English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pitter

Pitter translate Turkish

79 parallel translation
How I love to hear your patter Pretty little pitter-patter.
Pıtırtılarını dinlemeyi öyle severim ki Tatlı küçük pıt pıtlar
I... I want to hear the pitter-patter of little feet again.
Ben o küçük ayakların çıkardığı pıtır pıtır sesleri yeniden duymak istiyorum.
But she said you made her heart go pitter-pat.
Ama kızın kalbini çalmışsın.
You hear the pitter-patter and rustle, soughing and sighing...
Hantal yürüyüşler, hışırdayışlar mırıldanışlar ve solumalar...
The rainfall is making the mushrooms big and strong with each pitter-patter.
Sağanak yağan yağmurun her bir damlası mantarları büyütüp daha güçlü yapıyor.
Pitter-pat, pitter-pat, pitter-pat, like a rat in a cage.
Pata-pat, pata-pat, kafesteki yarasa misali.
So, you pitter round between Chicago and Minneapolis and then you get on a bus in Minneapolis and you go where?
Yani, sen Chicago ve Minneapolis arasında dolaşıp durdun. Ve daha sonra Minneapolis'de otobüse bindin, peki nereye gittin?
I The pitter-patter of souls.
Tabanlarının tıp tıp sesleri
She was the prettiest thing I'd ever seen... so I told her she made my heart go pitter-pat.
Şimdiye kadar gördüğüm en şirin şeydi. Ona kalbimi güm güm attırdığını söyledim.
Let's hear the pitter-patter of little feet, the thrusting of greedy little hands. What's this?
Bak şimdi, aslında senin part-time olan işinin bir koltuğa oturup, bira kutularının ağırlığını kontrol etmek olduğunu anlayacak kadar büyüdü çocuklarımız.
Let's hear the pitter-patter of little feet, the thrusting of greedy little hands.
Küçük ayakların patırtısını dinleyip küçük hevesli ellerin güvenini hissedelim. Bu ne?
Their hearts are pitter-pattering for the handsome, all-knowing bartender.
Küçük kalpleri, yakışıklı barmenler için deli gibi çarpar.
I would like to hear the pitter-patter oftiny feet before I die.
Ölmeden minnacık ayakların pıtı pıtı koşuşmasını duymak istiyorum.
The pitter-patter of little feet after 18 years.
Onsekiz yıldan sonra minik ayakların pıtır pıtır adımları.
All that's missing is the pitter-patter of little feet.
Eksik olan tek şey, küçük ayak sesleri. Banes.
Miss Pitter.
Bayan Pitter.
You're right.
Evet, Bayan Pitter!
Miss Pitter, how'd you remember that?
Nasıl hatırladın?
When I held that dying mole rat in my hand when I felt its little heart pitter-pattering in my hands...
O ölen farenin ufak kalbinin ellerimde çırpındığını hissettiğimde...
May the pitter-patter of little feet not be Maggie's.
Maggie'nin ayakları bu akşam buradan ayrılmasın.
But the pitter-patter of little feet... was not to be.
Ama anlaşılan o benim kadar mutlu değil.
Seeing as you two will one day bless our home with the pitter-patter of grandchildren as ugly as sin.
Yani bir gün, bu evde koşuşturan dünya çirkini torunlarımızı göreceğiz.
I love the pitter-patter of tiny feet in huge combat boots.
Minicik ayakların, büyük savaş botlarında çıkardıkları patırdıya bayılıyorum.
YOU, UH... YOU SEE ANYBODY HERE MAKES YOUR HEART GO PITTER-PAT?
Etrafta kalbini attıran birileri var mı?
Are we gonna hear the pitter-patter of little Spencers?
Spencer hakkında dedikodu mu dinleyeceğiz?
So you're the girl who makes his heart go pitter-pat.
Sen de onun kalbinin pat pat atmasını sağlayan kızsın demek.
From the constant pitter-patter of clomping teenage girlie feet.
Minik, sakar kız ayaklarının hiç bitmeyen patırtısından.
We've got a couple of days, lack of pitter-patter and all.
Gürültü, patırtıdan uzakta iki günümüz var.
The pitter-patter of tiny feet.
Küçük ayakların sesi.
Your heart is going pitter pat.
Kalbin hafifçe çarpıyor.
Cho-won's heart is going pitter pat.
Cho-won'un kalbi pıt pıt atıyor.
Laughter, music and, maybe, if God smiles on us, the pitter-patter of little Shinars.
ve tanrı bize gülümserse... küçük Shiner'lar..
And that last item, the olive... the olive pitter.
Bir de son gösterdiğiniz şeyi. Çekirdek çıkarıcıyı...
Are we gonna hear the pitter-patter of teeny-weeny crazy-ass feet?
Minik minik yavruların dolaşırken çıkardığı patırtıları duyabilecek miyiz?
Heart rate goes pitter-patter right here.
Kalp atışları tam şurada hızlanıyor.
What is that pitter patter on the roof?
Çatıdaki bu patırtı da ne?
It's an ideas party, so before we start the pitter-patter of grey matter...
Bu bir fikir partisi, o yüzden gri maddeyi patı patır dökmeden önce...
Pitter, patter, pitter, patter!
Pıtır, patır, pıtır, patır!
Ain't it better to know that all the fears that go pitter-patter in your flaccid, fish-white belly are real?
Senin o sarkık, balık kadar beyaz kıçındaki iyice büyüyen korkularının gerçek olmadığını bilmek daha iyi değil mi?
And the only sound is the frantic, but adorable pitter-patter of your own heart.
Ve duyduğunuz tek ses, kalbinizin çılgınca ama şirince atmasıydı.
We're doing it in the pitter-patter of the rain.
Yağmurun altında, yağmur pıt pıt damlarken, pıt pıt damlarken yapıyoruz.
We're doing it in the pitter-patter of the rain.
Biz yağmur onu pıt pıt yağarken yapıyoruz.
I got Snake draffing Pitter-Pat.
Snake, Pitter-Pat'te.
Pitter-patter go the raindrops Whish-whoosh whistles the wind
Yağmur damlaları düşer pıtır pıtır, Rüzgâr eser fısır fısır,
" Pitter patter is your hint.
"Cama vuran yağmur sesi, sizin işaretiniz."
"Pitter patter" is the hint.
"Patır patır sizin işaretiniz."
Spotted, Lonely Boy going from teacher's pet to persona non grata in the pitter-patter of a heartbeat.
Yalnız çocuk bir kalp atışı sürede öğretmenin gözdesinden istenmeyen adama dönüşüyor.
The little pitter-patter of tiny crocodile boots.
Pıtırdayan mini mini timsah derisi çizmeler.
Can you feel it go pitter-patter?
Al işte, bak nasıl atıyor?
Why is my heart going pitter-patter?
Kalbim neden küt küt atıyor?
Pitter-patter of those feet.
Bekçileri çağırın! Plana son bir darbe lazım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]