Pile translate Turkish
4,005 parallel translation
How could I have missed the pile?
Kazığı nasıl kaçırabildim?
I have a couple who are dying to live on this block, and who would probably pay well above market for that pile of peeling paint you call home.
Bu sokakta yaşamak için ölüp biten bir çift var. Büyük ihtimalle senin ev dediğin bu boyaları soyulmuş şeye piyasanın üstünde bir değer verirler.
So what's one more box on the pile?
Bir kutu fazla olsa ne olur?
Okay, I'll put her on the "maybe" pile.
Tamam, onu olabilir klasörüne koyuyorum.
That innocent fly flew from that fresh pile of dog feces right into that monster's mouth!
O masum sinek şu taze köpek dışkısından uçarak o canavarın ağzına girdi.
Points to a pile in the corner and says, "That's what the English have done to our people."
Köşedeki yığını gösterip "İngilizler insanlarımıza işte bunu yaptı." diyor.
Someone used diesel to try to cook the pile.
Birisi benzini kullanarak yığını yakmaya çalıştı.
Underneath all that pile of excessive weight, there's a fine-looking woman in there, Ramona.
Yastığın üstündeki kocaman ağırlığın..... dışında taş gibi bir kadınsın Ramona.
You're the opposite, a pile of neuroses and insecurities, hopes and dreams.
Sen tam tersisin, hisler ve güvensizlik, umut ve hayaller ile dolusun.
Another pile of nothing.
Bir başka elde var sıfır daha.
So this pile of debris here is a cot.
Bu enkaz yığını bir karyolaya ait.
I can't even put this in the compost pile, it'll make the worms sick.
Bunu kompost yiginina koyamam bile. Kurtçuklar hastalanir.
It's going to take a very, very long time, and I shall probably lash out at you in cruel ways, so be prepared, you stinking pile of turd.
Bu çok ama çok uzun sürecek. Muhtemelen sana korkunç yollarla işkence edeceğim. O yüzden buna hazır ol seni tezek parçası!
The woman who's had her finger in every pile of dirt that gets dumped on this town? It's a damned encyclopedia.
Bu şehirdeki her türlü pis işte parmağı olan bir kadının dosyası da ansiklopedi büyüklüğünde olur.
We've gotta get them away from that pile of loot.
O yığından onları uzaklaştırmamız gerekiyor.
This is a big pile of government money that grew legs and walked away.
Bu, hükümetteki, bacakları çıkmış ve uzaklara gitmiş büyük bir para yığını.
In a nutshell, a big pile of spaghetti.
Yani koca bir tabak spagetti.
We showed up for work to a smoking pile of rubble.
Karşımızda dumanı tüten bir moloz yığını bulduk.
Your pile's only waist-high, Hurley.
İstifin alelade Hurley.
Huh? Nothing gets a girl to go from on the fence to on all fours... faster than thinking everyone she's ever held dear is a glowing pile of ash.
Kararsız kalmış bir kız, değer verdiği herkesin kül olduğunu düşündüğü an, hemen donsuz kalır.
Pile'em in.
Hepsini koy.
Except for half the accident victims in a ten car pile-up being rerouted here from downtown, and the E.R. attending not answering any of his pages, yeah, I'm okay.
Şehir merkezinde on arabanın birbirine girdiği kazadaki yaralıların yarısının buraya gönderilmesi ve acil servis doktorunun çağrılara cevap vermemesi dışında her şey yolunda.
Yeah, a ten car pile-up, which is why we need you here.
Evet, on araba birbirine girmiş. O yüzden buradayız.
And I called Silver's about the milk delivery, but I didn't want the mail to pile up.
Sabahki süt için dağıtıcıyı aradım ama postaların birikmesini istemedim.
The best way to do that is to pile layer upon layer upon layer of sediment on top of it.
Bunu yapmanın en iyi yolu ise kayaların üstüne sürekli olarak tortu katmanları yığmaktadır.
I made two pile files. [Laughter] Pilo fibles.
İki dosya torba yaptım. tosya dorba dorbo tosyo.
Here comes Mr. Pile on! - Mickey.
Mickey.
How can interest pile up so quickly?
Faiz nasıl bu kadar çabuk birikebilir?
That's the pile from earlier.
Önceden kalma bir yığıntı.
But this path you're on, flitting from one thing to the next, it ends in a pile of ex-husbands and nicotine fingers.
Ama seçtiğin yol ve bir daldan bir dala atlaman yüzünden sonunda bir sürü eski kocan ve nikotin lekeli parmakların olacak.
Ohh! It was a total puppy pile-on.
Tam bir köpek yığınıydı.
No, I have put Max on the pile of old business, but now thanks to this dating site, new business is flooding in.
Max'i eskilerimin bulunduğu rafa kaldırdım ama şimdi bu çöpçatanlık sitesi sayesinde yeniler akın ediyor.
And it turns out that you have been wearing too many cool colors when warm colors are more in harmony with your natural energy, so I put some stuff in the giveaway pile.
Görünen o ki sen çok fazla soğuk renkli kıyafet giyiniyorsun fakat sıcak renkler doğal enerjinle uyumluluğu... daha çok sağlıyor, bu yüzden gömleği... "verilecekler" yığınına koydum.
So can anyone tell me who owns this pile of dust?
Şimdi kim bana bu toz yığınının sahibini söyleyecek?
Just a pile of leaves and a hole in the ground.
Sadece bir yığın yaprak ve bir çukur var.
- But... when the smoke clears, all you'll have is a pile of ashes and a lawsuit.
- Ama duman dağılınca, elinde bir yığın kül ve bir dava olacak sadece.
No, no, it's great if you want to wear a pile of napkins covered in glitter barf.
Yok, hayır, harikaymış. Tabii parlak kusmuklu bir yığın peçete giymek istiyorsan.
You're a big, soft pile of sentimental goo and you don't want me to know it.
Kocaman ve yumuşak bir duygusal yapışkansın ve bunu bilmemi istemiyorsun.
Just because I do something decent for a guy who happened to fall in love with me and have his whole world cave in does not make me an emotional pile...
Eskiden bana âşık olan ve hayatını kararttığım bir erkek için iyi bir şey yapmış olmam beni duygu yığını...
That's why I hid him in mom's compost pile, because I thought nobody would ever find him.
Bu yüzden onu kimse asla bulamaz diye düşündüğüm için annemim gübre yığınına sakladım.
That was a lovely pile of garbage across the street.
Sokağın karşısında çok güzel bir çöp yığını var.
All these bushes we can hide behind, you choose a pile of trash.
Saklanabileceğimiz o kadar çalı varken gidip çöp yığınını seçtin.
I'll put this in the maybe pile.
Bunu "belki" ler arasına atıyorum.
Top of the pile next to the green folders.
Yeşil klasörlerin yanındaki tomarın üzerinde.
If the power goes out and we lose access to a patient's electronic files and we reach for her chart in this pile and it's not there, what will happen?
Elektrikler gider ve hastaların elektronik dosyalarına erişemezsek ve bu yığının içinde dosyasını arayıp bulamazsak ne olur?
It was just under a pile of crap in the back.
Arkada bir sürü ıvır zıvırın altında kalmış.
So you want all of us to lie about who we are and what we believe in so Emma can get a pile of money from an old woman?
Emma yaşlı bir kadından para alsın diye herkesin kimlikleri ve inançları konusunda yalan söylemesini mi istiyorsun?
That is the biggest pile of steaming horse shit I have ever heard.
Duyduğumun en saçma palavra.
"Bundle, wad, pile, pots of money Coins, copper, silver, gold, many"
"Çek, tomar, kese, yığınla para Bozuk para, bakır, gümüş, altın, ve diğerleri"
"Dinar, dirham, dinero, money More bundles, wad, pile, plenty"
"Nakit, dolar, rupi, para, lira Peso, pound, paisa, para para"
Feel free to pile it on.
Ama bunu yapmama- -