English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Planting

Planting translate Turkish

885 parallel translation
- What're you guys planting?
- Ne ektiniz bakalım buraya?
What Mr. Cantrell means is that most folks down here... prefer other pursuits, like planting.
Bay Cantrell buradaki çoğu kişinin ekip biçmek gibi başka işlerle meşgul olduğunu anlatmak istedi.
- Or for planting lilies for people's graves. - No, sahib.
- Ya da insanların mezarlarına zambak dikmek için.
The Lord don't hold with anybody that steals around planting time and he sure don't hold with anybody that steals and then lies and says he didn't.
Tanrı, ekin vakti hırsızlık yapandan haz etmez. Hele hele çaldıktan sonra yalan söyleyip yapmadım diyenden hiç haz etmez.
Yeah, this is just about the best year for... For planting since the Lord knows when.
Bu ekim için en iyi yıl Tanrı bilir kaç yıldan beri.
Are you so almighty hungry to hang one man... that you can't wait till we get through planting this one?
Bir adamı asmak için bu kadar mı sabırsızsın? Bu cenazeyi gömene kadar sabredemiyor musun?
Hey, Ma, we got us a planting Pa, ain't we?
Hey, Anne Baba tarla ekildi ve hazırlandı, değil mi?
Come on. If we're gonna do that planting, we best keep busy.
Tohum ekmek en güzel uğraşılardandır.
I look out there, and then I can't see the potato I'm planting.
Oraya bakıyorum, ama ektiğim patatesleri göremiyorum.
What are you planting?
- Ne ekiyorsun?
What good is planting seeds... if the soil rejects them?
Eğer toprak onları kabul etmeyecekse tohum ekmenin ne anlamı var?
Plantin'and readin', planting'and readin'.
Göm ve dua et, göm ve dua et.
The planting and weeding season lasts 40 gruelling days.
Ekim ve toplama sezonu yorucu 40 günle sonlanır.
Are you planting'roses?
Sen gül mü dikiyorsun? - Evet.
We need a plough, and a cultivator, and seed for planting.
Bize bir pulluk, bir ekici ve ekilecek tohum lazım.
- They're planting sugarcane in our land.
- Mısır tarlalarımızda, şekerkamışı ekiyorlar.
They're planting sugar cane in our cornfields.
Mısır tarlalarımızda şu anda şekerkamışı ekiyorlar.
Soon come planting rain.
Yakında gene geleceğim.
Remember, time of planting rain.
Unutma, kırlara yağmurlar yağdığında.
It's the planting moon.
Ekim, Dikim ayı demek.
I find it rather hard to believe that a man in your husband's position would go to Africa just for the coffee planting.
Eşinizin durumundaki bir adamın yalnızca kahve çiftliği için Afrika'ya gittiğine inanmakta güçlük çekiyorum.
Well I have here instructions or you, time o planting, care o livestock, places o concealment o weapons and powder.
Benim sizi iyi niyetli tavsiyem, zamanı gelince ekin ekin, evcil hayvanlara iyi bakın, kendinize iyi bir kulübe ve silah hazırlayın.
I've heard of the police deliberately planting clues to ensure a conviction.
Polisin birini suçlamak için deliller yerleştirdiğini duymuştum.
We stopped the pickers and put them to planting.
Toplayıcıları ekim işinde çalıştırdık.
I remember during the first planting, sometimes dreamed that night was dying all.
İlk ekim boyunca hatırlıyorum da bazen bitkilerin geceleri öldüğünü düşünüyordum.
It is true that the first planting lost 60 %.
İlk ekimin yüzde 60'ını kaybettik.
When you see this forest mass, an idea of ​ ​ the effort involved in planting all this is done.
Bu orman kitlesini gördüğünde, ekim işinin bittiğini düşünüyorsun.
It is very pleasant to touch a tree planting have helped.
Ağaç dikmenin işe yaraması çok hoş birşey
- I'm no good at planting'seeds...
- Tohum ekme işini beceremem.
For planting.
Ekmek için.
Now that the rains have come, the earth will soon be ready for the planting.
Şimdi yağmurlar geldi, toprak yakında dikim için hazır olacak.
You're planting phoney stories, and I don't like it.
Yalan haberler yayıyorsun, hoşuma gitmiyor.
As for Tom and Ben, they soon ran out of desperate criminals and began planting innocent passers-by.
Tom ve Ben'e gelince, kısa sürede umutsuz canileri tükettiler ve masum yolcuları dikmeğe başladılar.
I'm sore at the world, too, but I don't go around planting bombs.
Ben de bütün dünyaya öfke duyuyorum, ama sağa sola bomba koymuyorum.
Planting evidence, framing suspects!
Hepsi sahte deliller, aldatılmış zanlılar.
Not that the other groups are all copying you, but they're planting saboteurs too.
Diğer grupların sizi örnek alması bir yana onlar da sabotajcı kesildiler.
How much longer must you keep our farmers piling dirt when they should be planting corn?
Çiftçilerimizi toprağı sürmekten daha ne kadar alıkoyacaksın? Ne zaman tahıl ekmeye başlayacaklar?
Until the temple is completed, I cannot determine the day the gods will favor our planting.
Tapınak tamamlanana kadar tanrıların ne zaman ekmeye başlamamızı istediklerini bilemem.
All work on the pyramid must, for the moment, stop until we have built this wall of stone and prepared the fields for planting.
Piramitteki tüm çalışmalar şu andan itibaren dursun. Ta ki bu taş duvarı örüp, tarlaları ekime hazır hale getirene kadar.
Raking and planting trees.
Ağaçlarla ilgilen, buda.
Now he's planting the seed of disunity among us.
Şimdi birliğimizi bozmaya çalışıyor.
Planting himself in front of her and staring her down.
Dikilip kızı seyrediyor.
But... if you've got to do all that measuring and planting then there's no way that one person can do it all!
Ama... Bunu tek başına bir insanın ölçülü ekip... biçmesinin bir yolu yok ki!
That's why... when you're planting, you have to work as a team!
Sebebi şu ki... Takım halinde çalışır gibi çalışmalısın ekerken!
Besides if you do your planting 20 days earlier no matter how stormy it gets in early September it's no problem, because the rice is fully grown by then!
Ayrıca eğer 20 gün önce ekersen Eylül'de fırtınaya da yakalanman sorun olmaz pirinç çabuk yetiştiğinden hiç bir sorun da çıkmaz öyleyse!
With a tennis court and the planting, you'll get a lot more than you paid.
Bir tenis kortu bir de bahçe yaptırırsan, aldığından çok daha fazlasına satarsın.
That's right. I like to know what crops I'm planting.
Ne ektiğimi bilmek isterim.
Mrs. Hudson, would you mind planting your knee in the small of my back?
Dizinizle sırtımın ortasına bastırmaktan rahatsız olur musunuz?
But that didn't prevent you from digging up the track... nor planting forests, nor visiting her shrine by a hundred paths... nor hiding when soldiers came... nor concealing your fowl, and cattle, and horses... nor keeping lookouts at the pass.
Ama bu, ne sizleri yollar inşaa etmekten alıkoydu... ne ormancılık yapmaktan, ne yüzlerce yoldan geçip sunağı ziyaret etmekten... ne askerler geldiğinde saklanmaktan... ne tavuklarınızı, sürülerinizi atlarınızı saklamaktan... ne de sizleri gözetleme yerinden geçidi gözetlemenizden alıkoydu.
I suggest planting a border of hydrangeas on each side of the door.
İzin verirseniz kapının iki yanına iki sıra ortanca dikelim diyorum. - Sizce de güzel olmaz mı? - Evet.
And I thought that maybe he noticed you planting those phone bugs... and he bought you off.
Belki de sizin telefona ne yaptığınızı fark etti ve sizi satın aldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]