Please don't go translate Turkish
1,820 parallel translation
- Please, don't go, Marija!
- Lütfen Marija, gitme.
Don't go please!
- Gitme, lütfen!
Don't go. Don't go. Please, don't die.
Ölme.Ölme. Lütfen, ölme.
Please don't let me go.
Beni bırakma, lütfen.
Please don't go.
Lütfen gitme.
Please don't go around blow people's wife.
En azından biz gidip de başkasının karısını havaya uçurmuyoruz.
Please don't make me go through this again.
Lütfen yine başlamayalım.
Please, don't... Now, go on.
Git şimdi!
Please don't tell me to go.
Lütfen bana gitmemi söyleme!
Lee, please don't go.
Lee, lütfen gitme.
Please, don't go.
Lütfen gitme.
Please don't go.
Gitme lütfen.
Please don't let me go
Hep yanında olmayı dilerim.
Please don't be like this! Go to hell!
Çocuğumu rahat bırak!
Daddy, please don't go.
Baba, lütfen geri dön.
Please, don't go just yet.
Lütfen, hemen gitmeyin.
Listen to me, please don't go.
Beni dinle, lütfen gitme.
Please don't go.
Lütfen, gitme.
Please, please, please, don't go.
Lütfen, lütfen. Lütfen, ölme.
Please don't go
Lütfen gitme.
Look, so we just hired a new nanny, and she is super hot. Please don't make a big deal out of this, or Carla will go crazy.
Yeni bir dadı tuttuk, acayip çekici lütfen abartma yoksa Carla çıldırır.
Shelly, please don't go.
Shelly, lütfen gitme.
No, tommy, tommy, please don't go.
- Hayır Tommy, lütfen gitme.
Please don't make me go home.
Lütfen beni eve gönderme.
Ed, please don't go.
Ed, lütfen gitme.
- Please don't go.
Lütfen ölme.
Just please, don't go.
- Lütfen ölme.
Please, Natalie, don't go away.
Lütfen, Natalie, biryere gitme.
No, no. Please don't go in there.
Hayır, lütfen oraya gitme.
- If you don't take her, she'll go out again. - Madison, please.
Eğer almazsanız tekrar dışarı çıkacak.
Please, don't go, Randy.
Lütfen, gitme Randy.
Randy, please, don't go...!
Randy, lütfen gitme!
Please don't make me do that. After all, My Heart Will Go On was Chin Chin's favorite song.
Sonuçta My Heart Will Go On, Chin Chin'in en sevdiği şarkıydı.
- Let me go, please. - I don't wanna hurt you.
Bırak gideyim, lütfen!
Please, don't go.
Lütfen gitmeyin.
Please don't go, Mom.
Lütfen gitme, anne. Şimdi değil.
When you go into TMU today, please just don't commit to them.
Bugün TMU'ya gittiğinde bir söz verme lütfen.
Please tell Papa. I don't want to go to boarding school.
Lütfen babama söyle. Yatılı okula gitmek istemiyorum.
No, no, no, please don't let me go.
Hayır, hayır, hayır, lütfen beni bırakma.
Please listen to me! I don't want to go in there, dude!
Beni dinle, lütfen!
- Carrie, please don't go.
- Carrie, lütfen gitme.
Besides, if I don't go, they're gonna be short a chaperone, please.
Üstelik ben gitmezsem bir gözetmen eksik olacak.
Please don't go now.
Lütfen şimdi gitme.
Let's go, please! Don't get upset.
Sen yanlış bir şey yapmadın.
- Please don't go!
- Girme işte!
Hey, please, don't go out there.
Lütfen, dışarı çıkmayın.
Please don't go next week.
Lütfen önümüzdeki hafta gitme.
Please, don't go.
Lütfen, gitme.
Please, go away, I don't want to see you!
Git lütfen. Seni görmek istemiyorum!
No no no no, Leonard, please don't go.
Hayır, lütfen gitme.
Listen, I have to go. But please, don't screw up.
Bu sözleşme bizim için çok önemliydi....... Hiten, eğer bir kez daha Bu sözleşme hakkında konuşursan... yemin ederim herşeyi bırakır giderim
please don't kill me 179
please don't touch me 30
please don't leave 64
please don't hurt me 189
please don't worry 50
please don't be mad at me 43
please don't hate me 28
please don't cry 105
please don't leave me alone 16
please don't 1382
please don't touch me 30
please don't leave 64
please don't hurt me 189
please don't worry 50
please don't be mad at me 43
please don't hate me 28
please don't cry 105
please don't leave me alone 16
please don't 1382