Politika translate Turkish

I mean art and business, politics.

Yani, sanat, iş dünyası ve politika.

In cafes and salons across Europe, groups huddled together discussing politics, philosophy,

Avrupa'da karşılıklı kafeler ve salonlarda gruplar bir araya gelerek birlikte politika, felsefe...

Imagine what it would be if, as a national policy, we said we would be only successful if we had fewer people going to the hospital next year than last year.

Bunun ulusal bir politika olarak kabul edildiğini ve sadece ; gelecek yıl, bu yıldan çok daha az insanın hastaneye gitmesini sağlamak bile çok büyük bir başarı sayılmaz mıydı?

I didn't come to discuss politics.

Buraya politika tartışmaya gelmedim.

For the first of our three two-hour-long debates, we will broadcast them live, focusing on policy, diplomacy, and unification.

Üç adet yapılacak iki saatlik tartışma programlarımızdan ilkini sunuyoruz tartışma canlı olarak ekranlarınıza gelecek ve politika, diplomasi ve birleşme konularına odaklanacağız.

But... one of the things that he brought on and began to implement was the idea that foreign oil companies needed to pay the Iranian people a lot more for the oil that they were taking out of Iran and the Iranian people should benefit from their own oil.

Time Dergisi'nde yılın adamı olarak gösterildi. Ancak... ortaya attığı şeylerden biri, yabancı petrol şirketlerinin aldıkları petrol için İran halkına daha fazla para ödemesi gerektiği, ve İran halkının kendi petrollerinden daha fazla yararlanması gerektiği fikri idi. Garip bir politika.

For when it really comes down to what is actually important, the institution of politics and thus politicians themselves, have absolutely no true relevance as to what makes our world and society function.

Gerçekte neyin önemli olduğuna gelecek olursak, politika kurumunun, ve buna bağlı olarak politikacıların, dünyamızın ve toplumumuzun işleyişi ile hiç bir kayda değer alakası yoktur.

It's technology that solves problems, not politics.

Problemleri çözen kuvvet teknolojidir, politika değil.

Is it politics?

Politika mı?

A failed foreign policy which has only served to galvanize our enemies.

... düşmanlarımızı tahrik etmeye hizmet eden başarısız bir dış politika.

Politics.

Politika.

I always thought that was a stupid ass policy.

Bunun hep aptalca bir politika olduğunu düşünmüşümdür.

And he said he would, provided I kept my politics out of his office.

Onun işine politika karıştırmadığım sürece kalabileceğini söylemişti.

Has the political climate changed?

Politika değişti mi?

Whatever happens, it's not our doing. Our policies are far more measured.

Şimdi olup bitenle karşılaştırıldığında bizim uyguladığımız politika çok daha ölçülüydü.

"Tales from the crypt", but he really loves is poetry.

Politika ve tarih hakkında, ama asıl sevdiği şiirleriydi.

- It's political.

- Politika.

Football and politics.

Futbol ve politika.

The pride of facing a challenge, whether it be in sports or politics.

Bir mücadelenin gururu,... sebebi spor ya da politika olsun fark etmez.

Who cares? !

Milli politika kimin umurunda!

They talked about movies, music, politics, current events, stuff like that.

Film, müzik, politika, popüler olaylar, bunun gibi şeyler hakkında konuşmuşlar.

Domestic Affairs, Foreign Policy and Nixon the Man.

İç meseleler, dış politika ve "Adamımız Nixon".

You could do all day on foreign policy, sir.

Dış politika üzerinde tüm gün durabilirsiniz, efendim.

And these interviews are always gonna be around for future generations of academics and political historians.

Ve bu röportaj serisi gelecek nesil için, akademisyen ve politika tarihçileri için baş ucu kaynağı olacaktır.

But tonight is not just about politics.

Ama bu gece konu sadece politika değil.

This is what happens when they talk politics.

Konu politika oldu mu hep böyle oluyor.

Money.

Politika.

Taylor McKessie, Yale University, with honors, Political Science.

Taylor McKessie, Yale Üniversitesi. Gururla, Politika Bilimi.

There has to be another foreign policy to uproot this seed.

Bu tohumu kökünden sökmek için başka bir dış politika olmalı.

Policy that includes giving Mubarak an aid package, while looking the other way as he uses riot police and hired thugs armed with sticks, knives, swords and Molotov cocktails to keep the opposition from voting on election day.

Mübarek'e yardım paketi vermeyi içeren bir politika, Diğer taraftan, onun yaptığı gibi ayaklanma ve kiralık katiller ile Sopalarla, silahlarla, kılıçlar ve molotof kokteyleri ile silahlanarak.

But in this country, those who talk about politics speak in whispers, almost secretly.

Fakat bu ülkede, politika hakkında konuşanlar fısıldayarak gizliden gizliye konuşurlar.

Gentlemen, no more politics.

Beyler, bu kadar politika yeter.

You really wanna talk politics to a guy with purple hair?

Mor saçlı biriyle gerçekten politika konuşmak mı istiyorsun?

And NASA's a real political place.

NASA'da çok politika dönüyor.

New policy.

- Yeni politika.

Do not bait Father about politics when he comes.

Babam geldiğinde politika konusunda onun tuzağına düşme sakın.

Politics and religion.

Politika ve din.

I don't have a polical view.

Politika ile ilgili değilim.

I'm not interested in politics.

Politika ile ilgilenmiyorum. İlgilenmelisin.

Morality, science, religion, politics, sports, love.

Ahlak, bilim, din, politika, spor, aşk.

I'm not surprised that he who sanctioned his own son's unjust bondage would put politics above family.

O, ailesiyle arasına politika sokan ve oğlunun haksız esaretini onaylayan birisi olduğundan şaşırmadım.

They'll be shamed into policy changes.

Utançlarından politika değişikliğine gidecekler.

No one is gonna stand by and let the Dillon Panthers get dismantled because of some dang politics!

Kimse durup da aptal politika yüzünden Dillon Panthers'ın dağılmasını izlemeyecek.

Rhodes knew that market forces can succeed where politicians fail.

Rhode ailesi, politika başarısız olduğunda market gücünün galip geleceğini biliyor.

One is the "Aims and Policy Alignment Committee".

Biri, Hedefler ve Politika Düzenleme Komitesi ".

But I'm also a career politician, Toby, in the political powerhouse of the world for 48 hours, and I thought it might be nice to go out rather than just sitting in my room trying to spank one out over a shark documentary,

Fakat aynı zamanda dünyanın en güçlü politika evinde 48 saatliğine de olsa bir politikacıyım. Ayrıca odamda oturup köpek balığı belgeseli izleyip asılmak yerine dışarı çıkmak çok daha güzel olur diye düşündüm.

The Telegraph has a cartoon of you teetering on the Great Wall of China, suggesting you are the only political fuck-up visible from space.

Telgrafta, Çin Seddi'nin üzerinde sendelerken çekilmiş bir karikatürün var senin ancak lanet olası uzayda politika yapmanı öneririm.

Though dad had immense talent, politics played havoc with his career.

Babam çok yetenekliydi, politika onun kariyeri ile oynadı.

Politics, man.

Politika, dostum...

"Also, as we talk to The Fianna Fail Party " about their changed policy to Northern Ireland,

Yine Fianna Fail Partisi ile Kuzey İrlanda'yla ilgili politika değişiklikleri hakkında konuşma yaptık.

No interest in politics.

Politika ile ilgilenmiyor.