Pop the trunk translate Turkish
161 parallel translation
Pop the trunk, KITT.
Bagajı aç KITT.
All right, KITT, pop the trunk.
Pekâlâ KITT, bagajı aç.
KlTT, pop the trunk.
KITT, bagajı aç.
All right, pop the trunk.
Pekala bagajı boşalt.
Can you pop the trunk, please?
Bagajı açabilir misiniz, lütfen?
Can you pop the trunk again real quick?
Bagajı tekrar açabilir misin?
He asked me to pop the trunk.
Bagajı açmamı söyledi.
Detail. Pop the trunk
Memur bey, bagajı açın.
Could you pop the trunk?
Seni arayacağım. Tamam. Kutu taşıyabilir misin?
Why don't you pop the trunk? I'll put this stuff in the back.
Neden bagajı açmıyorsun?
- Broman, pop the trunk.
- Broman, bagajı aç.
Go ahead... pop the trunk.
Haydi bagajı aç.
Let's pop the trunk.
Bagajı açalım.
- Pop the trunk.
- Arkayı aç.
Sexy, pop the trunk, man.
Sexy, bagajı aç dostum.
Pop the trunk!
Bagajı aç.
Ginny, pop the trunk.
Ginny, koltuğu çek.
Pop the trunk.
Bagajı aç.
Pop the trunk, will you?
Bagajı açar mısın?
- I.D.s, please, and can you pop the trunk for me.
- Kimlikler, ve bagajı açın.
- Pop the trunk for me, please. Sure.
- Bagajı açın lütfen.
I'm gonna need you to pop the trunk for me.
Bagajı açmanızı isteyeceğim.
Pop the trunk.
Hadi bagajı aç!
That's what I'm talkin'about. Come on, pop the trunk.
İşte bundan bahsediyorum!
So pop the trunk and step out the vehicle.
Bagajı aç ve araçtan in.
No sign of the boy inside the car and too much pressure to pop the trunk open.
Arabanın içinde çocuktan hiçbir iz yok. Bagajıysa basınç yüzünden açamıyorum.
I'm on a little dope hunt Why don't you pop the trunk, see if I bagged something
Bagajı aç da bak bir şey koymuş muyum?
It works sometimes. Pop the trunk.
Bazen işe yarıyor.
Could you please pop the trunk for me?
Lütfen benim için bagajı açar mısınız?
In Griffith Park last night, two dudes pulled in, one of them's wearing one of those pimp hats, they pop the trunk, toss out a body that's been worked over by a bat.
Dün gece Griffith Park'a, biri pezevenk şapkalı iki kişi, beyzbol sopasıyla dövülerek öldürülmüş birinin cesedini fırlattılar.
Pop the trunk!
- Baba, bagajı açsana. - Uğraşıyorum.
pop the trunk so I can handle this shit!
Bunu ben hallederim!
Go pop the trunk, dude.
Hadi bagajı aç dostum.
Pop the trunk for me, sir.
- Bagajı açar mısınız?
You want to pop the trunk and roll the windows down, please?
Kamyonu patlatıp pencereleri aşağı mı indirmek istiyorsun, lütfen?
Why don't you go ahead and pop the trunk for me?
Şimdi gelip benim için bagajı açmaya ne dersin?
Have the unsub pop the trunk.See if reid can see it.
Güzel. Şüpheli bagaj kapağını açtı mı?
Will you pop the trunk?
Bagajı açacak mısın?
Gentlemen, let's pop the trunk.
Beyler, bagaja geçelim.
All right, pop the trunk.
Tamam, bagajı aç.
Pop the trunk.
Kapıyı aç.
Do me a favor, pop the trunk.
Bana bir iyilik yap, bagajı aç.
Pop the trunk, McGee.
Bagajı aç McGee.
- Photo ID and pop the trunk, please. - Sure thing.
Resimli kimlik verin ve bagajı açın lütfen.
When I open the trunk, you pop up and rack this motherfucker.
Bagajı açtığımda da silahını ona doğrultacaksın.
Whoa, whoa, whoa, guys. Pop the trunk, candyman.
- Beyler kendinize gelin!
I mean, we can't run up a hill carrying a tree trunk or score 20 out of 20 on the pop-gun range.
Yani, bizler sırtımızda bir ağaç gövdesi taşıyarak bir tepeyi aşamayız atış menzillerinde 20 üzerinden 20 tutturamayız.
Pop the fucking trunk!
Şu aracı çalıştır!
Someone pop the trunk, please.
Biriniz bagajı açar mısınız lütfen?
Pop the trunk.
Bagajı aç!
You clown. Pop the trunk, man.
- Seni palyaço.