English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Ply

Ply translate Turkish

213 parallel translation
Not to wander but to ply the canals all day
Dolaşmayız kanallarda bütün gün sefil sefil
I've inscribed the book for you mademoiselle on the ply leaf.
Kitabı senin için imzaladım matmazel katlı sayfada.
How do you ply your talents these days?
Bu günlerde yeteneklerinizi nasıl kullanıyorsunuz?
This is two-ply glass.
Çünkü bu çift cam.
You can stay with me and ply yourtrade.
Benimle kalıp işini yapabilirsin.
Ply with'ie'...
Evet, "sıkıştırmayın".
- Edmond, for today's lesson in philosophical logic, - Let's ply our brains in some deductive thinking in the case - Of Edmond Dantes.
- Bugün, Edmundo Dantes'in durumu tümdengelim usavurmayı yerine getirmek için mantık felsefesini göreceğiz
And who had to fend for my aunt and ply the tonga?
Peki kim teyzeme bakıp, at arabasını sürecek?
I'm going to ply my wares down in Texas.
Malzememi Texas'ta satacagim.
There would now be great fleets of interstellar transports being constructed in Earth orbit small, unmanned survey ships liners for immigrants, perhaps great trading ships to ply the spaces between the stars.
Dünya yörüngesinde inşa edilen yıldızlararası taşımacılık yapan büyük gemilerimiz olur, küçük insansız gözlem araçları yolcu gemileri ve belki de büyük ticaret filoları uzayı arşınlıyor olurdu.
$ 200 for every rustler that goes somewhere else... to ply his trade.
Mesleğini başka bir yerde icra etmeye giden her sığır hırsızı başına... 200 dolar alacaksın.
We ply them with our values, we indoctrinate them with our mediocrity.
Onları kendi değerlerimizle işleriz, bayağılığımızla telkin ederiz.
- She said her fiance had run off with a student cosmetologist who knew how to ply her feminine wiles.
- Nişanlısı, güzellik uzmanlığı öğrencisi ve baştan çıkaran dişiliğini çok iyi kullanmayı bilen bir kızla kaçmış.
I bend and stretch and ply my trade making people all afraid but business is slack there's no one on the rack but me.
Ben büküyorum ve geriyorum ve sanatımı icra ediyorum insanları hepten korkutuyorum fakat işler kesat, gergi sehbasında benden başka kimse yok.
It is not necessary for her to ply her trade on the street corner.
Avını sokak köşelerinde araması mecbur değil.
Now, I'm gonna need some toilet paper, two-ply, white.
Tuvalet kağıdına ihtiyacım olacak, Çift katlı, beyaz.
Bumper sticker on it : They'll get my ray gun when they ply my cold dead 18 finger hand off of it! "
"18 parmaklı, duygusuz, acımasız elimi ondan çekmeye çalışan, ışın tabancamın tadına bakar!"
You see, there's always some unhappy little corner of the planet... where we can ply our trade.
Gördüğünüz gibi, işimizi yapabilmemiz için her zaman gezegenin mutsuz bir köşesi var.
Ply the culprit with menthol?
Sanığı mentol ile mi işliyoruz?
Two-ply.
İki kat.
- No, that's one-ply.
- Hayır bu tek kat.
Well, is it two-ply?
İki parça mı var?
Because if it's two-ply, I'll take one ply.
Çünkü iki parça varsa, biri bana yeter.
One ply.
Tek parça.
One puny little ply.
Ufacık bir parça.
I'll take one measly ply!
Sadece bir parça istiyorum!
Look, I don't have a square and I don't have a ply!
Dinle, verecek kadar yok!
Or double-ply windows.
Ya da pimapen taktırırız.
Ply Desdemona well and you are sure on it.
İyi bastırırsanız Desdemona'ya geri alırsınız onu.
And I will honor it. Ply me not with your honor, man.
Sözün benim için yeterli değil.
And let him ply his music.
Bırak çalsın, hangi telden çalıyorsa.
- A jet-wrench 3-ply shortstick?
- Jet-somun anahtarı 3 katlı kısa çubuğu?
It's becoming decidedly hazardous for us to ply our trade.
İşimizi yapmamız bizim için tehlikeli bir hal almaya başladı.
Ha ha ha! And I must ply my theme.
Rolümü başarıyla oynamalıyım.
# The trade that we ply #
# Yaptığımız iş #
- Can I ply you with anything else?
- Başka bir şey ısmarlayabilir miyim?
Let's turn out the lights again and we'll let our craven villain ply his dark trade once more.
Işıkları tekrar söndürelim. Cani bir kez daha işe koyulsun.
Yeah, we'll make a night of it. We'll have a nice dinner, we'll throw down some 40s... Then we'll come up here and mul-ti-ply.
Güzel bir yemek yer, birkaç bira içer sonra buraya gelip çoğalırız.
I'll hoist a beer while you get dinner started and then when our bellies are full and you've done the dishes, we will adjourn to the Winnebago where Mr. Jean-Claude Van Damme, the Muscles from Brussels, will ply his trade against the forces of evil.
Sen yemeği hazırlarken biramı içerim. Karnımız doyduktan ve sen bulaşıkları yıkadıktan sonra karavana gideriz. Hep beraber Brüksel'in kaslı erkeği Jean Claude Van Damme'ın kötü güçlerle karşı nasıl savaştığını izleriz.
Wound is consistent with a high-velocity impact... from a large projectile... which passed through a three-ply Kevlar jacket.
Ve kan kaybına sebep olmuş. Bu yara üç katlı özel Kevlar giysiyi delmiş.
Ah. Phillip, have the servants ply this messenger with much food and drink.
Ah.phillip, hizmetkarlar bu haberciye Yiyecek ve icecek getirsinler.
'I ply my farmer's trade.
Tarlamın bereketlerini sattım.
- Osborne will ply us with booze.
- Osborne bize kafayı çektirecek.
I say we give it five more minutes, And then you can go ply your charms On that drooler at the end of the bar.
Diyorum ki, sana beş dakika daha veriyorum, sonra da gidip şansını barın sonundaki salya akıtan heriflerle denersin.
No, two ply.
Hayır, iki katlı. Ne?
All I'm asking you for is four packages of blue, three-ply dinner napkins with a seashell design, so that people don't remember our sister and her husband with paper toweling on their I... on their laps.
Senden tüm istediğim dört paket üç katlı deniz kabuğu desenli... yemek peçetesi, çünkü insanlar kız kardeşimizi ve onun kocasını kucaklarında... kağıt havlu olduğu şekilde hatırlamıyorlar.
Then you'll know why Krakozhians wait in line for cheap toilet paper while Uncle Sam wipes his ass with Charmin two-ply.
Sonra, Sam amca kıçını kalitelisiyle silerken neden Krakozhialıların ucuz tuvalet kağıdı kuyruğunda beklediğini anlarsın.
If you think you can ply me with food... you're right, this bacon is delicious.
Öyleyse konuşmaya başla. Eğer beni yiyeceklerle sıkıştırmaya çalışıyorsanız... Evet haklısın, pastırma lezzetli.
Mine, one-ply. Yours, two-ply.
Benimki tek kat, sizinki iki.
- It's two-ply.
İki kat
- A ply?
- Bir yaprak?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]