işleri kırmızı.
Ooh, notes on red pegs are really important.
Kırmızı raptiyeli notlar çok önemlidir. Şaka yapıyorsun.
Those red pegs, you might wanna go easy on em, all right?
O kırmızı raptiyeleri biraz daha dikkatli kullansan iyi olur.
Have 2 pegs.
2 bardak içtin.
I gave him 4 pegs of your brand liquor.
Ona 4 şişe içki verdim.
Now it's too soon to speculate, but early word out of Washington pegs Stillson as a likely candidate to fill the now vacant Vice Presidency.
Şu an bunu düşünmek için çok erken ama, Washington'dan çıkan ilk haberlere göre, Greg Stillson halihazır boş Başkan Yardımcılığını doldurmaya aday gözüküyor.
The average male brain can only store a finite number of boob images or "b-pegs".
Ortalama bir erkek beyni, sadece sınırlı sayıda göğüs görüntüsünü ya da sütyeni depolayabilir.
HEY. FOUND BATTLESHIP, BUT MOST OF THE PEGS ARE MISSING.
Amiral Battı'yı buldum ama taşların çoğu kaybolmuş.
so, Peggs, you part of our nations'military - industrial boyfriend - girlfriend complex?
Pegs. ülkemizin endüstriyel erkek kız kompleksinin bir parçası mısın?
Pegs, a woman who looks like that will never sound confident because she never is confident.
Pegs, böyle görünen bir kadın, kendine güvenli konuşmaz. Çünkü hiç kendine güvenmez.
Look Pegs, * * * * * * * in front of me
Bak Pegs. Hiç değilse benim önümde yapma.
The square pegs.
Beni tahliye edemezsin. Nedenmiş?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]