English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pissant

Pissant translate Turkish

170 parallel translation
You're just a pissant border half-breed.
Sen sadece değeri olmayan bir melezsin.
Listen, you pissant, this is the Missouri Kid you're talking to.
Dinle bakalım, senin konuştuğun kişi Missouri Kid.
- You're a pissant.
- Berbatsın.
Pissant politicians running an army train.
Politikacılara asla güvenmem!
Nothing a pissant couldn't hop over.
- Hayır. Ufak tefek şeyler işte.
What do you say we just jump this pissant seamstress?
Bu işe yaramaz terzi kadını atalım gitsin ne dersin?
Stop being a pissant.
Kendini küçümsemeyi bırak.
If I say a pissant could haul a bale o'cotton, you don't question me- - you just hitch that fucker up!
Bir karınca çuval taşıyabilir dersem, nasıl olur diye sorgulamayacaksın.
Immanuel Kant was a real pissant Who was very rarely stable
Immanuel Kant tam bir hıyardı Hemen hemen hiç dengeli olmazdı
Immanuel Kant was a real pissant
Immanuel Kant tam bir hıyardı
Got something to say, pissant?
Bir şeyler mİ anlatacaksın sidikli?
But this one miserable, pissant little country has the gall to think it can dictate the economy of an open market.
Ama bu küçük sefil, aşağılık ülke........ açık pazar ekonomisini empoze edeceğini sanacak kadar küstah.
I love listening to your little pissant soldiers trying to talk tough.
Senin şu sert konuşmaya çalışan korkak askerlerini dinlemeye bayılıyorum.
Hey, pissant!
Kafasızlar!
That little pissant!
O küçük, baş belası.
Has anyone told you, Mahoney, that you're still a little pissant?
Son zamanlarda sana lüzumsuz işler müdürü diyen olmuş muydu Mahoney?
What the hell was a big-time operator like you doing in a pissant little town like that? All they got out here is blue skies and cow shit. Cow shit.
senin gibi bir zamanların büyük suçlusu böyle boktan bir kasabanın nesini sevmiş bütün bunlar buradan çıkma mavi gökyüzü inek boku.inek boku sıgır sesleri o kadar içine işlemişki geri dönmek istemiyo
You little pissant, how you doing?
Seni küçük hergele, n'aber?
He called me "a pathetic little pissant!"
bana "zavallı küçük karınca!" derdi.
Is anything in this pissant war worth that?
Bu anlamsız savaştaki birşey buna değer mi?
If you and your pissant army can't persuade this woman to sell, - - I may have to find somebody who can.
Eğer sen ve senin sefil adamların şu kadını satmaya ikna edemezlerse, onu ikna edebilecek başka birini bulmak zorunda kalabilirim.
Think I'll let some country-club pissant slip through our fingers?
Bu taşra pisliğinin öylece parmaklarımızın arasından kaçtığını bir düşünsene.
Little pissant!
seni baş belası.!
You want money for your pissant station.
Boktan kanalın için para istiyorsun.
Yeah, keep smiling, you little pissant.
Sırıtmaya devam et seni küçük pislik.
Even if I did know, I wouldn't tell a pissant like you.
Bilsem bile sana söylemezdim zaten.
Pissant.
Siktir git.
A Little Pissant Town 60 Miles Outside Of Washington.
Washington'un 100 km uzağında küçük bir kasaba.
This is our chance to make a name for ourselves to show we're not some pissant mountain town.
Bu, değersiz bir dağ kasabasında yaşamadığımızı göstermek için mükemmel bir fırsat.
She's a useless little pissant, really... now that I see things clearly.
O gerçekten işe yaramaz bir pislik, şimdi herşeyi net görebiliyorum.
So she's a friend of this little pissant, is she?
Öyleyse o, bu küçük değersiz kaybedenin bir arkadaşı, değil mi?
Thank God we live in this Quiet little pissant Redneck podunk jerkwater Greenhorn one-horse mudhole Peckerwood right-wing whistle-stop
Tanrıya şükürler olsun bu küçük gelişmemiş önemsiz ezik çamurluk, odun dolu, rüzgarın ıslık çaldığı
Stupid little pissant job, where they make you wear a paper hat.
Kağıttan şapka taktırdıkları küçük aptal iş.
I know exactly what you're doing, you pissant fairy.
Tam olarak ne yaptığını biliyorum, seni gidi sidikli herif.
So we're not goin'just cos some little pissant tells us to.
Alt kademeden bir işçinin bize emir vermesiyle gidecek değiliz.
Too good for a pissant choir in a pissant mountain town.
Berbat bir kasabanın berbat korosuna göre çok iyiydin.
Well, it means something to me, too... because I took it off a little pissant... who broke into my house... while I was trying to nail Miss September.
- Benim için de. Çünkü o yüzüğü ben Bayan Eylül'ü becermeye çalışırken evime giren pisliğin tekinden aldım.
I really don't care what you call him, Pissant. PETER : Come on, guys.
Adı ne olacak?
Agent Pissant?
Ajan Piss-ant?
Agent Pissant. CORKY :
Ajan Piss-ant.
Uh, actually, that's, uh... [French accent] it's Pissant.
Pissant olarak telaffuz ediliyor.
You must be Pissant. Yeah.
Sen Piss-ant olmalısın.
Actually, that's... It's Pissant.
Pissant diye telaffuz ediliyor.
Russo, Pissant, we need you.
Russo, Pissant size ihtiyacım var.
Agent Pissant, there's a group of second graders... from the junior crimefighters league in the auditorium.
Pissant, ilkokul ikinci sınıf öğrencileri gelmiş.
The Night Vulture is number 6 on the most wanted list. Pissant.
Akbaba, Arananlar Listesinde altıncı sırada.
Pissant's been in this situation before.
Hayır. Piss-ant daha önce de böyle durumlarla karşılaşmış.
Immanuel Kant was a real pissant
- Hazır.
All right, pull down your pants.
TRANSFER EMRİ AJAN C. PISSANT - Pantolonunu indir.
Well, the transfer came through at an opportune time.
Aslında Pissant olarak telaffuz ediliyor zamanlamanız harika.
SHUSTER : Pissant!
Piss-ant!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]