English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Plucky

Plucky translate Turkish

169 parallel translation
You're a plucky youngster.
Yiğit bir delikanlısın.
She's a plucky girl.
O, cesur bir kız.
Scotland Yard are searching the Rogues'Gallery... In the hunt for the criminals, and helping them is the bank clerk hero... Plucky little Holland.
Scotland Yard, suçlu avında dolandırıcı dehlizini araştırırken onlara yardım eden, kahraman banka memuru Cesuryürek Holland idi.
You're a plucky little thing.
Seni yiğit ufaklık.
It's Angus Podgorny the plucky little Scottish tailor upon whom everything depends.
Angus Podgorny cesur İskoç terzi, her şey ona bakıyor.
Incidentally, my sister madge will be playing The plucky little springbok pioneer dr. christian barnard.
Kız kardeşim Madge de cesur öncü Dr. Christian Barnard rolünü oynayacak.
You have a plucky daughter She's a child who knows nothing
Yaramaz bir kızınız varmış o sadece cahil bir çocuk bir şey bildiği yok!
There's the champ's plucky little body racing around the ring, trying to find his opponent.
Şampiyonun vücudu ringde koşarak rakibini arıyor.
Plucky little woman.
Cesur küçük kadın.
You plucky little soldier, you.
Sen küçük, cesur bir askersin!
And so now it's Alvarez of Cuba, followed by the plucky Norwegian, Bors.
Şimdi Kübalı Alvarez önde, onu cesur Norveçli Bors takip ediyor.
Forgiving multitudes flock to see him... as he sits by the side of his plucky bride-to-be.
Kendisini görmeye gelen insan sürüsünü... yanında müstakbel eşi oturduğu halde affetti.
You're a plucky little partridge.
- Seni, küçük cesur keklik.
And so continues our special half hour on the four plucky Chicago area youths who have captured the hearts of the nation.
Tüm ülkenin kalbini fetheden Chicago'lu dört talihli gençle yarım saatlik turumuz devam ediyor.
Another big-league ballet battle starring that plucky Roberto "Bulldog" Volare.
Yine bir 1. lig mücadelesi, başrolde yiğit Roberto "Buldog" Volare var.
Her only hope was a plucky young boy and his slow-witted father.
Tek umudu yiğit bir delikanlı ve onun anlayışı kıt babasıydı.
She's such a plucky little thing now, isn't she.
Ne kadar gözü pek, minik bir şey, değil mi?
Plucky little gal, isn't she?
Küçük korkusuz bir kadın, değil mi?
I hated saying goodbye to that plucky little pony.
O cesur yürekli küçük midilliye veda etmek bana çok zor geldi.
Will Stoneman, a plucky 17 year old from South Dakota...
South Dakota'lı 17 yaşındaki yiğit...
If you think I'm just plucky and scrappy and all I need is love... you're in over your head.
Sadece sevgiye ihtiyacım olduğunu düşünürseniz çok yanılırsınız.
She's just a plucky fighter who got a little carried away.
Kendini dövüşe fazla kaptıran cesur bir savaşçı.
Guy, Guy, maybe you're the plucky comic relief.
Guy, Guy, belki sen o cesur komedyensin.
- Plucky? - Well, besides,
Cesur mu?
I demand to know what happened to the plucky lawyer and her compellingly short garment!
Gaddarlık bu. Cesur avukata ve onun zorlama kısa eteğine ne olduğunu öğrenmeyi talep ediyorum!
Well, aren't you the plucky one, sir?
Gözü pek biri değil misiniz, efendim? - Haydisene!
Listen, Fearless Leader, if there's one thing this plucky squirrel has shown me, it's that you have to be who you are, no matter how much pressure there is to change!
Dinle, Korkusuz Lider. Burada bana bu Plucky cincabı gösteren bir şey varsa, bu olmak zorunda olduğun kişi, burada değiştirmek için ne kadar zevk olduğu farketmez!
He must be very smart and plucky to wed the Princess of Samarkand.
Çok zeki bir çocuk olduğu belliydi zaten... Semerkant Prensesi'yle evlendiğine göre...
The plucky people of Coventry assured the Prime Minister the industrial...
Coventry'nin azimli insanları Başbakanı...
I can't always be your plucky little Joey.
Her zaman senin neşeli Joey Potter'ın olamam.
I don't know why you fired those plucky kids.
O cesur çocukları neden kovdun bilmiyorum.
They were two plucky lads who used their keen psychological insight to solve crimes brought home by their detective father.
Dedektif babalarının evde anlattığı cinayetleri kendi özel psikolojik yaklaşımlarıyla çözen iki çocuğun öyküsüydü.
I'd like to tell you the story of a plucky young girl who went through the hell of adolescence came out the other side stronger self-possessed with a damn good head of hair if I do say so myself
Size yürekli bir kızın hikâyesini anlatayım. Çok kötü bir ergenlik geçirmiş zamanla kendini toparlayan kendine hakim çok güzel saçları olan kız. Ben olsam öyle derdim.
You're a plucky woman!
Cesur bir kadınsın!
Yeah, I'm sure the friendly patrons of this bar are just dying to help us plucky college kids.
Tabii, çünkü bu barın dost canlısı patronları cesur kolej çocuklarına yardım etmek için sabırsızlanıyorlar.
You think people relate to a plucky, blue-collar kid from Southie?
İnsanların güneyli bir işçi çocuğuna cevap vereceğini mi sandın?
I talked my way out of a speeding ticket, he told me I was plucky.
Hız cezamı görmezden geldi, cesur olduğumu söyledi.
Stories of German atrocities against plucky little Belgium provided propaganda to rally Allied public opinion behind the war.
Almanlarin, küçük ama yürekli Belçika'ya uyguladigi zulüm müttefik kamuoyunu harekete geçirmek için cephe gerisinde ideal bir propaganda zemini hazirliyordu.
A show of determination that's been the plucky Canadian's trademark since his debut in Formula I... but, with Jody Sheckter virtually out of the running and Alan Jones comfortably in the lead, this is going to be another disappointing race for Ferrari...!
üç tekerlekle piste geri dönüyor. Formula 1'deki ilk çıkışından itibaren "azim" Kanadalının tescilli markası olarak kalacak. Jody Sheckter'in elenmesi ve Alan Jones'un liderliği sonucu, bu yarış Ferrari için bir hayal kırıklığı daha olacak.
My plucky idealist.
Cesur idealistim benim.
Rather plucky of her, considering her sprained ankle.
O bilekle dans etmesi de büyük cesaret tabii.
It's profits that let you keep this plucky little boatload of good above water.
Bu küçük ve cesur iyilik teknesini suyun üzerinde tutan elde ettiğiniz kardır.
You're plucky.
Sen cesursun.
He isn't the plucky hero.
O yürekli bir kahraman değil.
Well, that's one plucky little microbe.
Bu küçük cesur bir mikrop.
These plucky Uruguayans seem to have an answer to everything.
Uruguaylı cesur oyuncular her şeye bir cevapları var gibi.
Did you ever stop to think that maybe I am the plucky comic relief?
Benim filmdeki yürekli komik tip olabileceğimi düşünmedin mi?
Plucky?
Yürekli mi?
What a plucky fighter this champ is.
Bu şampiyon çok cesur boksör.
I didn't wake up looking for some plucky kid to take under my wing.
Bu sabah koltuğumun altına cesur bir çocuk almak için kalkmadım.
- Plucky chap!
- Şanslı çocuk, içeri gel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]