Ponton translate Turkish
57 parallel translation
Man would need a ponton.
İnecek yer yok.
We're renting a pontoon boat.
Tamam, bir ponton tekne kiralıyoruz.
Pontoon boat.
Ponton tekne mi?
What are you going to do with a pontoon boat?
Ponton tekneyle ne yapacaksın?
Not at all.
Ponton tekneyle gölde gezinti yaparsın, yüzersin, balık avlarsın, mangal bile yaparsın. Hiç de değil.
- Buck and I are getting a pontoon boat.
Buck ve ben bir ponton tekne tutacağız... -... tamam mı, Buck?
Gilbert Ponton.
Gilbert Ponton.
Gilbert Ponton, I vow to teach you everything I know about police work.
Gilbert Ponton, polislik hakkında bildiğim her şeyi öğretmeye ant içerim.
What was it, Ponton?
Neydi Ponton?
Ponton a crime is like a jigsaw puzzle.
Ponton suç, boz-yap gibidir.
Now, Ponton, what do you have for me?
Evet, Ponton. Bana ne getirdin?
Ponton, go to your databases.
Ponton, veritabanına git.
And, Ponton don't you find it a bit of a coincidence that the body fell perfectly within the chalk outline on the floor?
Bir de, Ponton ne tesadüf, değil mi vücut tam da yerdeki tebeşir izinin üstüne düşmüş?
Ponton, I want to interrogate this man Raymond Larocque.
Ponton, Raymond Larocque'u sorgulamak istiyorum.
Get used to it, Ponton.
Buna alış Ponton.
Ponton, go find security.
Ponton, git güvenliği bul.
- Ponton.
- Ponton.
Good idea, Ponton.
İyi fikir Ponton.
- Good night, Ponton.
- İyi geceler Ponton.
Ponton, I think we owe those men an apology.
Ponton, sanırım o adamlara özür borçluyuz.
I may have to seduce her, Ponton, in order to get her to talk.
Onu konuşturmak için baştan çıkarmam gerekebilir.
I still think she is hiding something, Ponton.
Hâlâ bir şey gizlediğini düşünüyorum Ponton.
Ponton things were not as I supposed they were.
Ponton olaylar sandığım gibi değilmiş.
Ponton, I need you over here immediately.
Ponton, hemen gel.
Ponton, we must get to the presidential palace immediately!
Ponton, derhal Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na gitmeliyiz.
Ponton.
Ponton.
Good work, Ponton.
Aferin Ponton.
Ponton, you follow him that way.
Ponton, sen oradan izle.
Ponton! After him!
Ponton, peşine düşelim!
But, Ponton, think back.
Hatırlasana Ponton.
It was simple, Ponton.
Basitti Ponton.
- Hit it, Ponton.
- Bas gaza Ponton.
- You know, Ponton.
- Ponton.
Ponton, I'm worried about my leaving France.
Ponton, Fransa'dan ayrıImak konusunda şüphelerim var.
What's the matter, Ponton?
Sorun nedir, Ponton?
Ponton, would you like me to talk with her?
Ponton, onunla konuşmamı ister misin?
I will miss you, too, Ponton.
Ben de seni özleyeceğim, Ponton.
- And, Ponton.
- Ponton?
And this is my associate Gilbert Ponton, and this is Nicole.
Bu benim ortağım Gilbert Ponton, bu da Nicole.
Ponton?
Ponton?
Hey, Ponton.
Hey Ponton.
Ponton-san, you are crazy.
Ponton-san, sen delirmişsin.
Good work, Ponton.
Aferin, Ponton.
- Our jobs, Ponton.
- İşimizi, Ponton.
Ponton and I will get a taxi and do a little sightseeing.
Ponton ve ben taksi tutup etrafı gezeceğiz.
This stakeout was a good idea, Ponton.
Bu gözetleme işi iyi fikirdi Ponton.
Ponton, can we see Clouseau?
Ponton, Clouseau'yu görebilir miyiz?
Well, Ponton, we are two available men alone in Paris, the most exciting city in the world.
Pekala, Ponton, artık ikimiz Paris'teki uygun adamlarız, dünyanın en heyecanlı şehrinde.
Well, Ponton, I think our bachelor night is going very well.
Ponton, bence bekar gecemiz gayet iyi gidiyor.
- Ponton speaking.
- Ponton konuşuyor.
- Ponton, here's what I want you to do.
- Ponton, senden bir şey yapmanı istiyorum.