English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pleading

Pleading translate Turkish

557 parallel translation
My dear lady, you are pleading for yourself.
Sevgili hanımefendi, kendi adınıza konuşuyorsunuz.
That the last time we were together... when she turned to me with pleading eyes... she wanted sympathy or a kind word.
Birbirimizi son görüşümüzde yalvaran gözlerle bana döndüğünde şefkat ya da güzel bir söz duymak istedi.
I have been pleading with the Governor on your behalf... asking him to be as merciful as you would be cruel.
Senin iyiliğin için validen rica ediyordum. Senin zalimliğin kadar onun merhametli olmasını rica ediyordum.
Pleading won't do you any good.
Yalvarman bir işe yaramaz.
We met in the road and he started pleading with me...
Efendisi yok. Yolda karşılaştık. Yalvarıp durdu.
But if you're blundering war cabinet cannot see that England is already lost, that it is our sacred German duty to prove it to them over and over and over until they are on their knees begging, pleading, groveling
Ama ahmaklıktan kör olmuş Savaş Kabineniz İngiltere'nin kaybettiğini hala göremiyorsa bunu onlara kanıtlamak biz Almanların kutsal görevidir hem de onlarca defa ta ki dizlerinin üzerine çöküp yalvarıp, merhamet dileyip
So many of us pleading at all times.
Her an sana yalvarıyoruz.
I cannot deny that I hope, that I know that this jury will be prejudiced in favour of my case for I am pleading for the rights of the individual against the system.
Sisteme karşı bireysel haklar için yalvaracağımdan, bu jürinin, davamın lehine taraflı olacağını bildiğimi, bunu umut ettiğimi inkar edemem.
I'm pleading for a man's achievement.
Bir insanın başarısını savunuyorum.
I'm pleading for greatness.
Mükemmeliyeti savunuyorum.
You shouldn't be pleading for him.
Sen onun için yalvarmamalısın.
You're pleading.
Suçsuzum diyorsunuz.
It has been decided to confront you with some evidence of your guilt before you are brought to trial so that you may see that the only course is to appeal to the mercy of the government by pleading guilty.
Mahkemeye çıkmadan önce suçunuzun kanıtlarıyla yüzleştirilmenize karar verildi. Tek çarenin suçunuzu kabul ederek devletin affına sığınmak olduğunu göresiniz diye.
After months of pleading for just this kind of action, what makes you think that anybody.. anybody could force me reveal the identity of my confederate?
Bu tür bir eylem için aylarca yalvardıktan sonra, müttefikimiz olan birinin kimliğini zorla açığa çıkarabileceğimi nereden çıkardın?
Less than two hours ago you were pleading with Lou Henry to talk to me.
Daha 2 saat önce Lou Henry'e benimle konuşması için yalvarıyordun.
He's pleading for an audience with Your Majesty.
Majestelerinden görüşme rica ediyor.
I saved the state a trial by pleading guilty to second degree murder, didn't I?
İkinci dereceden cinayetten suçlu olduğumu kabul ederek devleti yargılamadan kurtardım, değil mi?
We hear the nightly pleading and the nightly refusals!
Her gece onun yalvarmalarını ve senin onu reddedişini duyuyoruz.
Pleading with me on her knees to get her husband out of the concentration camp.
Kocasını toplama kampından çıkartmak için diz çöküp yalvardı bana.
I can just hear him pleading his cause.
Neler dediğini duyar gibiyim.
The desperate pleading of a man driven mad by his love for you.
Aşkınla deliye dönmüş bir adam, karşına geçip umutsuzca yakarır.
Your Honour, I am willing to sit here and endure Mr Drummond's sneering and his disrespect. For he is pleading the prosecution's case by his contempt for all that is holy.
Sayın yargıç bütün kutsal şeyleri hor görerek savunmasını yaptığı için burda kalıp Bay Drummond'un alaylarına ve patavatsızlıklarına katlanmak istiyorum.
Like he's pleading his case to the prosecutor.
Sanki mahkemede savcıya yalvarıyor gibiydi.
I WAS PLEADING WITH HER TO COVER FOR ME BUT YOUR MOTH ER, REST HER SOU L
Odanıza kaçtığında peşinden gitmek zorundaydım.
He wastes his time pleading with these peasants.
Köylülerden yardım istemekle zamanını harcıyor.
The defence presents affidavits from legal authorities and famed jurists the world over, pleading that special consideration must be made in this case, saying that the entire work of Ernst Janning was inspired by one motive only :
Savcılık tüm dünyadan gelen....... en iyi hakimlerin ve ünlü hukukçuların yazılı olarak gönderdiği ve bu davaya özel bir itina gösterilmesini rica eden belgeleri sunuyor. Hepsi Ernst Janning'in tek birşeyden ilham aldığını söylüyor :
His pleading words so tenderly entreat me.
Yalvarıp yakardı. Beni etkisine aldı.
In a few moments, you'll be cringing and pleading just like they all do.
Az sonra siz de hepsinin yaptığı gibi yaltaklanıp, yalvarmaya başlayacaksınız.
It's one thing for you to do a little cringing, pleading, but what a choice opportunity to show a member of the state doing likewise.
Senin biraz ağlayıp, sızlanman başka ama devletin bir üyesinin de aynı şeyi yaptığını göstermek bulunmaz bir fırsat diyorsun.
He began pleading with Jill to end the succession of love affairs.
Sevgili meselelerini sonlandırması için Jill'e yalvarmaya başladı.
To those who find Motome loathsome for his pleading, I ask :
Motome'nin yalvarışını mide bulandırıcı bulanlara şunu sorarım :
I was on my hands and knees... pleading with promoters to use him so we could get groceries.
Onu kabul etsinler de... karnımız doysun diye maç düzenleyenlerin önünde el pençe divan durdum.
Give me an end to your pleading.
Yakarışlarınıza son verin.
You're pleading for mercy out of a dead woman's lips.
Ölü bir kadının dudaklarıyla merhamet diliyorsun.
Mr Spock, are you aware, in pleading guilty, that a further charge involving the death penalty must be held against you should this vessel enter the Talos star group?
Mr. Spock, farkında mısın suçlamayı kabul ettiğin an hakkınızda ayrıca ölüm cezası talep edilecektir. Bu gemi Talos yıldız grubunun bölgesine giriş yapsın mı?
But if you're willing to repent return with me With me pleading for you, the law will treat you with lenience
Ama teslim olup benimle gelirsen mahkemende görece hafif bir ceza alabilirsin.
On his birthday, after pleading with his mother... he is allowed to wear Father's watch for the afternoon, but not to wind it up.
Doğum gününde annesinden izin alarak babasının saatini takabilir ancak kuramazdı.
When the axe falls, there's no use pleading not guilty!
Balta düşerken, masumiyetini ispatlamaya çalışmak boşuna!
You think he's disgusting with his thick mouth and ugly body. His moist and pleading eyes.
Kalın dudakları, çirkin vücudu, nemli ve yakaran bakışlarıyla onu itici buluyorsun.
I used to have thousands of investors begging pleading to put their money in a Max Bialystock production.
Eskiden binlerce yatırımcı bir Max Bialystock oyununa para koymak için yalvarırlardı.
They are pleading for assistance.
Yardım istiyorlar.
It's better than pleading.
- Tehdid yalvarmaktan iyidir.
I, for one, am sick and tired of haggling'with you people... and pleading'with you to get you to do what's good for you... and what's good for us.
Kendiniz için ve hepimiz için iyi olan şeyleri yapmanız konusunda sizinle pazarlık etmekten ve bu konuda size yalvarmaktan şahsen bıktım.
Where were you when the airlines and pilots were pleading for more airports and better traffic control?
Havayolları, pilotlar ve hepimiz daha iyi trafik kontrolü ve daha geniş bir havaalanı için dava açarken, sen neredeydin?
I fought it, twisting my hands... face buried, pleading with God.
Direndim, ellerimi kavuşturup Tanrı'ya dua ettim.
Are you pleading guilty?
Suçunuzu itiraf ediyor musunuz?
Are you pleading for him?
Onu savunuyor musun?
Are you pleading insanity or amnesia?
- Delilik mi, hafıza kaybı mı?
He kept pleading with us to prolong it.
lsrarla geciktirmemizi istedi.
( translator ) The minute we got in, the minute they closed it on us with a bolt, terrible cries began inside in Polish, Yiddish, German - pleading, requests :
İçeri girer girmez, kapıyı üzerimize sürgülediler. İçeriden çığlıklar başladı. Lehçe, İbranice, Almanca.
That's the easiest way to dismiss the supernatural... by pleading insanity or accusing others of it. Sure.
Tabii.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]