Pesetas translate Turkish
253 parallel translation
The women raise the children in exchange for 15 pesetas a month.
Çocukları yetiştirmeyi görev edinen bu kadınlara değişim karşılığında aylık on beş peseta verilir.
100 pesetas fine.
100 peseta ceza.
Your pockets are bulging with pesetas right now.
Senin ceplerin oldukça şişmiş anlaşılan.
I should think about 2,000 pesetas.
muhtemelen 2,000 pesetas tutar.
4,000 pesetas.
4,000 pesetas.
You would have given a thousand pesetas to see Juanillo with that bull.
Juanillo'yu o boğayla kapışırken izlemek için bin pesetas verirdiniz.
But the citizens of the sun, they pay five pesetas — a whole day's pay, enough to feed a family — to fry on the sunny side of the ring... while they watch a few bulls being butchered — a criminal business.
Güneşli yerde oturanlar - beş peseta ödüyorlar Bir ailenin karnını doyuracak kadar parayı - güneşin altında kavrularak... boğaların ölüşünü izliyorlar - Canice bir iş.
Fifty pesetas. - Fifty?
Elli Peseto.
- Cincuenta. - Fifty pesetas, señor.
Elli mi?
And you'll be paid in dollars. Not pesetas, but dollars
Paranızı dolar olarak alcaksınız.
- How much is that in pesetas?
- Bu kaç peseta eder?
A big church funeral, using pesetas, remember
Büyük bir cenaze töreni yaparız. Filmin gişesi artar.
Still need pesetas for a club back home?
Para konusunda hâlâ sıkıntıda mısın?
Two pesetas?
İki peseta?
Ten pesetas, my lord?
On peseta lordum.
And the pay's six pesetas.
Maaş altı peseta.
100 pesetas, I stood to win...
100 peseta, kazanmaya başla...
thousands of pesetas...
Binlerce peseta...
Average wage of a worker : 1 to 3 pesetas per day.
İşçilerin ortalama geliri, günlük 1 ile 3 peseta arasındaydı.
Fifty pesetas for two calls!
- Harika! 2 görüşme için 50 peseta!
- How much? - Twenty pesetas.
- 20 peseta.
How much? - Three pesetas.
- 1,5'luk mu, 3'lük mü.
- 350 pesetas.
- Nasıl? - 350.
I already told you : 350 pesetas.
- Söyledim ya. 350 peseta. DİKKAT, DİKKAT!
To telephone, you need five pesetas, and we don't have any pesetas.
Telefon etmek için, 5 peseta gerekiyor ve bizim hiç paramız yok.
At the factory, I make almost 600 pesetas.
Fabrikadaysa 600 Peso'yu buluyor.
He pockets 25 pesetas an hour.
Cebine saatte 25 Peso girer.
Do you have 100 pesetas for me?
Benim için 100 Peson var mı?
Not even 100 pesetas?
- 100 Peso bile mi?
You'll see, I'm well worth 100 pesetas.
Görürsün, en az 100 peso ederim.
- A million pesetas, more or less.
- Aşağı yukarı bir milyon Peso.
That's what I paid 500 pesetas for.
Bunun için 500 Peso ödedim.
- 2,000 pesetas
- 2,000 peseta.
I'd only offer 3,000 pesetas to anyone else, but...
Başkası olsa 3,000 pesetadan fazla vermezdim ama...
I don't accept favours. Give me 5,000 pesetas
İyilik kabul edemem. 5,000 pesetada anlaşalım.
I need 10,000 pesetas.
10,000 pesetaya ihtiyacım var.
- 80 pesetas.
- 80 peseta.
I'll give you the keys to the car and my passport and a thousand pesetas.
Arabanın anahtarlarını, pasaportumu ve bin peseta veririm.
Our currency is Spanish, but my nephew is the sultan of Morocco.
Paramız İspanyol pesetası, ama yeğenim Fas Sultanı.
- 1032 pesetas.
- 1032 peseta.
Pass, pesetas, pills, and pickets?
Pasaport, peso, prezarvatif ve piletler?
- Pass, pesetas, poll and pickets!
- Pasaport, peso, paput ve piletler!
The pig party is on Thursday and costs 800 pesetas.
Büyük parti, Salı günü ve 800 peso.
- 500 pesetas.
- 500 peso.
- Two... 400 pesetas.
- İki... 400 peso.
- No, 500 pesetas.
- Hayır, 500 peso.
- First, second, third... 200 pesetas!
- Bir, iki, üç... 200 peso!
But for 500 pesetas, maybe we can come to an agreement.
Ama 500 peso karşılığında, belki bir antlaşma yapabiliriz.
500 pesetas...?
500 peso mu?
There's 50 pesetas missing.
Burada 50 peseta eksik.
If lots rapido, lots pesetas!
Ne kadar hızlı, o kadar pesetas!