Playing cards translate Turkish
468 parallel translation
They're playing cards again instead of keeping guard.
Korumak yerine iskambil oynuyorlar.
The strikers found original ways to fight assemblies of more than five being prohibited they came together on doorsteps under the pretext of playing cards.
Grevciler mücadele için özgün yollar buldular... Beş kişiden fazlasının bir araya gelmesi yasaklandı... İskambil oynuyoruz bahanesiyle kapı önlerinde buluştular...
You public servants quit playing cards. Maybe you'd bring somebody to justice.
Siz devlet görevlileri kağıt oynamayı bırakın da birilerini yakalayın.
But I lost his contract last night playing cards.
Ama dün gece kumarda onun kontratını kaybettim.
Fine, I'll buy myself a comfortable armchair... playing cards, a few books, English cigarettes.
Çok güzel. O halde kendime bir İngiliz koltuğu, birkaç kitap iskambil kağıdı ve İngiliz sigarası alacağım.
I got some friends in tonight, playing cards.
Bu akşam biraz arkadaşım var, kart oynuyorlar.
What are we doing, playing cards or taking a nap?
Kâğıt mı oynuyoruz, şekerleme mi yapıyoruz?
She's under the bedclothes, he's playing cards.
Hanımefendi çarşafın altında, Beyefendi de kartlarla oynuyor.
40 packs of playing cards!
- 40 deste oyun kağıdı.
You get tired of playing cards.
Kâğıt oynamaktan sıkılıyoruz.
Reading, playing cards with the boys, waiting for the pubs to open... occupying the mind, letting the body take care of itself.
Kitap okuyor, arkadaşlarla kağıt oynuyor, meyhanenin açılmasını bekliyor olurdum yani kafayı meşgul edip, bedeni kendi haline bırakmıştım.
I was sitting there playing cards with a man who had a beard. I was dealing to him. I turned up a seven of clubs.
Orada oturmuş, sakallı bir adamla iskambil oynuyordum ona verdiğim kart sinek 7'lisi çıktı.
The patient was playing cards, now no longer blank. A game of twenty-one with a bearded man who was evidently Dr. Edwardes.
Hasta kart oynuyormuş, ama boş olmayan kartlarla sakallı bir adamla 21 oynuyormuş, bu muhtemelen Dr. Edwardes...
- Playing cards, eh?
- İskambil mi oynuyorsun Bandiera?
What do they mean, playing cards on a day like this?
Böyle bir günde kart mı oynanır diyerek neyi kastediyorlar?
Give us those 90 divisions of the 15th Army... who are sitting around Calais playing cards.
15. ordudan bize 90 bölük verin. Calais'te oturup kağıt oynayan 15. ordudan...
Oh, would you get us a deck of playing cards please?
- Bize bir iskambil destesi getirebilir misin?
She says he's playing cards.
Vince kâğıt oynuyormuş.
You playing cards, Charlie, or ain't you?
Kağıt oynuyor musun yoksa oynamıyor musun Charlie?
We was playing cards last night.
Dün gece kumar oynuyorduk.
Next thing you know, folks start drinking, playing cards, fighting. Cow hooting all over the doggone place.
Sonra insanlar kağıt oynamaya çılgınca içki içip, kavga etmeye başladılar.
Gave up playing cards a long time ago, Jim.
İskambil oynamayı bırakalı çok oluyor, Jim.
He'll have to swear we was in the back playing cards all night.
Bütün gece poker oynadığımıza yemin edecek.
He'll swear we were playing cards back here.
Bizi burada kartlarla oynarken gördüğüne yemin edecek.
They've been playing cards back there for a long time.
Uzun zamandır kartlarla oynuyorlar.
I was playing cards when you were hijacking pasteurized milk for your bottle.
Sen sütünü içerken, ben burada poker oynuyordum.
There was this other fella playing cards with us that afternoon, and Mr. Ferraro and his wife will help us find him.
Kağıt oynayan biri daha vardı. Bay Ferraro ve karısı bulmamıza yardım edecek.
Playing cards with matches?
Oyun eşli mi oynanıyor?
Are we artillery observers or are we playing cards?
Topçu gözlemciliği mi yapacağız yoksa oyun mu oynayacağız?
A woman like that waiting for me somewhere, and I spend my nights playing cards down at the infirmary with a bunch of ugly soldiers.
Böyle bir kadın beni beklerken gecelerimi, revirde bir avuç çirkin askerle kağıt oynamakla geçiriyorum.
You could quit playing cards wearing feathers.
Kağıt oynamayı ve otriş kullanmayı... bırakabilirsin.
I don't feel like playing cards.
Kar oynayınca kendimi iyi hissetmiyorum.
- I'm playing cards with my father.
Neden, yalnız değil misin?
Playing cards with Bert here.
Bert'le kâğıt oynuyordunuz.
- Aren't we playing cards? One moment.
- Kağıt oynamıyor muyuz?
Sleep at night instead of playing cards.
Geceleri, boyuna kağıt oynayacağınıza uyuyun biraz.
Are you playing cards or what?
- Kağıt oynamaya devam edin.
We were playing cards.
Kağıt oynuyorduk.
my cousin Viridiana will end up playing cards with me.
Kuzenim Viridiana eninde sonunda benimle kağıt oynayacak...
Some of us will be playing cards, or drinking whisky, or with some blonde.
Kimimiz kâğıt oynuyor, kimimiz viski içiyor,.. ... kimimizse sarışının bir kadınla birlikte olacak.
¬ Playing cards.
İskambil oynuyoruz.
Drinking, playing cards, having a good time.
İçiyor, kağıt oynuyor, iyi vakit geçiriyorum.
You know, them playing cards.
İskambil kâğıdı.
They're playing cards.
Oyun oynuyorlar.
"- - - - the gentleman is playing with the cards provided by the club itself - - - -"
"... beyefendi, bizzat kulüp tarafından temin edilen kartlarla oynuyor... "
He dreamt he was in a gambling house, it was full of odd people playing with blank cards.
Boş kartlarla oynayan insanlarla dolu bir kumar evinde olduğunu...
If we're all playing showdown, I'd like to see the cards when they fall.
Eğer biz herşeyi açık oynuyorsak onlar düştüğünde kartları görmek isterdim.
I make a living playing the cards against the gamblers.
Kumarbazlara karşı iskambil oynayarak hayatımı kazanıyorum.
[beats newspaper] WE'RE PLAYING CARDS TONIGHT.
Akşam kağıt oynayacağız.
My husband gave them to me. and I am playing for him and I will not relinquish these cards for any reason whatsoever.
Bunları kocam bana verdi, ve ben onun için oynuyorum ve hiçbir şekilde bu kartları başkasına bırakmayacağım.
A woman doesn't know what cards she's playing either, and she always wins.
Bir kadın hangi kartları oynadığını bilmiyor, Ve her zaman kazanır.