Poppet translate Turkish
108 parallel translation
- Step on it, poppet.
- Bas gaza, minnoş.
- What's "poppet"?
- "Minnoş" ne demek?
Cheers, Katarina, my poppet!
Şerefe, Katarina!
Ah, there you are, my poppet.
Küçüğüm gelmişsin!
Oh, poor poppet. What a state you're in.
Zavallı küçüğüm, ne haldesin!
Here's a little poppet with something to drink.
İşte küçük kuklamız ve içecek bir şeyler.
- Good idea, poppet.
- Güzel fikir, minyonum.
We're off to Ain Krorfa tomorrow, poppet.
Biz yarın Ayn Krorfa'ya yola çıkıyoruz, canım.
Paul, would you be a blessed poppet and wine everybody up?
Paul iyi bir çocuk olup herkese şarap verir misin?
All my love to you, poppet. You're going to be all right.
Sana kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum bir tanem.
I never thought I'd see Daddy's little poppet again!
Babacığının küçük kuklasını bir daha asla göremeyeceğini sanıyordum!
And little poppet starts pestering them.
Ama bir ufaklık ortaya çıkıp onları rahatsız etmeye başladı.
- Just playing with your toys, poppet.
- Sadece oyuncaklarınla oyna cicim.
I want the same thing you want, poppet.
Bana kalırsa aynı şeyi istiyoruz cicim.
Is that you, poppet?
Cicim ordaki sen misin?
- Wow! - See, my poppet, this isn't such a bad place after all.
Gördün mü cicim, burası her şeyden önce kötü bir yer değil.
Any lock can be unlocked, poppet.
Hiçbir kilit çözülemez değildir cicim.
Now, poppet, you told me you knew how to operate these animals.
Şimdi cicim, Bu aracı çalıştırmak için gereken her şeyi söyle.
I never doubted you for an instant, poppet.
Bundan bir an bile şüphe etmedim cicim.
You amaze me, poppet.
Beni hayrete düşürüyorsun cicim.
My, poppet, what big eyes you have.
Ne kadar büyük gözlerin var cicim.
Little poppet.
Küçük cicim.
You must trust me, poppet.
Bana güvenmek zorundasın cicim.
Poppet.
Cicim.
Trust me, poppet.
Güven bana cicim.
I'm sorry, poppet.
Özür dilerim cicim.
[True Narrating] He was the man who called me poppet.
O adam bana "cicim" derdi.
And I never even got to find out what poppet means.
"Cicim" in ne anlama geldiğini hiçbir zaman öğrenemedim.
Poppet...
Therese. Oh, Tanırm...
It is a fair poppet.
Güzel bir bebek.
I have kept no poppet since I were a girl.
Çocukluğumdan beri olmadı.
- Tell how this poppet came to be here.
- Bu bebek buraya nasıl geldi, söyle.
This poppet!
Bu bebek!
A needle's been discovered inside that poppet.
Bebeğin içinde iğne bulundu.
You will tell the court how that poppet come here and who stuck the needle in.
O bebek buraya nasıl geldi, iğneyi kim soktu, anlatacaksın.
The poppet that were discovered in the Proctor house.
Proctor'ların evinde bulunan bebek.
All right, next, we need the poppet.
tamam, şimdi, bir desteğe ihtiyacımız var.
Are you sure that you can get a poppet?
Bir kukla bulabileceğine emin misin?
To this poppet Whom none shall mourn
Bu kuklayla, artık kimse üzülmesin.
Some people are born that way, my poppet.
Bazı insanlar bu şekilde doğmuştur yavrum.
We'll be fine on our own, won't we, poppet?
Biz kendimize bakabiliriz, öyle değil mi?
Poppet, your intentions are noble, but you're just too young.
Tatlım, asil amaçların var, ama çok gençsin.
The point is you will have your own challenges, Poppet, and I predict, you will meet them splendidly.
Sen de kendi zorluklarınla karşılaşacaksın tatlım ve onların üstesinden başarıyla geleceğini tahmin ediyorum.
Of course not, Poppet.
Tabii ki hayır tatlım.
Sorry, Poppet, no.
Üzgünüm tatlım, hayır.
Poppet!
Bebeğim!
They're all the rage, poppet!
İşin asıl heyecanı bu, enayi!
We know you're here, poppet.
Burada olduğunu biliyoruz bebek.
- Poppet!
- Bebek!
What induced you to take charge of a poppet?
Hadi git canım.
- What poppet is that, sir?
- Hangi bebek?